Ya sen gidersin ya da ben…

Bunaldıklarının farkındaydım ama yapacak bir şey yoktu, tesiste acil yapılması gereken bir iş vardı.

Haber yolladım geldi.

Geldi de, üçüncü çağırtmamda…

Burnundan soluyordu, bir eli kapının pervazında diğer eli belindeydi…

Baktı baktı ve

“Menecer menecer hangi birisini yapayım abaza burada kalacaksın diyor, sen başka iş veriyorsun kaça bölünecez.”dedi.

Ve devam etti

“Bu kulüpten ya sen gidersin ya da ben!”

Hiç tepki vermedim, eğildim çekmeceden el çantamı aldım, sonra askılıktan kabanımı…

Ve

“Abaza Cahit seni arar, Yaşar Bey seni arar, Muharrem Hoca seni arar…

Yani bu kulüp de sizler gibi çalışanlara daha fazla ihtiyaç var. O zaman senin gitmen yanlış olur, ben giderim; hakkını helal et.” Dedim.

Benden böyle bir tepki beklemiyordu ki; şaşırdı…

Ta dış kapıya kadar peşimden geldi. Kapıdan çıkarken elimden yakaladı ve yalvardı.

“Hocam cahilliğime ver, ettiğim lafın nereye gittiğini bilemedim, özür dilerim.” Dedi.

Ve başını eğerek ekledi.

“Kovdursan da haklısın hak ettim hocam.”

Yüreğini biliyordum ben bu insanların, hangi şartlarda çalıştıklarını da, söylediği sözden pişman olacağını da…

Boluspor da kurumsallığı yerleştiremediğimiz için çalışmak ta zordur çalıştırmak ta…

Sahadakini alırsın temizliğe, garsonu alırsın eşya taşıtmaya gönderirsin.

Lojmanda çalışan kadını da, futbolcuların evlerini temizlemeye,

Gece bekçisini de halı sahalar için servis şoförlüğüne,

Asli işi çay servisi olan kardeşimi de lisans işlerini takip etmeye…

Yani

”Sakalından kesip bıyığına eklemek.” diye bir deyim vardır ya, aynen öyle.

Yani

Dokuz ayın çarşambasının bir araya gelmesi hiç eksik olmaz kulüpte.

Sonrası ise eğlence (!)

Günde iki defa girilen ve ‘bu yükü çeker mi çekmez mi?' diye düşünülmeyen sahalarla ilgili şikâyetler sezon başında da söz konusu olmuş ve yanılmıyorsam Manisa'dan bir çim uzmanı (!) getirilmişti.

Ne kadar durdu ne yaptı elinde sihirli değnek mi vardı bilinmez, sanki sahaların derdi 3-5 günde bitti (!)

Ve yanılmıyorsam bu çim uzmanı da gitti.

İçeride oynadığımız Antalyaspor maçından sonra yine Atatürk Stadyumunun zemini basın tarafından haklı olarak dillendirildi.

Dinlendirildi de…

Atatürk Stadyumunun çimlerinin en son ne zaman değiştirildiği, sahaların bakımı ile ilgili profesyonel anlayışın olup olmadığı konusu hiç irdelenmedi.

Sene 1987…

O zamanki ismi ile Beden Terbiyesi ve Spor İl Müdürü Saip Garipoğlu,

Boluspor Kulübü Başkanı Yener Bandakçıoğlu, Hoca ise Mehmet Başaygün,

Birkaç futbolcu ismi de ekleyelim de geçmişi yâd edelim; kaleci Halitoviç, Recep, Hayrettin, K. Erol, Cengiz, Salih, K.Şenol, B. Şenol…

İşte o zamandan bu zamana Spor İl Müdürleri, başkanlar, futbolcular değişmiş,

Yönetim kurulu üyeleri, teknik direktörler değişmiş,

Tribünlerdeki taraftarlar değişmiş,

İlkel bir görünümü olan ve oturma grupları olmayan tribünler, soyunma odaları değişmiş; daha modern hale gelmiş.

Ama

Garibim sahanın zemini 27 yaşına gelmiş hiç değişmemiş.

Atatürk Stadyumundan başka üç adet saha daha var, bakımları yapılacak,

Yapılacakta…

Sadece sahalara özel ekip, ekipman yok,

Eeeee!

Eee si yok!

Yeniçağa'ya git, yalvar yakar iki traktör torf al,

Sahanın bazı yerleri kelleşmiş, çim tohumu lazım, kum lazım.

Belediye Park bahçeler Müdürlüğüne boyun bük, hallet!

Sahalar kar dolmuş, antrenman var hafta sonu maç var; karın temizlenmesi lazım.

Orman İşletme Müdürlüğünün halatlı tomruk çekme traktörü ne güne duruyor…

Ya Eleman?

Çaycı gel, kaloriferci gel, otobüs şoförü gel, güvenlik elemanı gel.

Hani derler ya, ”Elden gelen öğün olmaz, o da zamanında bulunmaz. ”

İşte Boluspor da saha işleri böyle gidiyor.

Kısacası;

Bir sezonda 8-9 trilyon lira para harcanan bir kulübün,

Teknik heyetinden, futbolcusundan

Mutfağındaki aşçısından ve yardımcısından, bulaşıkçısından ve erzak alımından,

İdari işlerin yürümesi için amirinden memurundan kısmıyoruz, PROFESYONEL bir kulüp gibi davranıyoruz.

Ama bir futbol takımının olmazsa olmazlarından olan,

Paralarını zamanlarını harcayan başkanın, yönetim kurulu üyelerinin bir sezon boyunca yapmış oldukları çalışmaların karşılığını alacağı,

Takımın antrenman ya da maç yapacağı sahalardan kısıyoruz.

Sahalar için ihtiyaç duyulan ekip ve ekipmanlar konusunda AMATÖR davranıyoruz.

O zaman

SUÇLU değil, DOĞRU arasak

İğnenin ucunu kendimize şöyle hafifçe dokundurduktan sonra, çuvaldızı birilerine batırsak…