Kuruyu yedirmeyiz
Yıllardır tanırız,
Hava yapmayı sever.
Daha önceleri pastırma ile bir dostluğu olmuştu, sonra kırmızı et ile...
Ama çekememişlerdi. Yokluklarına da yavaş yavaş alıştırmışlardı.
Kısacası;
Yakıştıramadılar, bu beraberlikleri kıskandılar.
Ve ayırdılar...
Ama her şeye rağmen o, pilavdan hiç ayrılmadı.
Allah var birbirlerine çok yakışırlardı, birbirlerini tamamlarlardı.
Bembeyaz tenli pirinç ile olan sevdaları dillere destandı.
Arada sırada bulgur ile kaçamak yaptığı söylenirdi.
Ama gençliğine verilirdi, nasıl olsa hatadan dönerdi.
Ne oldu anlaşılmaz,
Kırmızı etin karşıladığı proteinin tamamını karşıladığının farkına vardı ve kendini nimetten saydırdı.
Kendini ağırdan satmaya başladı.
Havasının yanına güç, gücün üstüne de para katıldı.
Ve iyice havalandı ya da havalandırıldı.
Onunla beraber yıllardır aynı yolda yürüyen fakir fukara, bu değişikliğe,
O da kendin de olan bu değişikliğe şaşırdı kaldı.
Hâlbuki ne güzeldi onun, pilav ve cacık ile olan dostluğu,
Ama çekemediler.
Küresel güçler
Hep ayırdılar, hep böldüler.
Gözlerini garibanların aşklarına diktiler.
Bu hain yapılanma, göz göre göre o nu pilavdan ayırmaya çalışıyor.
O na kumpas kuruyor, darbe üzerine darbe vuruyor.
Ait olduğu bez torbadan çıkarıp, kutuya koymak için uğraşıyor
Buna rağmen bile o;
“Üzerindeki zulme, haksızlığa ve baskıya sabreden buna karşı samimi mücadele eden biri için zafer mukadder hale gelir.”diyor,
14 liradan daha yukarıya çıkmasın diye direniyor.
Ancak ( zam)anlamanın da çok manidar olduğunu da söylemeden geçemiyor.
Ama son sözü de lezzetin nerelerde olduğunu keşfetmiş, damak tadına sahip kişiler; GURME'ler söylüyor:
Pastırmayı bitirdiniz,
Kırmızı eti temizlediniz,
Ama o nu, yani Kuruyu yedirmeyiz.
Kumpaslara, tezgâhlara, darbelere rağmen
Diren ey Kuru diren!
Dik dur eğilme, pilav ve cacık seninle.
12.01.2014
Muharrem Demirel