İnsan sürücü belgesi alır ve araç sürebileceği, sürücü belgesi sonrası tasdiklenir. Sürücü belgesi alsa da, trafiği yoğun yerlere girmekten imtina eder bir süre sürücü. Şehir içi ve şehir dışı yollarda tecrübe kazandıktan sonra artık rahattır.

Daha sonra hedefinde trafiği çok karmaşık olmayan büyük şehirler vardır sürücünün. Bu handikap aşıldıktan sonra son hedef 15 milyon nüfuslu İstanbul’dur.

Niye son hedef İstanbul’dur? Çünkü İstanbul’un akan trafiğinde araç kullanmak tecrübe ister. İstanbul sürücüsü; sinyal vermeden yola çıkabilir, şerit değiştirebilir. Arkadan gelen aracı umursamadan, aracının burnunu sokar sokmaz yeni şeridinde yoluna devam edebilir. Aracı sollamanın haricinde sağlama da yapabilir. Daha örneklerini çoğaltabileceğim nedenlerden dolayı İstanbul trafiğinde araç kullanmak zordur vesselam.

Son zamanlarda tabiatın kalbi Bolumuzda, özellikle özel halk otobüslerinde de bu tip sorunlarla karşılaşmaya başladık. Yolcu nakil etmek için akan trafikte yolun ortasında yolcu indirme-bindirme gibi. Bazı zamanlar mecbur kalınıyor belki, durağa sorumsuz sürücüler sayesinde araç park edildiği için ama. Özel halk otobüslerinin yolcu indirme-bindirme yeri, özel olarak oluşturulmuş cep halindeki duraklardır. Duraklarda uygunsuz park yapanlar mı var? Duraklara sorumsuzca park edilen araçların ciddi ve caydırıcı cezalarla karşılaşmasından başka da bir çare akla gelmemektedir.

Duraktan yolcu aldıktan sonra sinyal vermeden ya da araç takip mesafesi kontrol edilmeden yola çıkmalar ayrı bir sorun. Evet büyük araçların sürücülerisiniz ve toplu taşıma yapıyorsunuz. Ama arkanızda ani refleks yapamayacak yaşlı, kafasında sorunlar olan düşünceli, ani hareket yapma becerisi kazanamayan ehliyetini yeni almış sürücüleri düşünün lütfen.

Bu kıvraklıkla kullandığınız minibüslerle belki süresi içerisinde ringinizi tamamlayabilirsiniz ancak bu kıvrak hareketleriniz bir ölüm ya da yaralanmaya sebep olmasın. Maddi hasar ile sonuçlanacak bir kaza ile insanlar zarar görmesin.

Bu arada insanlar zaten hoşgörüsüz ve sabırsız. Aman tatsızlıkla sonuçlanabilecek olaylar yaşanmasın.

OKUL VE FABRİKA SERVİSLERİ

Aynı sorunlarla okul servislerinde de karşılaşıyoruz.

Özellikle sabah öğrencileri okula ulaştırma trafiği, öğle yemeği trafiği, akşam öğrencileri ikametgâhlarına bırakma trafiği anında hedef aynı.

İndirme-bindirme sürecinin yol ortasında gerçekleştirilmesi, arkada bekleyen sürücüleri yay gibi gerebiliyor. Unutulmamalıdır ki arkada beklettiğiniz aracın içerisinde; işine yetişmek, hastaneye hastasını nakil etmek vb. isteyen sürücü ve yolcular olabilir.

Empati kurar ve bu bilinçle hareket edersek, herkesin mutlu olacağını düşünüyorum.

Fabrika servislerinde sorun daha da farklı.

Trafiğin yoğun olduğu zamanlar ile fabrika servislerinin işçileri evlerine bıraktığı zamanlar hemen hemen aynı periyota denk geliyor.

Fabrika servisleri, üretim yapmış yorgun işçileri ya da üretim için fabrika yolunu tutan işçileri başlıyor nakletmeye. Tabiki işçileri indirme-bindirme yeri, ne yazık ki yolun ortası.

İndirme, bindirme mesafesi 25-50 metre aralığı. Bu süreçte arkaya bakıyorsunuz araçlar kuyruk olmuş.

Kuyrukta bekleyen araçların içerisinde özel durumları olan sürücü ve yolcular olabilir mi? Olabilir.

Eyyy değerli servis sürücüsü! Eğer fabrikada çalışan işçileri nakil ederken onların mutlu olması için uğraştığın sürede, arkada kuyruk olan sürücü ve yolcuların mutsuzluğuna sebep oluyorsan bu doğru bir düşünce olmayacağını sende onaylıyorsundur umarım.

İndirme-bindirme mesafesinin durak belirlenerek uzun metraja yayılması ve durak içerisinde yapılması ile herkesin mutlu olabileceğini düşünüyorum.

Empati kurarak vereceğiniz kararların, her zaman doğru kararlar olacağı kanısındayım.

BİR OLMAK, İRİ OLMAK, DİRİ OLMAK ÜMİDİYLE…