TANJU ÖZCAN'IN SİYASET GÖZLÜĞÜ

PETROF & WERTHEİM

AİBÜ 2014-2015 Akademik Yılı Mezuniyet ve Ödül Töreni, üniversitemizin mavi salonunda gerçekleştiğinde orada idik.

Mavi koltuklar rahat, ortam gözleri rahatsız etmeyecek kadar aydınlatılmış, misafirler sessiz, basın mensupları yerlerine konuşlanmış hallerinde iken,

Sahnedeki kuyruklu Petrof marka piano gözüme ilişince, öğretmen okulu yıllarıma şöyle bir gidip geldim.

Döndüğümde;

Yani, anılarımdan sıyrılıp, piano'da çalan parçaların sadece melodisi ile baş başa kaldığımda, hangi parçaların çalındığını bilemedim.

Keşke dedim;

Çalınan parçaların notalarını, parçaların ismini, beste sahibini, sanatçının gördüğü şekli ile biz de perdede görebilseydik.

Hemen yanımda duran, Zekai Öztürk başkanıma fısıldadım, piano'dan gelen sesleri rahatsız etmeden fısıltı ile.!

“Eğer” dedim.!

“Türk Marşı çalınmaz ise hatırım kalacak”

Hani;

Mehter Marşı'ndaki ritimden esinlenen Mozart'ın, 1783 yılında 11 numaralı la majör piyano sonatının 3'üncü bölümünde "Rondo alla Turca" (Türk Marşı) var ya.! O işte..

Hani;

Tüm özel davetlerin yanı sıra bu tür törenlerde ve ülke tanıtımında kullanılan Wolfgang Amadeus Mozart'ın bestesi.

Aklım,

Öğretmen okulu yıllarımızdaki müzik öğretmenimiz Cemil Genç ve pianosunda.!

Hatırım,

Türk Marş'ında kalmışken.!!

Piano resitaline keman eşlik etmeye başladığı an itibariyle..!

Aklıma galip,

Hatırıma mağlup oldum.!

Çek uyruklu Petrof marka kuyruklu piano'da çalınan parçalar çet edilmiş mi.? Edilmemiş mi.?Bilemiyorum.

Ve Fakat…

Bana ve orada bulunanlara galiba yabancı geldi.

Ki;

Keman eşlik etmeye başladığında, salon bu ikiliye ve enstrümanların birlikteliğine kayıtsız kalmayarak her parça aralığında alkış ile karşılık verdi.

Piyano ile icra edilen parçaların daha özenle seçilmesini beklerdim.

Daha canlı ve mezuniyet töreni başlangıcındaki psikolojiye uygun eserler seçilebilmiş olsa idi.

Aklıma öğretmen okulu yıllarımızda, Wertheim marka piano eşliğinde yaptığımız müzik derslerimiz aklıma düşmezdi.!

Nitekim.!

Böyle bir çağrışım belki de ihtiyaç duymaz, çalan melodilere aldırmaz,

Nota basışlara, es'lere, bemol ve diyezlere takılmaz.!

Mozart'ın Rondo alla Turca” Türk Marşı çalınmadı diye hatırım kalmazdı.

TANJU ÖZCAN'IN SİYASET GÖZLÜĞÜ

Abant İzzet Baysal Üniversitesini birincisinin Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Spor Yöneticiliği bölümü Sayın Özgür Varlık olduğunu öğrendiğimde,

Ardından,

Öğrenci arkadaşlarını temsilen, konuşmaya başladığında telefonumun kayıt düğmesine usulca dokundum.

Konuşması bittiğinde dikkat ettim; beyaz pamuklu/keten pantolonu üzerine giydiği mavi zarif kravat, mezuniyet kıyafeti ve başındaki kepi ile sportmen bir duruşu vardı.

Konuşma sırasında heyecanlı olduğu, nefes alacağı virgülleri unuttuğundan tedirgindi.

Bunun yanında ses tonu radyofonik, genel görüntüsü sportifti.

En önemlisi akademikti.

Üstelik döneminin üniversite birincisiydi.

Mezuniyet törenine misafir olarak katılan, Sayın Tanju Özcan, konuşma girizgahının varlık cümlelerine soyadı Varlık olan Özgür'den övgü ile bahsetmesi,

Bu sitayiş cümlelerini, ses tonuna, diksiyonuna ve konuşmasında verdiği mesajlar ile fiziğine bağlaması,

Bir mezuniyet töreni ve AİBÜ birincisi için normal olarak karşılıyor olsam da..

Adı, Özgür,

Soyadı, Varlık olan bu akademik birinciye, hangi gözle baktı bilemem de; daha yolun başındaki bu gence, siyaseti işaret etmesini doğrusu yadırgadım.

Üstelik gence hitaben, bu siyaseti Bolu'da da yapma diyerek olası bir rekabeti de baştan kabul etmiyor olmasının altında yatan, asıl gizli şifreyi de kafama takmadım velhasıl.

Demem o ki;

AİBÜ akademik yılı mezuniyet töreninde, üniversite birincisi Özgür Varlık için, siyasetin varlık sebebi, o koskoca dört yılın özeti gibi sunulması tuhaf geldi.

Hemen oracıkta bu mantık kurgusunda orada bulunanlar(ben dahil), kendilerine ait has çağrışımlar şelalesinde yakıştırmalar yapmıştır.

Herhangi bir akademik bölümden mezun (erkek-kız fark etmiyor) akademik genç için, kılık/kıyafet, göz rengi, boy/bos kriterlerinden dolayı siyaset önermesinin yanına;

Bir başka konuşmacı da çıkıp.!

Diksiyonu da ekleyerek,

Direksiyonu, günün anlam ve öneminden ayrı bir yere çevirip,

Artist/aktrist ol,

Ya da manken ol..! derse (der mi der.?)

O zaman..

Ne cevap verir/veririz..!