Ne diyelim koltuk sağ olsun…

Sayın Çavuşoğlu Milli Eğitim Müdürlüğü göreve başladığında memnuniyetimizi, ‘Şeref-ül Mekân' başlıklı yazımızda coşku ile ifade etmiş ve bir bölümünde

“…Bolu'daki, donanımlı 3-5 müdürden biriydi Çavuşoğlu.

Dolayısıyla; hamili kart yakınımdır” icazeti ile gelmedi.

Geldiyse de hak ederek geldi, bilgisiyle, becerisi ile tecrübesi ile “Şeref-ül mekân bil mekin” sözünün özünü yaşayarak geldi.

Senden ricamız;

Birilerini memnun etmek için,

Hiçbir kişiye hiçbir kuruma boynu bükük kalmayınız.

Hazreti Ömer Efendimiz'in;

“Dicle'nin kenarında bir kurt kapsa bir koyunu,

Yarın adl-i İlahi Ömer'den sorar onu” sözünü daima hatırlayınız.

Bu düşünce de hareket ederken, karşınıza çıkabilecek zorluklar karşısında ise

Gerekirse Şair Fuzuli'nin

“Geçme namert köprüsünden ko aparsın su seni,

Yatma tilki gölgesinde ko yesin aslan seni” beyit inde anlamını bulan, dik ve adil ve de asil duruştan da asla ayrılmayınız.

Koltuk sizden ayrı kalsın ama siz bizden ayrı kalmayınız.

Kalmayınız ki;

Yarın emekli olduğunuz da Bolu caddelerinde, işini iyi yapan, eli öpülen ve gerçekten saygı duyulan bir insan olarak dolaşınız.

Yıllar sonra bu güzel makama, hak ederek,

Yıllarınızı, bu camiaya hizmet ederek, tecrübelerinize tecrübe ekleyerek geldiniz.

Hoş geldiniz,

Ama Allah için Allah rızası için,

Adil kalınız,

Adil kaldığınız süre içerisinde ise ‘pazara kadar değil, mezara kadar yanınızdayız'…” demişiz.

Demişiz, ummuşuz ve beklemişiz

Ama bakıyoruz ki, Kurtlar Vadisi Dizisindeki Fikret Bey Karakterinin” Demedi deme İbrahim” durumuna mı gelmiş miyiz neyiz?

Okul müdürlüğü görevinden yetersiz puan verilenlere bakıyoruz da üzülüyoruz,

‘Alanlara' demiyoruz çünkü % 60'ının Milli Eğitim müdürlüğü tarafından verildiğini biliyoruz.

Görevlerini iyi yapamayanları, bulundukları makama artı değer katamayanları, zamane göre kemane çalanları, makam için adamlıktan taviz veren çapsızları,

İsterlerse babamızın oğlu olsalar bile görevden alırsınız da

‘Eyvallah!' deriz,

Hem vallahi hem de billahi bir gram bile üzülmeyiz, destekleriz, yetmez; alınlarınızın tam ortasından öperiz.

Ama işini iyi yapanlardan, liyakat sahibi olanlardan ne istersiniz?

Görevden alınanların hepsi mi yetersiz…

Ayrıca

Yetersiz iseler bu kadar sene niye beklediniz, neden soruşturma açtırıp görevden el çektirmediniz; yavrularımızın senelerini niye ziyan ettiniz.

O zaman özne; Liyakat, ya da Milli Eğitim değil, Bolu değil

O zaman özne; geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız, gençlerimiz hiç değil

O zaman özne:

İtaat ve biatmiş diye düşünmez miyiz?

İtaat ve biat için de sadece canlı olmanın yeterli olduğunu,

Ama

Makam sahibi olmak içinde liyakatli insan olmanın gerekli olduğunu bilmez miyiz?

Yeni seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan'ın, her kesimi kucaklayıcı mesajlar verdiği balkon konuşmasında;

“Bir olalım, iri olalım, diri olalım!” sözlerine bu anlayışla ters düşmez miyiz?

İnsanları ötekileştirmez miyiz?

Saffat süresinde

“İbrahim Aleyhisselâm oğlunu alnı üzerine yatırdı. Bıçağı boğazına sürdü. Ama bıçak, kudreti ilâhiyyeden bir mani sebebiyle hiç kesmedi. Biz de ona şöyle seslendik. Ey İbrahim! Gerçekten sen rüyana (emredileni yerine getirmeye azmetmek suretiyle) sadakat gösterdin. Bu sana yeter. Şüphe yok ki Biz emre imtisal etmekle nefislerine iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız. Muhakkak ki bu, açık bir imtihandı. Ve ona (boğazlamak ve emredilen işi yerine getirmek üzere) büyük bir koçu çocuğun yerine fidye verdik.” diyor.

Allah'a teslim olan, Ondan büyük güç olmadığına inanan Hazret-i İbrahim'in bıçağı Allah'ın izni ile kesmedi,

Allah'tan büyük Allah' mı var ki

Senin sadakatin kime ki; bıçağın daha birinci elemede, İsmailleri kesti.

Kimlerin rızası ile kesti; Ya İbrahim!

Sırat Köprüsünü geçerken seni bu kurbanlar sırtlarına almazlar

Almadıkları gibi senin sırtına binmeye kalkarlar, o kıldan ince köprüde hepsini birden taşıyabilecek misin Can İbrahim?

Gönül bahçende, koltukla Gönül Dostu İbrahim arasında çatışma yaşadığını,

Makamı baki sanmadığını, küçük şeylere kanmayacağını, dünya menfaatlerine aldanmayacağını,

Uğruna gönül kırmayacağını, inananları hasım yapmayacağını, düşünmek istiyoruz.

Buna dayanarak diyoruz ki;

Birinci elemeler öyle ya da böyle bitti,

Ama okul idarecilerinin görevlendirme süreci tamamen bitmedi.

Onun için şunu biliniz; senin sabrın tükenmiş olsa bile

Bizim sana olan itimadımız Allah adına hala tükenmedi Amcaoğlu Can İbrahim!

Bundan sonraki iki aşamayı bekliyoruz ve

“Üzgünüz…

Hem de çok üzgünüz

Adaleti, güveni, samimiyeti, kul hakkını, liyakatı, kucaklaşmayı, barışmayı, yakınlaşmayı kaybettik.

Haksızlık karşısında boyun bükmeyen, Allah'ın adaletinden taviz vermeyen düşünceyi toprağa verdik.

Ne diyelim; koltuk sağ olsun,” demek, böyle düşünmek böyle yazmak istemiyoruz.

Ve hala daha” Pazara kadar değil, mezara kadar.” yanında olmak istiyoruz.