Boluluyuz, bolu'lu diye övünebiliyorsak, nemelazımcı olsak da, bir cennette yaşıyorsak, bu muhteşem şehrin önünü açan, İzzet Baba'ya çok şey borçluyuz. Nazan hanımın konserine işlerimin yoğun oluşu nedeniyle katılamadım. Pazar günü ise, beraber Gölcük ve İzzet Baysal Kimsesizler ve Yaşlılar Evini ziyaret ettik. Bir gün nasıl sağlam ve hayat doluyken bile, engelli olabilme adayıysak, yarınında yaşlıları, belki de kimsesizleri olacak, gözlerimiz hep kapılarda, bir yakınımız, dostlarımız gelsin diye bekler olacağız. Nazan hanım bana unuttuğumuz ya da hatırlamak istemediğimiz, ihmal ettiğimiz bir konuyu, bambaşka bir pencereden görmeyi anımsattı. İdarecilerden tek tek bilgi aldı, herkesle kucaklaştı. Hatta cezaevinde kalan bayanları dahi ziyaret etmek istediğini söyledi. Tek tek herkesle 7'den 70'e ilgilendi. Fotoğrafladım… Sonra da yolcu ettim. Sanatçı; sadece kendi rüştünü ispatlayan olmamalı. Aynı zamanda sosyal konularda da, iz bırakan, kucaklayan halkın içinden gelen değerleri, onlarla paylaşan olmalıdır. İyi ki varsınız Şoray kardeşler. Nazan Hanıma Bolu adına teşekkür ediyorum.

BOLUMUZU GELECEĞE TAŞIYANLARA, ŞÜKRANLARIMLA

Şimdiden geleceği inşa etmeye çalışan, Borvo, Narven, Çarıkcı Grup, Bolca Hindi ve tesislerin büyütülmesi, yeni projeler, yeni arayışlar, yenilikler, yeni bir Bolu'yu kurmak üzere çıkan, her müteşebbis arkadaşlarımızı seviyorum. Şükranlarımla.

Ve Kartalkaya'yı tüm Türkiye'ye duyuran, markalaştıran Mazhar Murtezaoğlu'na da çok vefa borçluyuz. Ellerini kazıya kazıya, muhteşem bir eserleri, Kartalkaya'yı, Koru Oteli, Marmaris'teki dünyada ödüller alan hizmet anlayışıyla, tüm Bolu sevdalılarına, Bolu'muzda kazanıp, burada harcayanlara, hizmet götürenlere duacıyız. İyi ki varsınız...