‘Metre kareye 680 bin mermi düştü…’

Başka?

‘Onlar dönmeyi düşünmediler…’

Öyle çok paylaşım oldu ki sosyal medya da 18 Mart Çanakkale zaferi ile ilgili.

Olması gerekendi; yaptık.

Çünkü

Bu anlamlı günleri unutmamak hatırlamak, gelecek kuşaklara aktarmak, iri ve diri tutmak, her Türk evladının görevi olmalı.

***

Bir başka anlamlı paylaşım daha vardı.

Neydi o?

‘Bize bu cennet vatanı verdiler ve gittiler…’

Sormak isterim;

Emanetin kıymetini biliyor muyuz?

O kefensiz gidenlerin acısını, aldığımız her nefeste, yaptığımız her işte, yüreklerimiz de samimi olarak hissediyor muyuz?

Makamlarımızı, bir Conk Bayırı, bir Seddülbahir, bir 57. Alay olarak görüyor muyuz?

Veya

Arıburnu, Anafartalar…

Koltuklarımızı ise, Seyit Onbaşı, Mehmet Çavuş, Yahya Çavuş, Mücahide Hatice Hanım, Halide ve Nezahat Onbaşı …

***

Eğer Çanakkale’yi gerçekten samimi olarak anlıyorsak, sabahleyin işe gitmek için evden çıktığımız da, eşimizi çocuklarımıza ‘Allahaısmarladık’ derken,

Çanakkale’ ye gider gibi gitmeliyiz.

Çünkü

Hala daha her bir yanımız Fransız, İskoç, İrlandalı, İngiliz…

Kısacası

Çanakkale’de ki o sarsılmaz imanı, biz de aldığımız her nefeste, yaptığımız her işte çok çalışarak göstermesini bilmeliyiz.

***

En tepede bulunanların önderliğinde, hangi işi yapıyorsak yapalım, işimizin başına oturduğumuz da, orayı bir siper gibi görüp, birkaç dakika sonra Allah’a kavuşacak Mehmetçik ruhuna bürünmeli.

Suiistimali, rüşveti, Fransız olarak görmeli,

Haramı, yalanı, talanı, dolanı da İngiliz…

Kul hakkı, yetim malı yemeyi Avusturalyalı,

Yandaşlığı, torpili, hırsızlığı, haksızlığı hukuksuzluğu İskoç ve İrlandalı…

Cehaleti ve ahlaksızlığı ise, Yeni Zelandalı, Kuzey Afrikalı…

Yani

Bizi biz olmaktan çıkaran bu düşmanları alnının tam ortasından vurmalı.

***

Yukarıdaki satırları okurken, acı acı da olsa güldünüz değil mi?

Emin olunuz yazarken ben de acı acı güldüm.

Samimi olanları tenzih ederken ‘Nerede o ruh’ dedim,

‘Nerede o heyecan, nerede o sarsılmaz iman, nerede o mübarek vatan sevgisi’ dedim.

Sonra…

Kendilerine minnet ettiğimiz ve arkalarından rahmet okuduğumuz, Çanakkale’den dönmeyi düşünmeyenleri tekrar düşündüm.

Sonra da günümüzde metre kareye düşen mermileri, gözümüzdeki perdeleri ve takiyyeli halimizi…

Ve

‘Bizim arkamızdan da çocuklarımız, torunlarımız bir şeyler OKURLAR MI?’ Dedim.

Üzüldüm…

Yine acı acı güldüm.

21.03.2021

Muharrem Demirel