Kendin pişir kendin ye…
Maç başlayacak, TRT Boluspor'un maç kadrosunu ekranlara veriyor.
Teknik Direktör ise Oğuz Çetin olarak yazılıyor.
Yanlış yazılınca da, insanlar da ister istemez yanlış okuyorlar (!) TRT nin kulaklarını çınlatıyorlar.
Her neyse…
Maç başlıyor;
Hakemlerde TRT nin altında kalmıyor ve Dimitrov ile daha 1. dakikada attığımız golü ofsayt gerekçesi ile iptal ediyor.
Ve maça 1-0 mağlup başlıyorlar.
Olan da bizim kazandığımız gole oluyor.
Sadede gelirsek;
Boluspor; aldığı maaş ile ay sonunu getiremeyen ve ek iş yapmak zorunda kalan garip devlet memuru gibiydi sahada.
Futbolcular hem kendi işlerini yaptılar hem de ekstra yaptılar.
Boşluk gördüklerinde doldurdular,”bana ne herkes kendi görevini yapsın demediler”
‘Gözümü kaparım kendi işimi yaparım.' diye düşünmediler.
Verdikleri açığın hanelerine artı yük olarak geleceğini bildiklerinden ekstra işlere çıktılar.
Takım olarak top bizde iken topluca ve dengeli hücum taktiği iyi tuttu, bu anlayışla rakip ceza sahası içersinde etkili olduk.
Bolulu deyimi ile,' Topu kazandın beraberce öte git, topu kaybettin beraberce beri gel.'taktiği sahada başarı ile uygulandı.
Bu taktik anlayışında ise gol yememiz ya bireysel hatalardan ya da duran toplardan olurdu. Nitekim de öyle oldu bireysel bir hatalar zincirinden golü yedik
Oyunun geneline baktığımızda top hâkimiyeti Gaziantep B.B.'de görünmesine rağmen, akıllı savunma yapan ve akıllı hücum yapan taraf biz olduk.
Ancak ya son vuruşlardaki beceriksizliğimiz ya da iyi yerlerde pozisyon alamayışımız gol bulmamızı zorlaştırdı.
Organize ataklardan daha çok bireysel yeteneklerle pozisyon ürettik.”Kendin pişir kendin ye.” durumuna geldik.
Final pasları atabilecek bir oyuncunun eksikliğini takım olarak hissettik.
Oyunu zaman zaman dinlendirecek, topu ayağında tutup hücumda dengeli olarak çoğalmamızı sağlayan bir futbolcumuz olmayınca çok koştuk,
Çok yorulduk çok yıprandık,
Çünkü dur durak bilmeden 94 dakika KOLBASTI oynadık.
Biraz topu tutan, adam eksilten Alp de oyundan çıkarılınca daha çok koşmak durumunda kaldık.
Eldeki bu kadro yapılanması ve Ali Hocamızın bu oyuncu kadrosu ile oluşturmuş olduğu bu anlayış, Gaziantep BŞ maçında bize 1 puan kazandırdı. Ama 3 puan kazanmaya yakın taraf bizdik.
Ancak bu yapılanma ile hep kolbastı oynamak oynayanı zorlar. Biraz zeybek, biraz misket, birazda çayda çıra oynatabilecek bir oyuncu ile bu takım çok iş yapar.
Diye yazarken Ali Hocanın açıklaması sanal aleme düştü..
Hocamız açıklamasının bir bölümünde”… İçeride oynayacağımız maçlarda stratejimiz galibiyet üzerine kuruldu. Dışarıdaki maçlardan alacağımız puanlar hanemize artı olarak girecektir.”diyordu.
Bu ne demek? Benim içerde sistemim ayrı dışarıda ayrı olacak.” demek.
Kazanılan 1 puanın tesadüf olmadığının ispatlanması demek.
Oyun deyince,;Ali Beykoz Hoca'yı Bizim Çiftlik Restaurant ta Zeybek oynarken bir defa görmüştüm.
Döktürmüştü…
Hem düşünüyor, hem de oynuyordu, az yoruluyor, çok oynuyordu.
Yani Ali Hoca Zeybek oynamasını da biliyor.
Bildiğini de biliyorsa hariçten gazel okuyan bizlere de söyleyecek bir şey kalmıyor.
Ancak yinede hatırlatmakta fayda var, her rakip Gaziantep BŞ değil ve olmayacakta…
Onun için bu kadar çok koşan bu kadar çok mücadele eden ve bireysel yetenekleri olan bu oyuncuların;
Daha az koşup daha çok oynatabilecek ve sonucu belirleyebilecek yetenek