Olduğu kadar, olmadığı kader
AKP'liye, CHP'liye TKP'liye, SP'liye haksızlık olurdu.
Çünkü
Yazı yazdığımız bu köşe hepimizindi.
Çünkü
Edep demiştik, Ahlak demiştik, Allah, Peygamber, İslam demiştik,
Adalet'i dilimizden düşürmemiştik.
“İnandığın gibi yaşa, yaşadığın gibi inandırma.” demiştik.
Şükür olsun inandığımıza ve kendimize ters düşmedik.
Ne zaman ki,
Belediye Meclisi için verdiğimiz dilekçe partimizce kabul gördü,
Biz de; “Bizim gibi düşünmeyenlere haksızlık olmasın” diyerek yazılarımıza ara verdik.
Ve sahalara çıktık
Yeşil sahalara çok çıkmıştık da, seçim sahasına hiç çıkmamıştık.
Bu seçimler öncesinde oraya da çıktık.
İkisi arasında ki fark;
Futbol sahasında futbolcular,
Seçim sahasında ise seçmenler oynuyor.
Ama bana kalırsa seçim sahasındaki skoru; takımların en başındaki,
Ağzı iyi laf yapan, ikna gücü olan,
Teknik direktörler belirliyor.
Değerli dostlar…
Malumunuz Milliyetçi Hareket Partisinden kontenjan adayı olup sizlerden oy istedik.
Başkan adayımız Sayın Şükrü Gülez Beyefendi'nin etrafında kenetlendik.
Şuna yemin ederim ki halis idik, muhlis idik,
Kendimizce temiz idik.
Belediye kapısını ekmek kapısı değil,
Hizmet kapısı görmüş idik.
Seçildikten sonra önce müteahhit, sonra müşahit ve sonrasında da her işe müsait”hale gelmemeyi düşünmüş
Başı açık, kapalı;
Ama inançlı, ülkesine sevdalı hanımlarla ve de beyefendilerle beraber,
Elimizden geldiğince çalıştık.
Gittiğimiz kapılarda
Hoş karşılandık, hoş ağırlandık ve de hoş uğurlandık.