SON KALE TÜRKİYE, SON LİDER ERDOĞAN!

Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra, İslamiyetin yayılması ve diğer batıl inançlara karşı güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sultan Yavuz döneminde halifelik Osmanlı'ya geçmiştir. Türk Devletlerinin güçlü olduğu her dönemde, İslamiyet en parlak dönemlerini yaşamış ve Müslüman halklar huzur içinde hayatlarını idame ettirmişlerdir. Türk devletleri tarih boyunca her zaman İslamiyet için stratejik rol üstlenmişlerdir. Lakin Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra Batı'ya karşı güçsüz kalan bir Türkiye ve bunun ekseninde zulüm altında ezilen Müslüman halklar karşımıza çıkmaya başladı.

Osmanlı'dan sonra Türkiye kendi kabuğuna çekilmiş bir devlet halini aldı. Bölgesel sorunlara kayıtsız kalan hatta söz hakkı bulamayan Türkiye'nin sonucu olarak Batı'ya karşı ya ekonomik ya da siyasi anlamda bağımsızlığını kaybetmiş Müslüman devletler ortaya çıktı. Bağımsızlığını yitirmiş Müslüman devletler batının yegane sömürge kaynağı idiler. Ve her geçen gün bu devletlerin sayısı artarak devam etti.

Türkiye ne zaman küllerinden yeniden doğmaya çalışsa, ümmete umut olmaya gayret etse ; Batı kendisi için tehlikenin farkına varıyor ve Türkiye'nin güçlenmesine izin vermiyordu. Dışardan desteklediği işbirlikçileriyle beraber kolayca Türkiye'nin hızını kesebiliyordu. Çünkü biliyorlardı ki, güçlenen Türkiye demek zulüm ettikleri, topraklarını sömürdükleri Müslüman halklara umut demekti.

Sağ-Sol çatışmaları, darbeler ve terör örgütleri Türkiye'nin hızını kesmeye çalıştıkları kirli oyunların önemli olanlarıydı. Bu kirli oyunlara tepki, zulme uğrayan Müslümanların umut çığlıklarına 14 Ağustos 2001'de bir ses kulak vermişti. Türkiye artık kabuğundan çıkma vakti geldiğini anlamıştı ve en büyük adım atılmıştı. 2002 yılından sonra şu an ki Cumhurbaşkanımız o zaman ki Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN önderliğinde sessiz bir devrim harekete geçirilmiş ve sessiz yığınların sesi hareketin simgesi olmuştur. SESSİZ YIĞINLAR” kimlerdi acaba ? Bu büyük bir hayalin ve adımın şifresiydi elbette.

Türkiye güçlendikçe ve büyüdükçe asıl kimliği olan mazlum Müslüman halkların hür sesi olmaya başlamıştı bile. Ancak batılı güçler ve onun ülke içinde ki işbirlikçileri bu adıma kayıtsız kalmadı, kalması da beklenemezdi çünkü bu milletin yeniden yükselişi ümmeti heyecanlandırmaya yetmişti. 2002 sonrası her seçim öncesi ve seçim sonrası kirli ittifaklar kuruluyor haince kirli oyunlar sergilenmeye devam ediyordu. Erdoğan'ın halkla bütünleşen yapısı ve Hakk'a olan inancı bu kirli oyunları bir bir bozmasını kolaylaştırıyordu. Barış tohumlarının ekildiği ve barış şarkılarının söylendiği bir dönemde, Paralel Terör Örgütü 17 Aralık darbe girişimine başvurdu ve Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanetiyle ülkemizi baş başa bıraktı. Türkiye barış üzerine söz hakkı buldukça haince ihanetlerin şiddeti artarak devam ediyordu. Onlarda biliyordu ki Ateş Çemberi” Orta Doğu'ya barışı getirebilecek ve İslam Devletlerinin huzur içinde yaşamasına vesile olabilecek tek devlet Türkiye'dir. Çünkü, Dünya barışının miracı Türkiye'dir!. O zaman Dünya barışı için ilk adımı kendi içinde atması gerekiyordu, adımı atmış ve başarılıda olmuştu. Sonunda büyük bir paralel ihanetle karşı karşıya kalmıştı olay bu denli planlıydı. Paralel yapı bu barış ortamını bozmak için PKK ve İsrail ile işbirliği yapmaktan çekinmeyecek kadar gözünü karartmış durumdaydı. Ancak ümmete ışık olan Türkiye bu ihaneti de bertaraf etmişti.

Yeni Türkiye künyesinin tamamlanacağı 7 Haziran öncesi de kirli ittifaklar kurulmuş ve kirli oyunlar alçakça bir hal almaya başlamış. DHKP-C teröristleri tarafından şehit edilen savcımız üzerinden bu kirli oyunlar için düğmeye basıldığı anlaşılıyor. 17 Aralık'tan sonra tamamen bir demokrasi canavarına dönüşen Paralel Yapı bu seçim öncesi de terörist grup DHKP-C ile işbirliği yapmaktan çekinmiyor. Şunu da unutmayalım ki bu terör örgütünün elemanlarına terörist diyemeyenler de Tarih'te hain diye anılacaktır elbette. Buna inancım tamdır!

Bu kirli oyunlar için düğmeye basanların, onlara yardım eden hainlerin unuttukları bir şey var; Türkiye ve Erdoğan üzerinde tüm mazlum Müslümanların duası var. O dualar sayesinde kirli ittifakları bozan ERDOĞAN sadece Türkiye'nin dirilişini değil, İslamiyetin de o eski şanlı günlerine dönüşünü de simgeliyor. Savcımızı şehit eden zihniyet ve ona açık bir şekilde destek veren batılı devletler biliyorlar ki ümmet için “Son Kale Türkiye, Son Lider Erdoğan'dır!”. Gün, safları sıklaştırma günüdür. Ülkemizin ne düşmanları biter ne de Hak uğruna verdiğimiz şehitleri...