Köroğlu TV Ana Haber Bülteni'nde canlı yayın konuğu olan Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları, Bolu'ya pazarda önemli ölçüde yer açacak olan salep projesi hakkında açıklamalarda bulundu. Salebin alıcısının ve karının yüksek olduğunu söyleyen Zahteroğulları, salep gibi ikinci bir ürün daha olmadığını belirtti. Vali olarak Bolu'ya geldiği günden bu yana ortaya koyduğu bazı çalışmalar hakkında da açıklamalarda bulunan Zahteroğulları, çalışmaların aralıksız olarak sürdürüleceğini belirtti.

Köroğlu TV'de her akşam 20.30'da yayına giren Ana Haber Bülteni'nde canlı yayın konuğu olan Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları, Gazeteci Arzu Sarı'nın sorularını yanıtladı.

Bolu'ya geldiği günden bu yana yapılan çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunan Zahteroğulları şu ifadeleri kullandı;

“VALİ'NİN İŞİ GÜCÜ BU”

Bazı vatandaşlarımız düşünebilirler; bu Vali'nin işi gücü yok mu? Bu işlerle uğraşıyor diye. İşim gücüm var. Aslında işim gücüm bu. Vali'nin işi gücü bu. Ben kendi görev tanımımı yaparken ya da kendime biçtiğim şüphesiz kamu hizmetlerini daha iyi görülmesini sağlayacağım. Kamu kurumlarını yöneteceğim. Koordinasyonu sağlayacağım. Ama bir görevim daha var. Şehrin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı vermek. Yapabiliyorsam birikimim ölçüsünde öncülük etmek. Ben meslek hayatım boyunca görev yaptığım yerlerde bu tür projeler yaptım. Bolu'ya geldiğimizde hep söylediğimiz gibi Bolu potansiyeli olan bir il. Potansiyeli henüz yeterince değerlendirilmemiş. Değerlendirilememiş. Bakir bir il. Bir başka taraftan şimdi Bolu topraklarının yüzde 65'i orman. Geri kalan yerleşim yerlerinin meraları, çayırları yaylaları v.s. çıkardığımız zaman geriye topu topu 120 bin hektar tarım alanı kalıyor. Bunun 20 bin hektarını yıllık nadasa bırakıyorsunuz. 100 bin hektar. Nüfusumuz 284b bin. Nüfusumuzun 100 bini de kırsal alanda yaşıyor. Şehirdeki insanlarda tarımla iştirak edenler var. Kanatlı sektörü çok önemli bir tarımsal faaliyet. Ciddi anlamda hayvancılık faaliyeti var.

“HER YATIRIMA TAHSİS YAPMIYORUZ”

Tarım anlamına geldiğimizde ürünlerimiz sınırlı. 250 ton senede patates, 150 bin ton civarında mısır bir o kadar da buğday. Bütün ürün desenimizde bu. Hem bunu çeşitlendirmek lazım hem az olan bu toprağımızı çok daha iyi değerlendirmek lazım. Bunun için de katma değeri yüksek diğer sektörlerde olduğu gibi biz nasıl sanayi de coğrafi konumumuzu iyi değerlendirerek az olan alanlarımızı değerlendirmemiz lazım. Organize sanayi bölgesinde en parlak istihdam yaratan ihraç sağlayan temiz sanayilere tahsis ediyorsak, biz organize sanayi bölgesine her sanayi kuruluşunu almıyoruz. Her yatırıma tahsis yapmıyoruz. Temiz. Aynı şeyi turizmde. Biz nasıl değerlendirirken rastgele kuruluşlar yerine düzgün standardı yüksek tesisler olsun istiyoruz.

“SATMASI MÜMKÜN, PAZARA HAZIR”

Aynı şekilde tarımda da katma değeri yüksek az emekle çok büyük verim ve gelir elde edebilecek ürünlere yönelelim. Bunun arayışındayız. Ceviz bunlardan bir tanesiydi. Çok değil bu sene toprakla buluşturmaya başladık. Belediyemizin de katkısıyla da 60 bin ceviz fidanı dikeceğiz. 5-6 yıl içinde optimal ürün verdiğini söylüyorlar. 10 yıl bekleyelim. Sonuçta yatırım. Onun da pazarı hazır. Çarşıya çıkın kabuklu ceviz 25 lira. Bir ağaçtan 10 kilo ceviz alsanız 250 lira. 100 ağacınız olsa. Çok emeği çok zahmeti de yok. Satması mümkün pazara hazır. Biz bu kadar ceviz üretiyoruz. Dünyanın 4. ceviz üreticisi ülkesiymişiz. Ama 40 bin ton ceviz ithal ediyoruz.

“DİYARBAKIR KARPUZU DEĞİL, BOLU KARPUZU”

Aynı şekilde karpuz yetiştiriciliğini gündeme getirdik. Geçen bir köyümüzden bir karpuzu getirdiler. Diyarbakır karpuzu değil, Bolu karpuzu diye kendilerinin tanıtmasını istedim. Belki yarın veya bu hafta içinde basın mensuplarına da tanıtacaklar. Benim öngörüm yetmiyor. Biz mutlaka bilimsel çalışmalıyız. Yani bu iş toprağı, iklimi buna uygun yetişe yörelerde hangi özellikler var ve nasıl yetiştiriliyor bununla ilgili hazırlıkları da yapıyoruz. Ceviz ile ilgili eğitim çalışmalarını gördünüz. Alıp üreticilerimiz ve aday üreticilerimizi ceviz bahçelerine götürdük. Nasıl dikilir nasıl budanır nasıl sulanır nasıl bakılır. Bu süreç devam edecek. Eğitimsiz hiçbir şey olmuyor.

“SALEBE DÖRT ELLE SARILDIM”

Şimdi gelelim salebe. Salepte asıl ben size teşekkür ediyorum. Bu fikri yani ilk getirenlerdensiniz Nebahat hocamızla birlikte. Örnek bahçeden sizler bahsettiniz bana. Evet, benim arayışıma uygun bir ürün olduğu için ben de dört elle sarıldım. Hemen tarım teşkilatımızı görevlendirdik. İki tane arkadaşımız bu konuyla ilgili çalışma yapıyorlar. Bir internet tarama yaptılar. Nerelerde yetişiyor, ne tür özellikler var. Bizim doğamızda var mı? Var. Doğal olarak yetişiyor. Ama ıslah edilmesi lazım. Kültür yapılması lazım. Şimdi hemen süratle arkadaşlarımız Kahramanmaraş'a gidecekler. Başkaca salep yetiştirilen ve kültürü araştırılmış geliştirilmiş alanlara gidecekler. Ve bana bir rapor sunacaklar. Ve süratle de bunu hızlandıracağız. Bir şey daha var. Orman Bakanlığımızın da tıpkı ceviz olduğu gibi 2014 – 2018 salep eylem planı var.

“BU KADAR KIYMETLİ, İKİNCİ BİR BİTKİ YOK”

Tarımda mesela en önemli sorunlardan bir tanesi nedir? Pazarlama çok önemli bir problem. Organize edememişiz. Ama bu ürünlerin pazar problemi var. Yine ölçek büyüklüğü. Tarım alanları çok ufalmış durumda. Ama burada bakın bir dönümden 750 kg salep elde etmek mümkün. Yapılan hesaplamalara göre. Bunun 250 kg tekrar tohumluk olarak bırakıyorsunuz. 500 kilodan fiyatı da net bugün yaşı 25 ile 50 lira arasında fiyatlarda satılıyor. Toz haline getirdiğiniz zaman 400 TL ile 700 TL arasında kilogramı satılıyor. Her halde bu kadar kıymetli ikinci bir bitki yok.

“BELLİ BİR ÜRÜNÜN MERKEZİ OLMALIYIZ”

Her şey olabilir. Bakın cevizde de onu söyledik. Birden fazla. Zaman zaman öneriler geliyor. Sayın Valim şunu ekelim, bunu ekelim diye. Tamam, hepsini yapalım. Ama 40 çeşit ürünümüz olacağına bir tane ürünümüz olsun ve biz onun merkezi olalım. O ürünle anılalım ki alıcı ayağımıza gelsin. Yoksa çıkıp pazarda 10 kilo ceviz, 20 kilo kestane satmak değil. Geldiği zaman, hangi ürünle benimsenmişsek onun merkezi ve sayılı ilerden biri olalım. O ürünü arayacak kişi pazarı burada oluşur ve buradan alsın. Bunu yapmalıyız.

“TARIMDA AR-GE ÇOK ÖNEMLİ”

Tarım AR-GE'siz olmaz. Araştırma olmadan olmaz. Ben gerçekten mesleki hayatımın çok önemli bir kısmını tarıma harcadım. Araştırma enstitüleri kurduk. Onları geliştirmeye çalıştık. AB projeleri yaptık. Avrupa'nın en ünlü araştırma merkezlerine, oradaki araştırmaları götürdüm. Oralarda ilişkilerle kurduk. Burada da bunu yapmaya niyetliyim. İyi bir gelişme var. Üniversitemizde biliyorsunuz bu alanda bir fakülte kuruluyor. Rektörümüz zaten gıda mühendisi bu konuda birikimli. Tarım bu ülkenin de dünyanın da geleceği. Bu şu demek değil; Biz sadece tarım toplumu olalım. Şüphesiz sanayimiz gelişecek. Sadece tarımla kalkınmak değil. Hatta ağırlık sanayide olacak. Ama tarımdan vazgeçemeyiz. Çünkü dünya nüfusu artıyor. İnsanların beslenmeye ihtiyacı var. AB strateji belgesi var. Burada tarım ve gıda en öncelikli stratejik sektör olarak belirlendi.

BOLULULARA TEŞEKKÜR…

Canlı Yayın konuğu olarak katıldığı Köroğlu TV Ana Haber Bülteni'nde Bolululara teşekkür de eden Vali Zahteroğulları Geldiğim günden bugüne her sözümün yankı bulduğunu görüyorum. Her koyduğumuz projenin, toplumda kabul gördüğünü görmekten ben de mutluluk duyuyorum. Bolulu hemşirelerime teşekkür ediyorum” diye konuştu.