Markalaşmak... Bir Pepsi, Coca Cola, hamburger, Burger King, Mc Donals'ları aranılan marka haline getirenler, sanırım aptal değillerdi. Bizlerde, ilçelerimizin; Gerede dericiler şehri, Seben'i yaprak, elma, karpuz, üzüm, pekmez, termal tesisler, üniversiteye bağlı fakültelerle, Yeniçağ lojistikle başladı, Mudurnu ile göynük beldemizi de, 2. Safranbolu yapabilmenin yollarını aramalıyız. UNESCO tarafından da, desteklenir hale getirebilmenin yollarını bulmalıyız. Yerel milliyetçilik bir yana dursun, bunu fazlasıyla hak eden bir Mudurnu-Göynük hattımız var. Yaşanılacak şehirler, gezilecek mekanlar olarak, kalan nadir yerlere sahip bir Bolu... Doğasıyla, tarihi ve yöresel ürünleriyle, değerleriyle ön plana çıkan Bolu… Geçtiğimiz pazar günü Ankara Ayrancı'da antika ve organik pazarında Beypazarı yaprağı 15 lira, kiraz 8 lira, bir ara Yarışkaşığı Tavuğu-köy ekmeği bile vardı pazarda… Hem de fiyatlı. Pazarlara, İstanbul Fatih Pazarı ve Ankara'daki bu pazarlara gerek yöresel katkımızla ve gerekse turizm broşürlerimizi dağıtarak inanılmazı başarabileceğimize inanmaktayım.

İSRAF HARAMDIR

Geçen sene işadamı dosttum, emsali bulunmaz insan; Orhan Uçar, israf konusuna dikkat etmek için, inanılmaz mücadele göstermiş ve dikkatleri bu konuya vermemizi sağlamıştı. Caddeye belirli noktalara dikkat çekici afişleri sergilemiştik. şimdi üzülerek görüyorum ki; ramazanda dökülen yemekler, fazla alınan doyumsuzlukları sergilediğimiz yapımız, akan sular, yırtılan uzun uzun kağıt havlular mübarek adamlar yarının abdest kağıdını bile yanına alma ahlaksızlığı, sorsan görmüyor musun abdest alıyorum demeler, israf edilen zaman ve kahvehaneler, oyunlar, cadde de, alabildiğine volta atmalar, pazarda atılan havuçlar, domatesler, karpuzlar, evlerde katılaşan ve hep taze taze sıcak sıcak olsun mantığıyla, atılmaya hazır ekmekler, pideler... Bunu bulamayanında olduğunu, lütfen ama lütfen bir düşünün... Yunanistan'da böylesine tembel, uyumsuz-uyuşuk ve rahatına düşkünlüğü sonucu battı. Olmaz demeyin. Bu devran hep böyle geçmez...!

BOLUMUZDA MÜLTECİ SORUNU

Önceki senelere rağmen, bu sene en fazla ilimizde Iraklı ve Afganlılar var. Hayırlar yapmak konusunda bir çalışmanın içindeyim. Eksik olmasınlar herkesten önceliğine göre listeler aldım. Dağkent zihinsel, sakatlar, engelliler, muhtar, belediye, İHH vs vs. ortaya vebal taşımamak içinde, birde kendi araştırmalarımı ortaya koyduğumda, karşılaştıklarım hiçte kendi adıma sürpriz olmadı. Şahsın biri engelli ama kızının son model arabası var, kadın diyelim ki mağdur ama devletten 530 lira maaş almakta, binası olanı var, oğlu hayırsız ve kumarbaz olanı... İsteğimiz hayırların kadir kıymet bilinen yerlere gitmesi... Cami hocalarımızdan da, isimler aldım. Afganlıların ise gerçekten mağdur olduklarına tanık olduk. Yardım alsalar bile, geçim şartları ağır olunca, kaçak çalışmak zorundalar. Biliyorlar suç. Ama ne yapsınlar geçim... Birde çalıştıkları yerden paralarını alamayanlar var. Rica ettiler, acaba emniyet mülteciler konusunda, bizlere yardımcı olamaz mı diye? Mevzuat belli. Kabul de, hiç mi yardımcı olamayız... Zor olanı kolaylaştırmak adına...