Vali Zahteroğulları 12 Kasım 1999 depreminin 15. Yılında Deprem Müzesi'ni ve kurumların depreme karşı bilgilendirme amaçlı açtıkları stantları gezdi. Vatandaşın depreme karşı bilinçli olması gerektiğini belirten vali Zahteroğulları, Bolu'nun kuzey Anadolu fay hattında bulunduğunu hatırlatarak Deprem doğal bir olay. Bu gerçekle yaşamak zorundayız. Yakın tarihler de dahil olmak üzere çok büyük depremler yaşamışız bu kaçınılmaz. Dua etmekten başka yapacağımız bir şey yok. Bunu değiştiremeyiz ama sonuçları değiştirebiliriz. Nasıl değiştirebiliriz? Tedbirli olarak” dedi.

12 Kasım Düzce depremi üzerinden 15 yıl geçti. Yaşanan acıların unutulmaması ve tekrarlanmaması için vatandaşı bilinçlendirmeye yönelik bir dizi etkinlik düzenlendi. Kalıcı Konutlar'da bulunan Deprem Müzesi'nin gezilmesi ile başlayan etkinlikler, protokol üyelerinin ve öğrencilerin aynı mevkide açılan Deprem Parkı'nı da ziyaret etmesi ile devam etti.

Katılımcılar daha sonra Belediye Meydanı'nda kurumlar tarafından halkı depreme karşı uyarmak ve bilinçlendirmek için açılan stantları ziyaret etti. Etkinliklere katılan Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları 12 Kasım'da yaşanan acıların unutulmadığını söyledi. Ancak depremin bir doğa olayı olduğunu ve Bolu'nun da Kuzey Anadolu fay hattında bulunan bir il olduğunu hatırlatan Zahteroğulları, deprem olmaması için dua etmekten başka bir şey olmadığını ifade ederek, depremi değil ama sonuçlarının değiştirilebileceğini belirtti. Zahteroğulları şöyle konuştu:

“DEPREMİ DEĞİL AMA SONUÇLARINI DEĞİŞTİREBİLİRİZ”

“12 Kasım 1999 depreminin 15. Yıldönümü. Hayatını kaybeden hemşerilerimizi, vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Biz bu anma günlerinde deprem bilincini canlı tutmayı önemsiyoruz. Bolu Kuzey Anadolu fay hattı üzerine kurulu bir şehrimiz, bunun bilincinde olmak zorundayız, bu gerçekle yaşamak zorundayız. Yakın tarihler de dahil olmak üzere çok büyük depremler yaşamışız bu kaçınılmaz. Büyük afetlerin olmamasını diliyoruz. Ama olursa da buna hazırlıklı olmak zorundayız. Deprem öldürmez, ihmal öldürür. Yapılarımızı ona göre yapacağız, hazırlıklarımızı ona göre yapacağız. Devlet neler yapıyor, Valilik neler yapıyor? Bizim daha çok hazırlıklarımız afet sonrası arama, kurtarma, barınma, beslenme ile ilgili. Kamu binalarının sağlamlaştırılması. Vatandaşlarımıza düşen sorumluluklar var. Herkes bir kere oturduğu binayı, canını, kendi canını, çocuğunun canını, ailesini yerleştirdiği emanet ettiği yerlerin sağlamlığını devletin denetiminden önce kendi can güvenliği için gözetmek zorunda. Bununla ilgili masraftan da kaçınmamalı. Çünkü koruyucu önleyici tedbirlerin her zaman maliyeti olumsuz sonuçlara göre daha ucuzdur. Yani ucuz binalar yapmak için malzemeden çalmayacağız. Zeminde eğer sıvılaşma varsa orada gerekli önlemi alacağız. Sağlam zemine yapılacak malzeme ile çürük zemine sıvılaşmanın olduğu yere inşaat yaparsanız binanın yıkılması kaçınılmaz. Dolayısıyla bu bilinci canlı tutmak için bugünleri iyi değerlendirmeliyiz. Bu müzeyi ziyaret etmeyi çağırıyorum vatandaşlarımızı. Depremin bir bölümünde ben de 17 Ağustos depreminden sonra Sakarya'ya görevlendirilmiştim. 12 Kasım'da ordaydım. Düzce ve Kaynaşlı'ya müdahale eden ekipteydim. Daha sonra da Bolu'da 2 sene deprem konularıyla da ilgili hizmet verdim Vali yardımcılığı yaptım. Tekrar o günleri yaşamamayı diliyorum. Ama afet doğal olay. Bizim dua etmekten başka yapacağımız bir şey yok. Biz sonuçları değiştirebiliriz. Nasıl değiştirebiliriz? Tedbirli olarak”