Avrupa'da 50 yıldır uygulanan arabuluculuk yöntemi Türkiye'de de uygulanmaya başlandı. Arabuluculuk yöntemini değerlendiren Bolu Barosu Başkanı Ferit Atalay, Türkiye'de hoşgörü ortamı ne kadar artarsa arabuluculukla çözülen dosyalar o kadar artar. Arabuluculuk için şuan erken ama bir yerden başlaması lazım. Başlaması da bizim için iyi oldu diye düşünüyorum” dedi.

Uzun süren davalar hem adaletin yerini bulması hem de zaman kaybı noktasında tarafları üzüyordu. Biriken dosyalar ve uzun yargılamalardan şikayet eden Türk yargısı ve bu yola başvuracaklar için yeni bir alternatif geliştirdi. Arabulucular, tarafların onayıyla, anlaşmazlıkları, yargıya gitmeden veya yargı süreci devam ederken çözebilecek.

Arabuluculuk yöntemi ile ilgili olarak sorularımızı cevaplayan Bolu Barosu Başkanı Ferit Atalay, arabuluculuğa hukuk fakültesi mezunlarının ve avukatlıkta 5 yıllık tecrübesi olanların başvurabildiğini belirterek, Arabuluculuk günümüzde uyuşmazlıkları dostane yollarla çözmek için denen bir yöntem,usul. Bu usul Türkiye'de yeni kanunlaşmış olmasına rağmen Avrupa'da 50 yıldır uygulanan bir yöntem. Arabuluculuk tarafların yargılamaya, adliyeye başvurmaksızın görüşerek kendi sorunlarını çözmeleri sonucu ihdas edilmiş bir kurum. Yani bu bir zorlama ile değil tamamen tarafların iradesi ile problemi çözmek için anlaşmalarıdır. Dolayısı ile onları anlaştıracak bir kişi söz konusudur. Bu kişide en az bir hukuk eğitimi almış, 5 yıllık deneyimi olan kişilerdir. Bu yıl bakanlık tarafından kurslar açıldı. Hukuk fakültesi mezunları ve avukatlar arasından 5 yıllık deneyimi olanlar belli eğitimleri aldılar. Sınavlara girdiler bu sınavlardan başarılı olanlarda arabulucu olarak atandı. Bolu Adliyesinde 12 tane bu sınavları kazanan arabulucu meslektaşlarımız var” dedi.

Arabulucuya ne zaman gidilir?

Taraflar arasında anlaşmazlık çıktıktan sonra ancak mahkemeden önce gidilir. İstenirse mahkeme aşamasında da arabulucuya gidilebilir. Burada arabulucuya gidecek davalar bellidir. Tarafların kendi serbest iradeleri ile üzerinde tasarruf edebilecekleri konularda arabulucuya gidebilirler. Alacak davaları, borç ilişkileri, gayrimenkul davaları arabuluculuk tarafından çözülebilir. Arabulucuya hukuksal yanı ağır basan davalarda gidebilirsiniz. Kamuya ait davalarda arabulucuya gidemezsiniz. İşin kamusal yanı varsa bir ceza davasında belki şikayete bağlı suçlarda uzlaşabilirsiniz ama eğer kamu düzenini ilgilendiriyor ise bu davalarda arabuluculuğa gitmek mümkün değildir. Nüfus kaydının düzeltilmesinde arabuluculuğa gidemezsiniz. Neden çünkü devleti, nüfus müdürlüğünü ilgilendiriyor.

Tarafların kendi iradeleri ile çözebilecekleri bir konu var ise, kamu buna karışmayacaksa, bu taktirde arabuluculuğa gidebilirsiniz.

Türkiye'de arabuluculuk sistemi işler mi?

Atalay, Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Almanya'da ki uyuşmazlıkların yüzde 85'i arabuluculuk ile çözülüyor. Yurt dışına çıktığımız zaman yüksek mahkeme başkanlarına soruyoruz. Ne kadar dosyanız var diye? bizim Yargıtay'da olan dosyanın 20/1 dosya var. Yargıtay'da çok az ihtilaf var. Arabuluculukla çözüyorlar anlaşmazlıkları. Türkiye'de bu sistemin işleyebilmesi için her şeyden önce uzlaşma kültürünün yaygın olması lazım. En basit anlamı ile hoşgörünün artmış olması lazım. Şuan Türkiye için çok erken diyorum. Türkiye'nin politik coğrafyasına baktığınız da siyaset coğrafyasına baktığınızda sokaktaki vatandaşların birbirleri ile ilişkilerine baktığınızda şuan arabuluculuğun gerektirdiği hoşgörünün bizde olmadığı kanısındayım. Tabi bu hoşgörü bizde yoktur diye bunu bir kenara atmamalıyız. Zamanla süreçle oluşacak insanlar arabulucuya da alışacak” ifadelerini kullandı.

“HOŞGÖRÜ ORTAMI NE KADAR ARTARSA ARABULUCULUKLA ÇÖZÜLEN DOSYALAR O KADAR ARTAR”

Müvekkillere arabulucuya gidelim denildiğinde müvekkillerin paniğe kapıldığını ifade eden Atalay, Müvekkiller benim avukatım karşı tarafla anlaşarak benim hakkımı ortadan kaldıracak mı düşüncesi içinde oluyorlar. Burada tarafları anlaştıracak olan sadece arabulucudur. Arabulucu anlaşma çözümünü üretmez. Yada şunu şöyle yapın sen şu kadar öde demez. Sadece aradaki psikolojik yöntemlerle, ikna kabiliyeti ile mahkemeye gitmeden evvel sorunu çözmeye kalkar. Türkiye'de hoşgörü ortamı ne kadar artarsa arabuluculukla çözülen dosyalar o kadar artar. Arabuluculuk için şuan erken ama bir yerden başlaması lazım. Başlaması da bizim için iyi oldu diye düşünüyorum” dedi.

“TÜRKİYE'DE ADALET VE YARGILAMA PAHALI BİR SİSTEM”

Arabulucuya başvurmakla kişilerin dava açma hakkından vazgeçmiş sayılmadıklarını sözlerine ekleyen Atalay, Uzlaşamadıkları zaman çok kolay bir şekilde mahkemeye gidebilirler. Gerçekten Türkiye'de adliyeye intikal etmemesi gereken binlerce iş var. Arabuluculuk müessesi sağlıklı olarak yürümeye başlarsa adliyedeki işlerde ciddi miktarda azalacaktır. Bunun ötesinde adliyeye gittiğiniz zaman keşif masrafı ödüyorsunuz, harç ödüyorsunuz, bilirkişi ücreti, pul parası, tebligat ücreti gibi bir çok şeye ödeme yapıyorsunuz. Türkiye'de adalet ve yargılama gerçekten pahalı bir sistem. Arabuluculuk böyle pahalı bir sistem değil. Sadece arabulucuya ödeyeceğiniz bir ücret var. Bunun ötesinde pratik bir faydası daha var, arabuluculukta süreç çok kısa. Türkiye'de bir uyuşmazlığın çözümü ortalama 2,5-3 yıl sürüyor. Usul ekonomisi dediğimiz yargılamada süre açısından da son derece pratik. 3-4 ayda sonuçlanıyor. Üstelik arabulucuların imzaladıkları arabuluculuk sözleşmesi veya ortaklık sözleşmesinin mahkeme tarafından onanması halinde mahkeme kararı gibi hüküm ifade ediyor. Arabuluculuk iyi uygulandığı takdirde adliyelerin yükünü azaltabileceği gibi yargılama giderlerinin çok daha az olması nedeni ile de usul ekonomisi nedeni ile de son derece faydalı bir durum” ifadelerine yer verdi.