Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Hüsnü Yaman, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme yönetmeliğinin, öğretmenlerin mesleği seçtiklerine bin pişman olmalarını sağlayan bir uygulama olduğunu söyledi.

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Hüsnü Yaman artık öğretmen olmanın zorlaşacağını belirterek şu açıklamayı yaptı: Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme yönetmeliğini yapan hükümet, rotasyonu getirerek adeta öğretmenlerin aile bütünlüğünü bozmaya azmetmiştir. Öğretmenlerimizi bu mesleği seçtiklerine bin pişman edecek bir yönetmelik ortaya çıkmıştır. Bu yönetmelik öğretmenlerimizin kurulu düzenini bozacak, onların verimliğini düşürecek bir düzenlemedir. MEB, genç meslektaşlarımıza öğretmenlik mesleğine daha ilk adımını attığı dönemde adeta şunu söylüyor; Sen öğretmenliği seçtin mi, gel bakalım seni bir silkeleyeyim, tornadan geçireyim.” İşte bu anlayışla öğretmeni, mesleği seçtiğine pişman eden bir uygulamayla öğretmenlerimiz karşı karşıya kalmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir siyasal iktidar öğretmene böyle yaklaşmadı. Birinci yılda performans değerlendirmesinde başarılı olmayan meslekten atılıyor. İdam mahkûmlarına dahi ölürken son arzusu sorulur. Performans değerlendirmesinde ikinci bir hakkı vermemek pedagoji ilmi ve insanlıkla dahi bağdaşmayacak bir durumdur. Öğretmenler performans değerlendirmesini geçti, bu sefer önüne başka bir baraj geliyor. Zaten performans değerlendirmesi o kadar zor ki, eğer ki o değerlendirmeden zaten bir öğretmen başarılı olmuşsa bu öğretmene soracak başak bir şey kalmıyor.

Performanstan 50 almanız gerekir. Üstüne bir de sözlü mülakat var, ondan da yazılı ve sözlü sınavın ortalaması da 60 olması gerekiyor. Bu enteresan bir durumdur. Bir yerde 50 geçer not, diğer yerde 60 geçer not haline geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı gibi eğitim ve öğretiminin patronluğunu yapan bir Bakanlığın, öğretmeni adeta ezme anlayışı üzerine bir sistem getirildiğine vurgu yapan HÜSNÜ YAMAN; Tarihimiz boyunca performans değerlendirmesi diye bir sistem yoktu. Yeni bir sistem performansta başarılı olmak yazılıya girme hakkını kazanmayı doğuruyor. Adaylığınızın kalkması için performanstan 50 almanız gerekir. Üstüne bir de sınav var. Yazılı ve sözlü sınavın ortalaması da 60 olması gerekiyor. Bu da enteresan bir durumdur. Bir yerde 50 geçer not, diğer yerde 60 geçer not haline geliyor. Bunu birilerinin açıklaması gerekiyor. Böyle bir stajyerlik uygulamasının, ne öğretmenlerimize ne de eğitim-öğretimize fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Gerçekten Milli Eğitim Bakanlığı gibi eğitim ve öğretiminin patronluğunu yapan bir Bakanlığın, öğretmenleri adeta ezme anlayışı üzerine bir stajyerlik sistemi getirmesi, bir kere MEB'in öğretmenlere olumsuz baktığını gösteren bir durumdur. Bizim çocuklarımız eğitim fakültesini zorla kazanıyor; belki de annelerinin, babalarının olmayan parasıyla kurslara gidiyor, çok meşakkatli bir süreçten sonra üniversiteyi kazanıyor. Yoğun ve yorucu bir eğitimden geçerek diplomaya sahip oluyor. Bir öğretmenin, o diplomayı alması demek öğretmen olmasına yeterli olmuyor; üstüne KPSS ‘ye giriyor, binlerce kişinin arasından başarı göstererek, öğretmen oluyor. Bütün bunlara rağmen şimdi çıkmış MEB bunlar da yetmez ben daha önüne ne engeller koyacağım' diyor.” dedi.

8 yıl aynı okulda görev yapmış bir öğretmen zorunlu olarak bu uygulama ile yer değiştireceğini söyleyen Yaman şöyle devam etti: Rotasyon uygulamasının, öğretmenlerimize verimlilik getirmeyeceğini, aksine onları mesleği seçtiklerine bin pişman edecek bir uygulama. Ezdiğimiz, mesleği seçtiğine bin pişman ettiğimiz insanlarımızın performansının artacağını söylemek akıl dışı bir iddiadır. Bu yönetmelikle tarihinde bir ilk olarak öğretmene Rotasyon uygulaması getirdiler. 8 yıl aynı okulda görev yapmış bir öğretmen zorunlu olarak bu uygulama ile yer değiştirecek. Burada da muallak ifadeler var. İlçe grupları valilikler oluşturacak ve buna göre yer değiştirmeleri yapılacakmış Örneğin; il içinde ilçe grubu oluşturulması neye göre yapılacak? Mengen'den aldığınız bir öğretmeni Gerede'ye vermeniz kime ne yarar sağlayacak? Bunlar gibi onlarca net olmayan ve açıklama ihtiyacı gerektiren durum var.

Rotasyon uygulaması öğretmen verimliğini artıracağını söyleyen yandaş sendikanın genel başkanıdır. MEB'in bir bürokratı da böylece öğretmenin dinamizmi artıracak diyor. Ben soruyorum bu arkadaşlarımıza; Büyükşehirde 200-500 metre yakınındaki bir okulda görev yapan öğretmeni alıyorsunuz, 50-100 km uzaktaki başka bir okula veriyorsunuz. Üstüne diyorlar ki, öğretmenin performansı artacaktır. Bu kadar uzağa verdiğiniz öğretmenin dinamizmi mi kalır? Büyük şehirlerdeki ulaşım problemini düşündüğümüzde, öğretmenlerimiz hem fizik olarak yorgun, bitap düşecektir; hem de dinamizmi ve verimliliği de düşecektir. Bunu iddia edebilmek için bu işleri hiç bilmiyor olmak gerekir ya da toplumu aldatmaya yönelik bir açıklama olarak değerlendirmemiz lazım. Bir bürokratın böyle bir anlayışa sahip olmasını anlarım, ama bir sendikanın çıkıp da öğretmen verimliliği artacak diye rotasyon sistemini savunmasını anlayabilmek mümkün değildir.

Bir başka problem de aile bütünlüğünü bozan bir yönetmelikle karşı karşıyayız. Örneğin; önceden Mardin'de görev yapan bir öğretmen Ankara'da görev yapan bir eşin yanına gelebiliyordu. Bu, öğretmenlerimizin bir hakkıydı. Şimdi bunun yönetmelikle kaldırıyorlar. Eğer Ankara'da yer yoksa siz orada birleşemezsiniz, buluşmak için üçüncü bir il tercihinde bulunmak zorundasınız. Üçüncü bir il tercihinin ne Mardin'deki öğretmene ne de Ankara'daki öğretmene fayda sağlamayacağı açıkça ortadır. Üçüncü bir ilin de nerede olacağını belirlemek mümkün değildir.

MEB bu yönetmeliği Çerçeve yönetmeliği esas alarak düzenlediği için, bu yönetmelikte de orada bulunan aynı iş yerinde kesintisiz sigorta yatırılmış olması durumunda eş durumu mazeretinden yararlanabileceği hükmünü getirildiğini görüyoruz. Örneğin; İstanbul AA şirketinde çalışan bir kişinin eşinin öğretmen olduğunu düşündüğümüzde Mesela şirket yönetimi karar verdi kişiyi Ankara'daki şirket bürosuna atadılar. Ankara'daki iş yerinde üç yılınız tamamlanmadığından dolayı öğretmen olan eşiniz yanınıza tayin isteyemeyecektir. Türkiye'de kıdem tazminatı ödememek için birçok işverenin 11. ayda girdi çıktı yaptığını da düşündüğümüzde on binlerce insanın bu koşuldan dolayı mağdur olacağını görmemek mümkün müdür? Bazen bu ülkeyi yönetenlerin, acaba Türkiye'de yaşamıyorlar mı diye düşünüyorum! Kıdem tazminatı konusundaki problemi Sayın ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik her zaman söylüyor. 11. ayda kurumlar işçilerine girdi-çıktı yaptırdıkları için kıdem tazminatını kazanamadıklarını söyleniyor. Hal böyleyken bu yapılanların hepsini memur düşmanlığı olarak görüyoruz. Aile bütünlüğü sağlanmasından uzak bir anlayıştır. Bu yönetmelik, ailelere üç, beş çocuk yapın diyen AKP yöneticilerinin aile birlik ve bütünlüğüne ne kadar saygısı olduğunu da çok net göstermektedir.” Haber Merkezi