TWEET'İ SENİN TWİT'İ BENİM

Tweet'i Senin Twit'i Benim”.!

Gene ne demeye,

Ne söylemeye çalışıyorsun; dediğinizi işitir gibiyim.

Meraklarınıza bir soluk alma fırsatı verip;

Satırlarımıza,

“Tüfek İcat Oldu Mertlik Bozuldu”

Deyimini ekledikten sonra,

Deyimlerle başladığımız girizgâhımıza, cümle ve tespitlerimizle devam edelim.

Okula,

İlkokula gittiğimiz yıllarda, duyar, işitirdik.

Şöyle bir deyim vardı ki;

Bizleri ta başından disipline eder,

Çocuk dünyamızla büyüdüğümüzü fark eder,

Okuma heveslerimiz artar,

Korkunun değil, yeni ufukların bizi beklediği hissine kapılır,

Muallimlere de bir görev düştüğünün bilinci ile huzur bulurduk.

“ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” yüzlerce, binlerce defa kulağımı çınlatmaya başladığı o özel günlerde;

Acaba babamız bizleri okula teslim ederken muallim beye,

“ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” der mi.? Dedi mi.?. Diye meraklar içinde kalırdık.

55 yıl önce okula teslim edilirken, böyle bir pazarlığa ne şahit oldum ne de işittim.

Ve Fakat..

Dillere pelesenk olmuş bir rivayetti..! Nitekim.

Çok eski yıllara dayalı, içinde maarif olan ve muaşeret kokan bu deyimin yerinde artık yeller esiyor.

Ama bu deyimin yürürlükte olduğu,

Henüz devalüe edilmediği yıllarda herkes bu alışverişten memnundu, mutluydu.

O yıllarda, ne çocukların etleri muallimlerin oldu,

Ne de, çocukların kemikleri ana babanın ellerinde kaldı.

Et ve kemik şimdilerde başka bir şeyler ifade ediyor.

Konu artık teşbih olarak dahi kullanılamayacak kadar eski ve maalesef uzak.

Her şey maddi ve hiçbir derinliği yok yaşamımızın.

Kuzu etleri kasapların dükkânlarında sallanıyor.

Beyaz etli tavukların örtü tüyleri yolunmuş,

Boyunları kesildikten sonra, parçalara ayrılıp satılıyor.

Kemiklerini köpeklere atıyorlar,

Ciğerlerini kapıda kediler bekliyor.

Her şey sanal.

Her bir şey maddesel.

Elle tutulan gözle görülenlere değer verilirken, nefis noktasında zaaflarımıza yenik düşüyoruz.

Izgara et için ağızlarımız sulanırken,

“eti senin” deyiminden dersler çıkaramayacak kadar beyinlerimiz kuruyor.

Kemikleri köpeklere attığımız anlarda yaşadığımız gurur,

“kemiği benim” deyimini duyduğumuzda beyin gurultusuna dönüşüyor.

Geçmiş zamanlarda çocuğunu emanet eden ana-baba, öğretmene duyulan güvenin simgesi olarak,

Muallimlere ve ustalara çocuklarını teslim ederken bedenin iskeletini meydana getiren kemik mesabesindeki temel adabı muaşereti ben öğrettim (kemiği benim)

Sadece işin ehli bir sanatkarın yapabileceği dış görünüşünü ve ince işlerini de sen yap (eti de senin) manasında bu sözü söylerlermiş.

Farklı algı-duygu-fikir varsa da, işin özü-özeti kısaca budur.

Anne baba çocuğun iskeleti olan maneviyatı, adabı öğretecek, bunun ile ilgili yolları bilecek.

Muallim de, iskeleti oturmuş, alt yapısı şekillenmiş bu çocuğa güzel bir şekil verecek.

“ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” meselesine dönecek olursak.

Bolu Valisi Sayın Ahmet Zahteroğulları'nın,

“Ya çocuklar aslında ben hep tatil etmek istiyorum da bu İbrahim Çavuşoğlu yok mu Milli Eğt Md. O istemiyor. Yapmayın Valim diyor.. :))

Tweet'ini görünce bir garip oldum.

Akabinde; Milli Eğitim Müdürü İbrahim Çavuşoğlu;

“sayın Valim biz Bolulular öğrencisiyle öğretmeni ile velisiyle sizi çok sevdik, kaybedecek zamanımız yok. İzninizle devam”

Tweet'i ile anladım ki..

“TWEET'İ SENİN TWİT'İ BENİM” köşe yazımın başlığı olacak.

Bu tweet diyaloğunu sorgulayacak, üzerinden manalar çıkaracak değilim.

Bu muhabbetin alt yapısını bilmeden,

Bu yazılanlara 5N1K uygulamadan-sorulara cevap almadan yazmak olmaz.

Bu başka bir yazının konusu olacak kadar uzun, tartışılacak kadar derin bir mevzudur.

Ve Fakat..

İyi bir niyetin tezahürü olduğundan hareketle, sıra dışı, alışkın olmadığımız bir uygulama olduğunun da altını çizmek isterim.

Burada bir şekil vermek, çocuklara kişilik kazandırmak, değer vermek, güzelleştirmek, iyileştirmek adına bir paylaşım söz konusu olsa da..

Önemli olan karşı tarafın ne anladığının bilinmesi/tahmin edilmesi lazım.

Sayın Vali; bilerek veya isteyerek eti senin” cümlesini hatırlamış olmalı ki;

Sadece yazan çizen, emir veren, değil, biraz da şekil veren olayım gayreti ile sanal dünyada tweet marifetiyle hamleler yapmayı seviyor.

Ancak alt yapısı oturmuş, iskeletini tamamlamış olanlardan karşılık bulacağını da unutmuş görünüyor.

Zira; gürbüz bir çocuktan gelen..

“sen yap valisin seni kim tutar sen iste tatil yap seni cumhurbaskani yapak niye ona bakiyon vali amca arkandayiz yap tatil” twit'ine cevap bile veremez.

Yani demem o ki;

Eti de sizin olsun, kemiği de.! (Ana-babaya diyorum)

Onlar sizin kuzunuz.

Atılan tweet'lerden de Twit'lerden de rahatsız değilim.

Ancak bu tweet ve twit muhabbeti, vücut dili ile kullanılamadığı ve tamamen sanal olması ve sınırlı kelimesi ile sıkıntılar doğurabilir.

En uç örnekle,

Van'daki, Afyon'daki öğrenciler, Sayın Valimizi memleketlerinde görmek için atamalar dönemini,

Bolu şehrimizin öğrencileri de her yaz geldiğinde, kış ayını dört gözle bekliyor olurlar.

Her neyse mevzuyu dağıtmadan sadede geleyim.

Sanal dünyanın insanları ele geçirdiği,

Dünyalık olduğumuz şu günlerde..!

“Eti senin kemiği benim” için halâ,

Bunlar eski püskü deyimler işimiz olmaz diyorsanız..!

Hiç olmaz ise;

Daha asri bir deyim önerebilirim.

“Tweet'i senin Twit'i benim”

İyi niyetimi suistimal etmeden kullanabilirsiniz.!!