Thabazimbi'den Olukayode

Geçen hafta örnek almaya çalıştığımız dini bütün

Avrupa aleminin yediği haltlara başlamıştık…

Derken Fransa'dan katliam haberi geldi.

Yıllarca savunmasız toprakları sömüren ve katleden mağdur!

Fransa, bakınız Afrika kıtasında yaklaşık 150 yıl öncesi neler yapmış.

“Oysa Avrupalıların bize yapacağı zulüm 10 – 15 yıl sürer sanmıştık.

İnsan olan bunu yapmazdı.

En fazla paramızı, toprağımızı, avlarımızı, mahsulümüzü gasp edebilirlerdi diye düşündük…

15 ila 22 yaşındaki bütün gençleri silah zoru ile topladılar, ayaklarımızı ve boyunlarımızı zincirlemişlerdi, bizi yeni keşfettikleri topraklara götürmek üzere kadırgalara bindirdiler.

Annemi sarkık memeli (ihtiyar), eşimi ise tarlada çalışırken bana engel olur diye almadılar.

Geri dönebilecek miyiz diye sordum, ölmezseniz dönersiniz dediler, ölünceye kadar çalıştıracaklarını anlayamamıştım.

İçerisi leş gibi kokuyordu, ceset kokusu, kusmuk kokusu, b*k kokusu, kan kokusu…

Ölen iki kişinin farkına ancak 4 gün sonra vardılar ve hemen denize attılar.

Kadırga 36 fire ile karaya vardığında kaptan Bu kez alacağım para çok eksilmeyecek” diye sevindi.

Düşmanımız olmadığı için silahlarımız, silahlarımız olmadığı için gücümüz yoktu. Kabilesi ile mutlu yaşayan insanlardık, tek farkımız tenlerimizin koyu olmasıydı.

Beyaz adam bize hayal bile edilmeyecek zulümler yaptı.

Onu durdurabilecek tek gücün Abdülhamit isminde bir Türk olduğunu söylüyorlardı. Sesimizin Türkler tarafından duyulması için Tanrıya dualar ettik. Bir gece kalabalık bir gurubun geldiğini duyduk, bunlar Abdülhamit'in askerleriydi.

Bize silah ve erzak verdiler. Beyaz adam içinde zulmetmeyecek tek gücün Türkler olduğuna inanmıştık, bizi kurtarmaya geleceklerini beklerken, sultanları Abdülhamit'in derdest edildiğini duyduk.

Ve bu gün topraklarımızın altındaki bütün hazineler, bir insanın taşıyamayacağı kadar kibirli ve şeytanlaşmış olan onların oldu.

Ben, Thabazimbi'den Olukayode, henüz yürüyememiş yavrusunu bir daha göremeyen babayım, karaya ayak bastıktan 3 ay sonra öldüm.

Sakın unutma Türkün evladı, ben senin Sultanın Abdulhamit'i unutmuyorum, sen de Beyaz Adamın bize neler yaptığını unutma.

Onlar kadırgalarıyla büyük suların kıyısında dolaşmaya devam ediyor.”

Bu vesile ile Ülkemize mal olmuş büyük devlet adamlarının sonlarının neden güzel bitmediğini de anlamışsınızdır umarım.