Saflar bir adım öne…

Caminin girişine

“Hak ile irtibata geçmek için halk ile irtibatı kes!”

Bir başka caminin girişine

“Yaratan ile irtibata geçmek için yaratılanla irtibatı kesiniz!” Diyerek yazı asmışlar.

Yetmemiş…

Kırmızı kalemle üzerine kocaman bir çarpı işareti konulmuş kapı gibi telefon resmi koymuşlar.

İnsandır…

Belki okumayı yazmayı bilmez,

Ya da derdi vardır; dalgındır, görmez.

Onun için Hoca Efendi namaza başlar iken;

“Ey cemaat safları sıklaştıralım, cep telefonlarımızı kapatalım.” der.

Der de,

Bu ikazlara rağmen yine de,

Cemaat daha Sübhaneke'yi bitirmeden telefonlar öter.

Telefonlar ötmeye başladığı o anda da

Cami döner kasetçiler çarşısına.

Bir taraftan kuş sesi, bir taraftan su sesi gelir,

İnsanın

Kıra bayıra çayıra gidesi,

Öbür yandan oyun havası çalar; oynayası gelir.

Ehhh

Bir de taverna müziği çalarsa…

Eyvaaah ki eyvah! İşte o zaman gitti bizim namaz.

Camilerde yaşamış olduğumuz bu sorun önemli,

Çünkü huzur bozuyor,

Onun için Din Adamları bu önemli konu için de kafa yormuşlar

Ve

‘Tek elle telefonunuzu kapatırsanız namazınız bozulmaz, iki elinizi kullanırsanız bozulur.' diyerek açıklamalarda bulunmuşlar.

Camilerimiz de telefon sesi kesilmiyor ya, insanoğlu da bu duruma uygun bir fıkra uydurmuş.

Akşam namazı…

Hoca Nas suresini okuyor; ‘Kul eüzü birabbin nas…'

O anda cemaatten birinin telefonu çalmaya başlıyor,

Hoca devam ediyor; ‘Melikin nas, İlahin nas…'

Ama telefon susmuyor,

Hoca da Nas Süresinin sonuna doğru araya sıkıştırıyor;' Fiy sudurin nas, Muhterem ‘no' ya bas! No' ya bas!'

Biz de din adamlarının açıklamalarından yola çıkarak ve bu fıkraya da bizden bir şeyler katarak bir ikaz da bulunalım;

Muhterem!

‘Namazım bozulmasın.' diyorsan,

Sakın iki elini kullanma; tek elinle bas, tek elinle bas!

Bu konu ile ilgili çok yazılar yazılmasına, camilerde, televizyonlarda din adamları uyarılarda bulunmalarına rağmen aynı hastalığa devam ediyoruz.

Telefonumuzu

‘Kalbime zarar verir.' diyerek sol iç cebimize koymamamız gerektiğini biliyoruz,

‘Müdürümden fırça yerim.' korkusu ile yanına girerken kapatıyoruz,

‘Uykumu bölmesin.' diyerek sessize almasını hatırlıyoruz,

Ama camiye girerken ne Allah'tan korkuyor, ne de kuldan utanıyoruz.

Ne desek bilmem ki muhteremler!

Yazı yazmışlar; okumuyoruz,

Resim koymuşlar; bakmıyoruz,

Hoca “telefonları kapatalım.” Diyor; duymuyoruz.

Affınıza sığınırım ama o zaman

Biz de bu kadar uyarılara rağmen, telefonumuzu kapatmayıp, Müslüman'ın namaz huzurunu bozuyorsak

‘Saflar bir adım öne!'

Buyurun aşk ile şevk ile bir dahi!

Saflar…

19.09.2014

Muharrem Demirel