Ölmek var düşmek yok
Atatürk Stadyumuna doğru yaklaşıyorum,
Yaklaştıkça da daha iyi duyuyorum,
Evet, evet bu eski ordu marşı...
Tabir-i caiz se
Gümbür gümbür çalmada mehter, Bolu Bolu diye çınlıyor yerler gökler,
Ardından bir şarkı çalmaya başladı Samanyolu...
“Sen kalbimin mehtabısın güneşisin, sen ruhumun vazgeçilmez bir eşisin...”
O gazla çıktı sahaya Boluspor.
Ve tribünlerden müthiş bir uğultu;
“Ölmek var düşmek yok! Ölmek var düşmek yok!”
Bence ikisi de yok!
Bu devirde ne öleceksin ne de düşeceksin.
Çünkü
Her ikisinde de ne acıyorlar, ne de af ediyorlar.
Kazıyorlar ya da kazdırıyorlar. Sonra kürekle, imkânı olanlar ise kepçe getirip çabuk çabuk gömüyorlar
“La birader sizlerle hiç mi iyi günümüz olmadı.”
“Hiç mi hatırımız kalmadı?” demiyorlar.
Dedik ya acımıyorlar.
Maçı anlatmaya hiç gerek yok, son haftaya sıralama da nasıl başladıysan öyle biter.
Bu kural da genelde böyle işler.
Denizli maçı da aynen böyle oldu, Denizli zaten tatil havasına girmişti ve o havayla da oynadılar, zorlamadılar değil zorlayamadılar. Samanyolu'nun tatille beraber gelen romantizmini yaşadılar.
Ve maç ta attığımız golle bitti.
Acı olan da, ilk altıya girilebileceğimiz bir kadroya sahip olmamıza rağmen, son anda küme düşmekten kurtulmuş olduğumuz bu maç sonunda,
Haklı olarak şampiyon olmuşçasına kucaklaştık.
Öyle ya da böyle lig de kaldık.
Kim ne derse desin, bir gerçek daha var.
Eğer bu takım küme düşse idi,” günahı yok.” denilse bile, Boluspor tarihi; Boluspor'u küme düşüren Hoca olarak Yılmaz Hoca'yı yazacaktı.
Takım Yılmaz Hoca'nın yönetiminde lig de kaldı.
O zaman
Bir gerçeğin altını kalın harflerle çizelim
Ve
Tarih, Yılmaz Hoca'yı Boluspor'u lig de bırakan Hoca olarak, altın harflerle yazacaktır. Diyelim.
Teşekkürü de eksik etmeyelim.
Bu sezon Boluspor olarak, PTT 1.ligde ki en kötü sezonlarından birini yaşadık beden olarak PTT 1. Ligden düşmüyoruz ama düşünce olarak her sezon sonu bir alt kümeye doğru düşüyoruz.
“O sezon bu sezon! Diye başlıyoruz. Ama “Pantolon uyduramadık gömlek versek.” durumuna geliyoruz.
Yetmiyor bir de birbirimize düşürülüyoruz.
Ne ölelim ne de düşelim, ama lütfen birbirimize de düşmeyelim.
Hocalar da futbolcular da bir şekilde gidiyor,
Geriye ise, düğünde karşılıklı oynadığımız, cenazeler de ise omuz omuza saf tutuğumuz,
Acıları beraberce paylaştığımız insanlar kalıyor.
Daha önce de dedim, siyasetten anlamam ekonomiden de...
Ama ukalalık olarak saymazsanız, futboldan az biraz anlayan bir kişi olarak,
2007-2008 sezonundan sonra her sezon geriye doğru gidişat iyi ama iyi sorgulanmalı,
Bir kulüp nasıl yaşardan yola çıkarak? Bir kulüp nasıl batar'ın sırrına vakıf olmalı
Yönetim ve yönetme anlayışları, taraftar ve basının durumlarına kişisel değil, kurumsal olarak bakılmalı ve satır satır ve cesurca okunmalıdır.
Yoksa her sezon başı söylenen,”bu sezon o sezon! Sloganı laf-ı güzaf'tır.
&n