Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Bolu Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından ‘Ruh Sağlığım Hakkında Ne Biliyorum?' konulu bir panel düzenlendi.
Bolulular Günü etkinlikleri kapsamında Necip Fazıl Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, Bolu Halk Sağlığı Müdürü Ahmet Hamdi Dudak ve çok sayıda davetli katıldı.
“Toplumsal ruh sağlığımızın iyiliği, bireysel ruh sağlığımızın iyi olmasından geçiyor”
Programda panel öncesi bir konuşma yapan Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, Koşuşturma ile geçen günümüz dünyasında, tüm bireyler açısından, ruh sağlığının önemi ve korunması son derece önem arz etmektedir. Bizler ruh sağlığını, insanların kendisi ve çevresi ile uyum hali olarak tanımlayabiliriz. Biz insanlar; günlük hayatımızda, dev gibi büyük bir koronun birbiri ile uyumlu şarkı söyleyen koro üyeleri gibiyiz. Bu büyük koro, sunmuş olduğu uzun hayat konserinde ne kadar ahenkli şarkı söylüyorsa, koroya yön veren orkestrada ne kadar kulak tırmalamayan bir ses çıkartıyorsa, bizler işte o kadar sağlıklı ve mutlu insanlarız. Bin bir ruh haline büründüğümüz ve stresin hayatımıza yön veren ana unsur olduğu çalışma hayatında, kendimizi bu koroya ve bu orkestraya ne kadar ayak uydurabiliyorsak ruh sağlığımız da o kadar mükemmeldir. Kendimiz için ne istiyorsak, karşımızdaki için de aynı şeyi istememizin gerektiği bir aile terbiyesi ile, bir geçmiş bağı ile yetiştirildik. Karıncayı dahi incitmenin vebali olduğunu öğrendik atalarımızdan. Bireysel ruh sağlığımızın iyi olması belki bu sihirli cümlelere bağlı. Toplumsal ruh sağlığımızın iyiliği de ancak bireysel ruh sağlığımızın iyi olmasından geçiyor. Eğer, yaratılanı seversek yaratandan ötürü; bizim yuvamız mutlu olur, çevremiz huzurlu olur, kentimiz pırıl pırıl olur, ülkemiz muasır medeniyet seviyesine ulaşır. Bu anlattığımız şeylerden ruh sağlığının iyiliğinin veya bozukluğunun bireyden başladığını ve daha sonra toplumu sardığını görebiliriz. Bireyin ruh sağlığı bozuk ise, toplumun ruh sağlığının iyiliğinden bahsedilemez. Hep söyleriz ya, küçük şeylerden mutlu olmasını bilmemiz gerek. Daha doğrusu mutlu olmayı istememiz gerek. İnanın; hayatımızda mutlu olmamıza yetecek o kadar güzel şeyler yaşıyoruz ki, yeter ki mutlu olmayı isteyelim. Hayata mutlu olmak için bakabilelim. Kötüyü, çirkini örnek almadan iyiyi ve güzeli görebilelim. İşte; gerçek mutluluğu, iç huzurunu o zaman yakalayabiliriz. Bazen de hayat, insanoğlunun karşısına en olumsuz şekillerde çıkabilmekte, istemeye istemeye de olsa insanımızın ruh sağlığı yüzlerce etken yüzünden olumsuz etkilenebilmekte. Böylesi bir durum, her bir birey için ihtimal dahilinde. Hepimizin başına gelebilir. Bu durum hiç birimiz için, hiç bir yakınımız için dünyanın sonu olmamalı. Tıp ilmi sadece dahiliye, hariciye, kulak burun boğaz, cerrahi vb. bilimlerden ibaret değil. Günümüzde; ruh bilimi (psikoloji) ve ruh hekimliği (psikiyatri) ruh sağlığı konularını işleyen iki önemli bilim dalı. Ruh bilimi; kişilik, davranış ve düşünce özelliklerini çevre şartlarına bağlı olarak inceleyen bilim dalıdır. Ruh hekimliği ise ruhsal hastalıkların özelliklerini ve bunların tedavi yöntemlerini inceleyerek ruh hastalarını topluma kazandırmaya çalışır. Ruh sağlığı ile ilgili çözüm sunacak olan tıp dallarında, yatak sayısının artırılması yerine gelişmiş olan ülkelerde olduğu gibi bu kişiler için hastane dışında bakım sistemlerinin oluşturulması gerekir. Devletin bu alana ayırdığı kaynağın ve ruh sağlığı çalışanlarının artırılması, mevzuatın güncellenmesi, hizmet kalitesinin yükseltilmesi, koruyucu ruh sağlığı hizmetlerinin sunulması mutlaka gereklidir. Genel sağlık sisteminde birinci basamak yani en altta bulunan aile hekimliği müessesesi, sonrasında sağlık ocakları ruh sağlığı konusunda en verimli hale gelmelidir. Yerel yönetimlerin, temel belediyecilik hizmetleri yanında, sosyal içerikli projelerle vatandaşlarımızın ruh sağlığını daha da iyileştirmek için yaptığı örnek çalışmalar