Türk, Ulu Tanrı'nın Soylu Gözdesi…

100 kocaman yıl geçmiş o Çanakkale zaferinden bu yana

Ama o yüzyılında öncesi var.

3 kıtada ata koşturan, canını, kanını ve malını Din-i Mübin-i İslam uğruna feda eden,

Kelime-i Tevhid bayrağının adaletini, medeniyetini ta Viyana önlerine kadar taşıyan atam Osmanlı var.

Sırp Sındığı var, Niğbolu var,

Çağ kapatıp çağ açan İstanbul'un Fethi var,

Var da var…

Onun öncesinde de Malazgirt var.

‘Türk 'lük bedenimiz, İslamiyet ruhumuz!' diyerek,

Türklük gurur ve şuurunu İslam Ahlak ve Fazileti ile birleştirmiş İlahi Ordunun; 200 binlik Bizans ordusuna karşı, 50 bin kişi ile kazanmış oldukları ve Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun;

“Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi

Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi.

Budur Peygamberin övdüğü Türkler,

Ya Allah… Bismillah… Allahüekber… ” Dizelerinde ifadesini bulan Malazgirt Zaferi var.

Ve

Bu secdeden beri Hristiyan batının, Türk'e olan öfkesi var.

Müslümanların elindeki Ortadoğu topraklarını (Kutsal Topraklar) ellerine geçirmek amacıyla yaptıkları haçlı seferlerine karşı kalkan olan,

Kuzey Afrika'nın, Orta Doğunun Hristiyan ülkesi olmasının

Ve

İslamiyet'in Hicazda azınlık olarak kalmasının önüne geçen,

İslamiyet'in dalga dalga yayılmasına vesile olan Atam Selçuklu, Atam Osmanlı var.

İşte bu nedenlerden dolayı da,

Haçlı zihniyetinin de Türk ve İslam'a karşı hiç tükenmeyecek olan hırsı var kini var.

Ve Onun için Avrupa'dan kopardıkları Türk ve İslam'ı, Anadolu'dan da çıkartmak ve geldikleri yer olan Orta Asya'ya kovalamak için 3 Kasım 1914 de Anadolu'dalar.

Ama 18 Mart 1915'de,

Düşmanın dahi kahramanlığını, insanlığını övdüğü Mehmetçiğin yazdığı bir destan, altı asır üç kıtaya hükmeden Atam Osmanlıdan son armağan olan Çanakkale Zaferi var.

O zafer ki;

"Haçlıların "hasta adam" dedikleri Atam Osmanlıyı son darbeyi vurmak isterken kazdıkları kuyuya düştükleri yerdi.

O zafer ki;

Cenab-ı Hakkın (c.c.) inayetiyle, Hz. Peygamberin (a.s.m.) ruhaniyetiyle hazır bulunduğu, Allah ve Peygamber aşkıyla gözünü kırpmadan, korkusuzca düşmana karşı koyan Mehmetçiğin tarih yazdığı altın sayfa idi.

Ve o Zafer ki;

Savaş meydanında kazanılan bir zaferin, masa başında kaybedilmesinin ardından gelen

İstiklal harbimizin habercisi...

Atam Osmanlı'nın küllerinden doğan,

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu muştulayan,

‘Geldikleri gibi giderler!' diyen Mustafa Kemal Atatürk idi.

Gözünü kırpmadan ölüme koşan 245 bin şehidin; bunların içinde olan ve daha çocukluğunu yaşamamış onbeşliklerin,

Geride kalan anaların babaların, gelinlerin, yetimlerin ve öksüzlerin bizlere haklarını helal etmeleri için

Bugün Çanakkale;

Peygamber Efendimizin ‘İlim Çin'de bile olsa arayıp bulunuz.' Hadisine vakıf olmaktır.

"İlim, müminin yitik malıdır, nerede bulursa alır.' Hadisi ile

Atatürk'ün, ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir! Sözleri arasındaki bağlantıyı kavramaktır.

Bugün Çanakkale;

Diline, milliyetine, kültürüne, tarihine sahip çıkmaktır.

İlim de, teknik te, fen de, spor da, sanat ta en önde yarışmaktır.

Bilim adamı, şair, yazar, ressam, sanatçı çıkartmaktır.

Cehaletten, ataletten, ihtilâftan, fakirlikten kurtulmaktır.

Bugün Çanakkale;

“Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.” Diyen Necmettin Halil Onan'ın

“Bastığın yerleri ‘toprak' diyerek geçme tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.” diyen Mehmet Akif'in,

Dizelerinde ifadesini bulan son vatan toprağı olan Türkiye Cumhuriyetinin farkında olmak, Dün haçlının yapmak istediğini bugün kendi ellerimizle yapmamak, yaptırtmamaktır.

Açılım denilen proje ile parçalatmamaktır.

Ve bugün Çanakkale;

Üç kıtaya hükmeden Atam Osmanlı'nın, neden çöktüğünü hatırlamak ve dersler çıkartarak, yarınlara hazırlamak,

Emekliyi, memuru, köylüyü, asgari ücretliyi, dar gelirliyi, gelecek kaygısı taşımadan yaşatmaktır.

Devlet Şeyh Edebali'nin;' İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Sözünü gerçek anlamda uygulamaktır.

Yoksa 18 Mart'lar da atılan nutuklar, laf-ı güzaftır