Sağlık ve Sosyal Emekçiler Sendikası (SES) Bolu Şubesi tarafından, İstanbul'daki bir özel hastanede, Bolu'dan hasta götüren 112 ekibinin sürücüsüne yapılan saldırı kınandı.

Konu ile ilgili açıklama yapan ve saldırıyı nefretle kınadıklarını ifade eden SES Bolu Şube Başkanı Özkan Üstün yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; 11.08.2014 pazartesi gecesi İstanbul'a hasta şevki gerçekleştiren 112 ekibinin sürücüsüne özel hastanenin içindeki 7-8 kişilik grup hastamızı götüreceksin demiş sürücü arkadaşımız biz Bolu ekibiyiz dediğinde parasıyla değil mi götüreceksin diyerek 7-8 kişi saldırmış ve darp etmiştir. SES olarak yapılan bu saldırıyı nefretle kınıyoruz. Sorumluların en kısa sürede bulunup cezalandırılmasını talep ediyor ve takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. Daha 1 ay önce bolu da bir doktor arkadaşımız yine hasta yakınları tarafından darp edilmiştir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet maalesef artarak devam etmektedir. Hasta yakınları bu cesareti yasal boşluklardan ve yeteri kadar yaptırım uygulanmamasından bulmaktadır. Bu saldırıların engellemesi için ivedilikle yasal düzenleme yapılmalı ve caydırıcı cezalar verilmelidir. Yıllardır herkese eşit, ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti için mücadelemizi sürdürüyoruz. Şu anki sağlık sistemine baktığımızda ise sağlık büyük bir rant haline dönüşmüş siyasi kaygılar ve oy kazanma uğruna sağlık çalışanları hasta ve hasta yakınlarının önüne atılmaktadır. 112'ler siyasilerin arka bahçesi durumuna gelmiş durumdadır. Bir hasta için ambulans gerekli olup olmadığına siyasetçilerin karar verebildiği bir sistemde sağlık çalışanlarının şiddete uğraması kaçınılmaz hale gelmektedir. Hastalara müşteri gözüyle bakılmakta ve müşteri haklıdır mantığıyla sağlık çalışanları üzerinde baskı kurulmaktadır. 112 de yapılmaması gereken işler sırf siyasi baskılar yüzünden yapılmaktadır. Bir ambulansın görevlendirilmesi hastanın ve hasta yakının konumuna statüsüne göre değişebilmektedir. Sağlık çalışanları şiddeti sadece hasta yakınlarından görmüyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın sağlığı ticari bir hizmet haline getirmesi ve üzerinden kar” elde edilmesinin yarattığı baskı ve mobbing bir yana; çalışanlar yöneticilerden doğrudan şiddet de görüyor. Kaymakamın yerde tekmelediği kadın aile hekimi akıllardadır. Atanmışlar, seçilmişler ve daha nicesinin şiddetini de unutmadık. Sağlık Çalışanlarına yönelik şiddetin nedenleri çok yönlü olmakla birlikte; çalışanları, hasta ve hasta yakınlarıyla karşı karşıya getiren akıl dışı bir sağlık sistemi var. Ödeme güvencesini tamamen yitirmiş, çalışanları birbiriyle rekabete sürükleyen, sağlıkta kaliteyi düşüren performans uygulaması var! Gittikçe ağırlaşan iş yükü ve angarya, 7/24, esnek-kuralsız ve baskı altında çalıştırılma var, hemşirelerde haftada 56, asistan hekimlerde 90 saate kadar uzayan mesailer var! Birlik Hastaneleri ve 112 birimleri arasında dama taşı gibi dolaşma, işyeri güvencesinin tamamen ortadan kalkması, görev tanımı dışında sağlıkçı her işi yapabilir mantığı” ile çalıştırılma var! Özel sektörde güvencesiz, parasını alamadan, kölelik koşullarında çalışma var! Sağlık Hizmetine ulaşmanın önünde bin bir türlü engel var, her kademede ödenen katkı-katılım payı ve ilave ücretler var! Hükümet, siyasetçiler ve yöneticilerin Sağlık Çalışanlarını” itibarsızlaştıran, küçük düşüren, hedef gösteren kışkırtıcı üslubu ve açıklamaları var! Tüm bunların sonucunda bozuk bir sağlık sistemi, tedavi olamayan hastalar, çalışanlara yönelmiş öfke ve şiddet var! Buradan bir defa daha belirtiyoruz sağlıkta ticaret ölüm demek ,şiddet demektir. Hastanelerin işletme hastaların müşteri olduğu bir sağlık sistemine ve sağlıkta şiddete karşı mücadelemiz devam edecektir.”