Köroğlu TV'de Salı akşamları yayınlanan Serbest Vuruş programına konuk olan Vali Ahmet Zahteroğulları, spor branşlarında yapılan yatırımları, hedefleri ve hayata geçirmek istedikleri projeleri kamuoyu ile paylaştı. Spor Lisesi'ne çok önem verdiğini belirten Zahteroğulları, spor branşlarında yeteneği olmasına rağmen bir çok sporcunun gelecek kaygısıyla eğitime yöneldiğini, Spor Lisesi'yle ikisinin bir arada olabileceğinin altını çizdi.

Her Salı akşamı Köroğlu TV ekranlarında yayınlanan Köroğlu TV Spor Müdürü Mustafa Özkan'ın hazırlayıp sunduğu, Köroğlu Gazetesi Köşe Yazarı İlhan Özdemir'in yorumlarıyla katıldığı programa bu hafta Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları katıldı.

Zahteroğulları'nın açıklamalarından satır başları şu şekilde;

“BU ŞEHİRDE BİR SPOR POTANSİYELİ VAR”

Ben spor yazarı veya yorumcusu değilim. Her yurttaş spora ne kadar ilgiliyse ben de sporla o kadar ilgiliyim. Ama sporla ilgili şehrin yatırımlarını ve planlamalarını zevkle konuşmak ve paylaşmak isterim. Bolu, spor için önemli bir şehir. Vali olarak benim ve tüm idarecilerin görevi bu şehrin potansiyelini harekete geçirmek, en iyi şekilde nasıl değerlendirilir onu temin etmek. Yoksa makul ve mümkün olmayan bir hayalin peşinde koşmak çok da doğru değil. Bu şehrimizin spor potansiyeli olmasa, bununla uğraşmak zaman ve emek kaybıdır. Ama bu şehirde bir spor potansiyeli var. Bir şehrimiz vatandaşlarının spor potansiyelinden bahsediyorum bir de Bolu'nun doğası, ulaşım imkanları, fiziki alt yapısı, coğrafi durumu ve iklim koşulları bir çok spor dallarının yapılmasına müsait ve mümkün kılıyor. Aslında işin özü biz bu potansiyeli en iyi şekilde nasıl değerlendiririz onun arayışı içindeyiz. Bu şehrin mevcut varlıklarından, durumundan kaynaklanan, bize durumdan vazife çıkardığımız bir konu. Bizlerde görevimizi yapmaya çalışıyoruz ve onunla ilgili projeler ve fikirler üretiyoruz. Fikri ve projesi olan insanlardan istifade ediyoruz. Hepimizin amacı ve varlık sebebimiz bu şehrin gelirini, refah seviyesini, yaşam kalitesini artırmak. Bunun için buralardayız.

“AMATÖR SPOR, KAN KAYBINA”

Amatör ve alt yapı olmadan profesyonellik olmuyor. Daha önce Bolu'da görev yaptığım dönemde amatör maçlarını seyretmeye giderdim. Yine de gitmek isterim. Ama bu aralar hafta sonları yoğun oluyor. Sıklıkla hemen hemen her hafta sonu bir bakanımızı ağırlıyoruz. Onun için çoğu zaman Boluspor maçlarına bile ya yarı devresinde geliyorum, ya da gelmeye çalışıyorum. Bundan da şikayetçi değiliz. İyi de oluyor. Bakanlarımız geldiğinde şehrimizin konularını görüşüyoruz, onlarla ilgili sonuç almaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz hafta Boluspor maçına gelmeyi çok istedim. Taraftar olarak çok da güzel yoğunluk varmış. Bunu duyduğumda çok mutlu oldum. Ama şehre geldikten sonra gezdiğim ilk tesislerden bir tanesi amatör eviydi. Onların inşaatına, sahalara baktım. Amatör Evi'nin tamamlanması ile ilgili ihale sürecini müdahale ettim. Hızlandırdık ve bitti. Şu anda açıldı ve ilgimde eksilen bir şey yok. Türkiye'de genel anlamda amatör spor kan kaybına uğruyor. Bir kere şunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Spor sadece spor değil, futbol sadece futbol değil. Spor sağlıklı yaşamın bir parçası. Spor olsun diye insanlar spor yapmıyor. Her bir bireyin, her bir yurttaşın kendi çapında ilgi alanına göre yeteneklerine göre bir spor dalıyla ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Gelişmiş ülkelerde böyle. Hiç değilse koşu yapıyor, yürüyüş yapıyor. Spor beden ve ruh sağlığı için gerekli bir şey. Sporun her bir yurttaşın yapması gibi sporun her bir dalına da yapabilecek imkan sağlamak, oluşturmak gerekiyor. İnsanlarda bu niyet istek olabilir ama yapacakları yeterli alanlar oluşuyor. Spor Türk toplumunun sosyal aktivitesi. Haftada 6 gün çalışıyor 7'nci gün maça gidiyor. Ya da eskiden kahveler vardı. Şimdi cafe oldu. Kahveler bir başka sosyal ihtiyacı karşılıyor. Bir yerde deşarj oluyor insanlar. Bizim toplumumuzda çok başka sosyal aktivitelere zaman ayırıp çok fazla imkan da yok. Bunun için ben sporu bir yurttaş olarak da bir birey olarak da bir yönetici olarak da çok önemsiyorum. Bazı insanlar ülkenin başka derdi mi yok? Şehrin başka derdi mi yok? Neden bu kadar gündemde tutuluyor? Niye bu kadar ön planda diye düşünebilirler. Spor bir rehabilitasyon aracı. Sağlık için spor şart.

“BOLU'DA YETENEKLER KEŞFEDİLİYOR PROJESİ SONUÇLANDI”

Geldim geleli sporla ilgili bir proje üzerinde çalışıyorum ve sonuçlandı. Bolu'da Yetenekler Keşfediliyor Projesi. Biz Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürlüğü uzmanları ile ilkokuldan itibaren bütün şehirdeki beden eğitimi öğretmenlerini topladık. Bütün okulları tarayacağız. Her bir çocuğun hangi spora yatkınsa, istidadı varsa bunları tespit edeceğiz. Her çocuğun ilgilendiği bir spor dalı olacak ya da öğretmenler yönlendirecek. Bunların içinden spora kabiliyeti, istidadı olanlar, yani sporcu olur, bu işten ekmek yer, geleceği var dediklerimizi seçip ayıracak ve ayrı bir programa alacağız. Bunların evlerinden antrenmanlara ulaşımlarını sağlayacağız, her birine hoca tayin edeceğiz. O branştan mevcut uzmanlardan yoksa nerde varsa bulup getirip ücretini ödeyip çalıştıracağız. Alt yapı ile ilgili bütün sahalarımız, yüzme havuzumuz, spor salonlarımız, atletizm pistimiz her sporun aşağı yukarı her branşının yapılabileceği birçok ilde olmayan alt yapı olacak. Kapalı spor salonumuz da mayıs ayında bitecek. Çim ve suni çim sahalarımız tamamlandı. Tesis olarak bir sorunuzu yok. Kamp eğitim merkezimiz bitti. Bu çocuklarımızı getireceğiz, gerekirse orada konaklatacağız. Ben gelir gelmez Milli Eğitim ile ilgili iki tane girişim yaptım. Bir tanesi Sosyal Bilimler Lisesi'nin açılmasıydı. Çünkü bu şehirde sınav sonuçlarında bizim çocuklarımızın ortaokul ve lise sınav sonuçlarında, sosyal branşlardaki başarısı daha yüksek. Ama bizde sadece Fen Lisesi var ve Sosyal Bilimler Lisesi açılmasıydı. Milletvekillerimiz de takip ettiler ve ondan muaffak oldum. Diğeri ise bir Spor Lisesi açmaktı. Onu da gittim bakanlıkla görüştüm. Bizzat takip ettim ve açılışını bu sene çok kısa sürede sağladık. Bu sene geçici bir binada ama önümüzdeki sene inşallah kendi binasını da yapacağız. Oradaki maksadım şu. Bu spora istidatlı çocukları seçtikten sonra bu yetenekli çocuklar eğitimle spor arasında bir tercih yapmak zorunda kalmasınlar.

“BİR TERCİH YAPMAK ZORUNDA KALMASINLAR”

Benim oğlum, ben Sakarya'da görev yaparken Sakaryaspor'un alt yapısına seçilen çocuklardan biriydi. Sakarya'da kalsam muhtemelen iyi bir futbolcu olacaktı. Buraya geldik Boluspor'da alt yapıda oynadı. Futbol alt yapısı vardı, yetenekliydi. Buradan Mersin'e gittik. Anadolu Lisesi sınavlarına girmesi lazımdı o sene. Spora ara verdi. O sene Anadolu Lisesi'ne gitti. Bu sefer futbolla okul bir arada gitmiyor. Basketbol oynamaya başladı. Orda da iyiydi ve 17 yaşındayken birinci ligdeki Mersin Büyükşehir Takımının A kadrosuna genç olarak lisansı çıkarıldı. Bu seferde üniversite sınavına hazırlanması gerekiyordu. Kamplara gidemedi vs. üniversiteyi kazandı gitti. Üniversitede hem futbol oynuyor, hem basketbol takımında oynuyor. Bir de hentbol takımını kurdu kaptan oldu ve şampiyon oldular. Ben de biliyorum oğlumun bir spor yeteneği var. Ama eğitimle spor arasında tercih yapmak zorunda kaldı. İstiyorum ki bu tür yetenekli çocuklar benim çocuğumun yaşadığı gibi böyle bir tercih yapmak zorunda kalmasınlar. Hem eğitimi devam etsin hem spora devam etsinler. Bunu da Spor Lisesi'nde sağlayacağız. Spor Lisesi hiç başka bir okula girememiş çocukların kaydolduğu bir okul değil, tam tersine hem sporda iyi, hem dersleri iyi olan çocukların gidebileceği bir lise olacak. Velileriyle de toplandım, okulla da yakından ilgileniyorum. Burası nitelikli bir Spor Lisesi olacak. Aynı zamanda yatılı olacak. Yurdunu da yapacağız. Neden yatılı olacak? Öncelikle biz köylerimizden, ilçelerimizden kırsaldan yetenekli çocukları toplayıp orada yatılı olarak okutacağız. Önümüzdeki baharda bütün Federasyon Başkanlarını Bolu'ya davet etmeyi düşünüyorum. Bakın Bolu'nun alt yapısı bu, gelin burada kamplarınızı yapın vs. ama başka bir şey daha tanıtmak istiyorum. Bizim Kamp Eğitim Merkezimiz var, Yatılı Spor Lisemiz var. Türkiye'nin neresinde bulunursanız bulunun yetenekli çocukları Bolu'ya getirin, biz bu çocukları okutalım ve Türk Sporuna da kazandıralım. Her branştan Milli Takım'a adam yetiştireceğiz. Bu kadar iddialıyım. Böyle bir şehirde olması gerekende bu. Hepimiz spor sever olarak hayıflanmıyor muyuz? Milli Takımlara bakıyoruz bizim bir vilayetimiz büyüklüğündeki ülkelerin Milli Takımları gelip Milli Takımımıza 3-5 atıp gidiyor. Biz ne yapıyoruz. Alttan insanlar doğru dürüst yetişmedi. Bizde insanlar tesadüfen sporcu oluyor. Ya birinin babası sporcudur elinden tutacak, ya hocası elinden tutacak. Yetenekli çocukların böyle bir sistem içerisinde spora kazandırılması gibi bir şey yok. Bunu federasyonlar yapacak, devlet yapacak. Ben böyle bir görev üstlendim. Spor teşkilatımızla beraber sizlerin de spor kamuoyunun da desteği ile bunu sağlayacağız. Bu sporcu olacak çocuklar liseden sonra başka bir üniversiteye giderse yine gitsin. Yani işletme, mühendislik okuyan futbolcu da var, basketbolcu da var. Gidemezse Spor Akademisi'ne girişlerinin önü açık olacak inşallah. Yani benim çocuğum spor yaptı, okuldan kaldı diye bir kaide olmayacak. Yada okula giderse spordan kalmayacak. Bunu sağlamaya çalışıyorum. Spora yeteneği olan çocuklar için hepimizin yaptığı hayıflandığı gibi elimden tutan olsaydı ya da bu çocuğun elinden tutan olsaydı iyi bir sporcu olurdu dediğimiz hikayeler anlatırız ya Bolu'da en azından böyle hikayeler dinlemeyelim artık. Kim varsa elinden tutulması gereken, onların da elinden tutalım istiyorum. Yapmak istediğimiz şey bu. Bakın öyle olunca şehir de canlanacak. Amatör spor parayla, maddiyatla oluyor. Yani çocuklara para vermeseniz bile onun gelip gitmesi, malzemesi, hocası para. Yani bu işte bir şekilde para harcamanız lazım. İnsanların dişinden tırnağından artırdıkları paralarını da buralara harcamalarını beklemiyoruz. Bu anlamda firmalar sponsorluk yapsın istiyoruz.

FİRMALARA DESTEK ÇAĞRISI YAPIYORUM

Bir Boluspor var. Bir taraftan Boluspor, bir taraftan bir başka sosyal faaliyetler var. Kimsenin parasının mülkünün ortağı değiliz. Ama herkese çağrıda bulunuyorum. Boluspor bu şehrin ortak değeridir, markasıdır ve herkes sahip çıkmalı. Aynı şekilde amatör sporda öyledir. Özel İdare'de bütçe görüşülürken teklifte bulundum. Biz her sene malzeme yardımı için para ayırıyoruz. Malzeme yardımı yapmayalım. Malzemeyi bir şekilde temin edebiliyorlar. Ne kadar ayırırsanız biz bu amatör takımlara nakit para yardımı yapalım. Mecliste kabul ederse öyle yapacağız. Belli bir miktar amatör takımlara, Bölgesel Amatör Ligi (BAL)'ne giden takımada biraz daha fazla olmak üzere nakdi yardım yapalım. Hiç olmazsa malzemeleri sponsor firmalardan temin edebiliyorlar. Bu Bölgesel Amatör Ligi (BAL)'ne giden takım geldi bana. Para istiyorlar doğru. Ama ben nereden verebilirim Vali olarak. Böyle bir kaynak yok, böyle bir ödenek yok. Bu sene onu planlamaya çalışıyorum. Veya bir yerlerden bulursak bunu temin edeceğiz. Altyapıyı hazırlayacağız. Gücümüzün yettiği kadar firmalara, Belediye, Özel İdare amatör takımlara destek olacağız. Firmalara destek olmaya buradan çağrı yapıyorum. Her zamanda bu çağrıyı tekrarlayacağım. Sporcuların yetişmesi konusunda da her türlü eğitimi, masrafı üsteleneceğiz. Sistemi de kuracağız.

KİMSE DAĞ BAŞINA GİTMEZ

Kamp yapmak için hangi şartlar olsun istersiniz? Tesis olacak. Konaklayacağınız iyi bir tesis olacak. Antrenman yapacağınız sahalarınız olacak. Ulaşımınız kolay olacak. Herhangi bir sağlık problemi yaşadığınız da ulaşabileceğiniz sağlık kuruluşları olacak. İklimi kamp yapmanıza olanak sağlayacak. Hepsinden önemlisi müsabaka oynayacağınız takımlar olması gerekiyor. Antalya'ya neden gidiliyor. Soğuk bir iklimden, sıcak olan yere gidiliyor. Gidilen yerlerde sosyal imkanlar olacak. Kimse dağ başına gitmez. Aslında futbolu turizmden de çok ayırmamak lazım. İnsanların konaklamasını sağlayacak, şehirden zaman geçirecek aktivitelerin olması lazım. Abant'a, Gölcük'e, Yedigöller'e gelen şehre uğramadan Bolu'dan gidiyor. İnsanların şehre girmesini istiyoruz.