SN. KURTULMUŞ'MU KOTARACAK?
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sn. Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ, geçen hafta yoğunn bir çalışma temposu içinde olduğunu tüm kamuoyo izledi. Açılımın, akilller kanalı ile halka anlatılamadığını Sn. Başbakan farketmiş olacak ki, sahaya kendisi gibi iyi bir hatip olan, ikna kabiliyeti yüksek Genel Başkan Yardımcısını sürdü. İyide oldu. Çünkü Sn. Kurtulmuş, bir ilden diğerine, bir televizyon kanalından ötekisine adeta mekik dokudu. Gündemi, tabiki açılımın halka anlatılmasıydı. Gittiği illerde ve katıldığı televizyon kanallarında oturumların adı amacı ne olursa olsun, söz döndü dolaştı hükümetin açılım politikasına kilitlendi.
TV8' yayınına katılan Kurtulmuş, Türkiyenin 30 yılda çok şeyler kaybettiğinin altını çizerek;
"Buna terörün maliyeti de diyebilir. Bir tek insanın canının maliyeti bütün dünyanın servetleri ile ölçülemez. İnsan kaybımızı bir kenara koyuyorum. İktisadi kayıplarımız ilk planda 300 küsur milyar dolar olarak görülüyor. Ama alternatif maliyetler de var. Mesela terör sürdüğü için Türkiye'deki güven ve istikrar ciddi şekilde azaltıldı ve Türkiye'nin kredi notu düştü. Bölgedeki yatırımlar yüksek faizlerle yapıldı. Tarım ve hayvancılık alanında gerileme oldu. Maalesef turizm potansiyeli etkili kullanılamadı. Yatırımların büyük kısmı yarım kaldı. Sınır ticareti yapılamadı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan büyükşehirlere göç oldu. Batı'ya göç eden insanlarımız sosyal çöküntü oluşturdular. Bunları alt alta koyduğunuz zaman 1 trilyon dolara yakın Türkiye'nin büyük bir kaybından bahsediyoruz. Türkiye savaşla ve terörle bunları kaybetti. Şimdi çözüm süreci ile terörün maliyetinden çözümün temettüsüne geliyoruz."diye olayı ekonomik yönden ele aldı. Bir başka programda da; terörün arkasında yer alan güçlerin sürekli şartlara göre değişim gösterdiğine işaret ederek, terör destekçisi ülkelerin adının sürekli değişkenlik gösterdiğinide açık yüreklilikle dile getirdi.
Anadolu Ajansının 27.04.2013 günü saat 19.00 da servis ettiği haberde ise, Adana'da bir konferansta konuşan Sn Kurtulmuş'un ;
"Türkiye'de 1982 Anayasası'nın getirdiği sistem, bazı vatandaşlarımızı birinci sınıf, vatandaşların çoğunluğunu ise ikinci sınıf vatandaşlar olarak tasnif etmiştir. Bu anlayışla anayasal sistem oluşturulmuştur. Bunun çok doğal sonucu olarak bazı etnik kökenden insanların, bazı mezhebi kökenden insanların, İslami yaşam tarzını benimseyen insanların, devletin işleyişiyle uygulamalarıyla problemleri olmuştur." diyerek 1982 Anayasası ile ilgili görüşlerini bir başka perspektiften yorumladığını görüyoruz.
Çözüm sürecinde iç savaştan çıkmış iki halkın barışından söz edilmediğini, Türklerle Kürtlerin Anadolu coğrafyasında bin yıldır zoraki değilde gönüllü olarak birlikte yaşadıklarını belirterek, çözüm sürecini de Kerim Devlet” anlayışının tezahürü (ortaya çıkması)olarak ifade eden Sn.Kurtulmuş “Ker