Türk Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Hüsnü Yaman, yaptığı açıklama ile 2015-2016 eğitim öğretim yılı başlangıcını değerlendirdi. Yaman açıklamasında, Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da ne yazık ki yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetilmektedir” dedi.

Türk Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Hüsnü Yaman, yaptığı açıklama ile 2015-2016 eğitim öğretim yılı başlangıcını değerlendirdi. Yaman açıklamasında, Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da ne yazık ki yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetilmektedir” dedi.

Türk Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Hüsnü Yaman tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle;

“2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı başlıyor. Bu eğitim-öğretim yılı da yine büyük zorluklara gebedir. Ülkemiz hala eğitimde çağ atlamayı, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmeyi, eğitimde kendini yenilemeyi başarabilmiş değildir. Bunda en önemli etken, yanlış eğitim politikalarıdır. Özellikle son 13 yıldır siyasi aktörlerin eğitime kendi çıkarları doğrultusunda yön verme çabaları, çözüme odaklı değil, sorun yaratan politika yürütmeleri, eğitime yatırım noktasında yetersiz kalmaları, kadrolaşmaktan, eğitimin asıl meselelerini göz ardı etmeleri bugünkü sonucu doğurmuştur. Dışı süslü, içi boş olan sistemler ihdas edilmesi, eğitimcileri mağdur ve mutsuz eden mevzuat düzenlemeleri, eğitimi koltuk kapmaca oyununa çeviren, yandaşı yücelten, yandaş olmayanı ötekileştiren uygulamalar, yeni eğitim-öğretim yılında eğitim çalışanlarını, öğrencileri, velileri olumsuz yönde etkileyecektir.

MEB verilerine göre; ülkemizde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 18, ortaokulda 17, ortaöğretimde 14'tür. OECD ülkelerinde ise öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 15, ortaokulda 14, ortaöğretimde 14'tür. Bu standartlardan hareket edildiğinde ülkemizde öğretmen açığı ilkokulda 75 bin 667, ortaokulda 66 bin 561, ortaöğretimde de 17 bin 54'tür. İkili eğitimden, tekli eğitime geçilmesi halinde bu rakam daha da artacaktır. Hal böyleyken neden 2015 yılı sonuna kadar 100 bin öğretmen atanması talebimiz dikkate alınmamaktadır? Her şeye kaynak yaratabilen devletimiz neden mevzu bahis eğitim olunca imkânlarını zorlamamaktadır? Biz 2015 yılının sonuna kadar 100 bin atama yapılması konusunda ısrarcıyız. Bu keyfi bir talep değildir. Okullaşma oranları 2014-2015 eğitim-öğretim yılında da yüzde 100 seviyelerine ulaşamamıştır. Okul öncesinde okullaşma oranları 5 yaşta yüzde 53,78'dir. Bu rakam erkeklerde yüzde 55,27, kızlarda yüzde 52,21'dir. İlkokulda okullaşma oranı yüzde 96,30'dur. Bu rakam kızlarda yüzde 96,57, erkeklerde yüzde 96,04'tür. Ortaokulda okullaşma oranları yüzde 94,35'tir. Bu rakam kızlarda 94,30, erkeklerde 94,39'dur. Ortaöğretim okullaşma oranları da yüzde 79,37'dir. Ortaöğretimde okullaşma oranları kızlarda yüzde 79,26, erkeklerde yüzde 79,46'dır. Okullaşma oranları artış göstermesine rağmen hala yüzde 100 düzeyine ulaşmamıştır.

Bu minvalde öğretmen adayları için getirilen yazılı ve sözlü sınav uygulamasının yasadan çıkarılması için gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Bu yasal değişiklik yapılana kadar da Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde değişiklik yapılarak yazılı sınavdaki başarı puanının tıpkı performans değerlendirmesinde olduğu gibi 50 olarak değiştirilmesi ve ayrıca çok yoğun ve kapsamlı olan yazılı sınav konularının sadeleştirilmesi için çalışma yapılmalıdır.

Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da ne yazık ki yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetilmektedir. İktidar, bir kanunla, sözde paralel yapıyı ortadan kaldırmak uğruna, tüm şerefli insanların üzerine bir gecede çizik atmıştır. Nerede yandaş olmayan, biat etmeyen, ahlakı ilke edinen, bilgili, liyakatli yönetici varsa, onların yöneticilik görevine son verilmiş; bu insanların yerine kula kulluk yapmayı şiar edinen, yalakalıkla bir yerlere gelen, düğme iliklemeyi adet haline getirenler okul yöneticisi yapılmıştır.

Konu yargıya da intikal etmiştir. Danıştay İDDK, eski yöneticilerin görevlerine döndürülmesine karar vermiş ancak MEB bu kararı uygulamamış ve adeta hukuka meydan okumuştur. Bu nedenle şubelerimiz İDDK kararlarını uygulamayan valiler ve diğer yöneticiler hakkında suç duyurularında bulunmuştur. Genel Merkez olarak da İDDK kararının uygulanması için MEB'e yazılı başvuruda bulunduk. Ancak yazılı başvurumuzun üzerinden 60 günden fazla zaman geçmesine rağmen bir cevap gelmedi. Bu nedenle sendikamız, İDDK kararı uygulanmadığı için Milli Eğitim Bakanlığı'na dava açtı.

Eş durumu özrü tayinlerinde; MEB, il dışından eş durumu özrü tayini talep edenlere ilçe emri hakkı vererek, onların mağduriyetlerini giderdi. Ancak aynı hakkı il içinde eş durumu özrü bulunanlara tanımadı. Oysa il içi özür tayinleri yapılmadığı için de aynı ilin birbirinin yüzlerce kilometre uzağında, hatta komşu illerden bile daha uzak ilçelerinde görev yapan eşler tayin isteyememişler ve aile bütünlüklerini sağlayamamışlardır. Ailenin kutsallığına zarar verilmesine, çocukların annelerinden, babalarından ayrılmasına, eşlerin boşanmanın eşiğine gelmesine nasıl göz yumulabilir? Bakanlığın gözü yaşlı tek bir öğretmen kalmaması için tüm imkânlarını seferber etmesi gerekmiyor mu?

Eğitim çalışanlarımızın ekonomik problemlerinin yanı sıra özlük hakları ile ilgili sorunları da vardır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapanların görev tanımları yapılmamıştır. Bu insanlar angarya işlerde çalıştırılmaktadır, çalışma saatleri esnektir. Bu arkadaşlarımızın görevleri sayılırken ‘idarenin vereceği diğer görevleri de yapar' şeklinde ucu açık bir ifade eklenmiştir. Bu durum uygulamada birçok keyfiliğe yol açmaktadır. Öte yandan bazı okullarda hizmetli personel yok iken, bazılarında ise hizmetli personel sayısı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla okullarda hijyen tam olarak sağlanamamaktadır, bu da özellikle kış döneminde salgın hastalıkları beraberinde getirmektedir. Bu noktada okullarımızın hizmetli personel ihtiyacı tam olarak sağlanmalıdır.

MEB'in görevde yükselme sınavlarının hem içerik olarak sadeleştirilmesi, hem de Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikteki sınav taban puanının 60'a düşürülmesi gerekmektedir. Ayrıca görevde yükselme sınavları yıllardır yapılmamaktadır. Taleplerimizden birisi de görevde yükselme sınavlarının bir an önce yapılması ve periyodik hale getirilmesidir. Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği”; brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, personelinin tamamına ödenmelidir. Eğitimin sorunları umuyoruz ki bu eğitim-öğretim yılında çözülür, taleplerimize kulak verilir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılını tebrik ediyor, eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize başarılar diliyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” Haber Merkezi