YOL ONUN, VARLIK ONUN, GERİSİ HEP ANGARYA
Vatan sevgisi, millet sevgisi diyoruz ya hani. Bu sevgi kiminin dilinde bir sakız, kiminin de gönlünde yanan kor bir ateş. Yani bir tarafta milli ve manevi değerleri istismar ederek, millete hoş gözükmek için vatanperver bir tavır izleyenlerin sahte sevgisi ve diğer tarafta milletin haliyle hemhal olan, tüm samimiyetini ortaya koyarak, huzur ve refah için çalışan özü sözü bir olanların gerçek sevgisi.
Kimin hangi taraf olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım. Sizler gayet iyi biliyorsunuz.
Şu husus unutulmasın;
Ha bu vatana ihanet etmişsin, ha bu vatana hizmet etmek isteyenlerin önünü kesmişsin. Farkı ne Allah aşkına? Çünkü dün olduğu gibi bugün olan da bu. Öyle siyaset meydanlarına çıkıp da vatanperver naralar atmak kolay, adama sormazlar mı ne yaptın bu vatan için diye? Hani ya eserin, nerede hizmetin? Yıllardır laf-ü güzaf ile karın doyurmaya çalıştılar. Bugün ise sağdan soldan topladıkları parçalarla TÜRKİYE'nin üzerine bir ÇATI kurmaya çalışıyorlar. İmece usulüyle kurulan EKLEMEli bir çatı…
Biz biliyoruz ki EKLEMEli bir ÇATInın akması haktır. Bu millet bu ÇATInın üzerine çökeceğini bildiğinden aydınlığa açık karanlığa kapalı olan bir yolu tercih edecektir. ERDOĞAN'IN HAKK'A GİDEN YOLUNU…
Hani diyor ya Üstat Necip Fazıl;
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
Bu millete sürünmek yok artık, dimdik ayakta ve geleceğe umutla bakmakta .
İnşallah Ağustos ayında yeni bir Türkiye'nin, daha güçlü bir ülkenin zaferini kutlayacağız. Ve bu ağustos ayı Ümmet-i Muhammedin saadet ve selamette olmasının yolunu açmış olacak. Kazanan Ahmet, Mehmet değil Türkiye ile beraber dünya olacak. Son olarak bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
“Dünyanın bütün karanlıkları bir araya da gelse Büyük Usta Erdoğan'ın yaktığı, geleceği aydınlatan ve tüm dünyayı kuşatan mumun ışığını söndüremez.”
Laf-ü Güzaf: Boş laf