Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonuna bağlı üyeler 1 Mayıs'ta Bankalar önünde toplandı. Türkiye Kamu-Sen, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Belediye-İş, Yol-İş ve Birleşik Kamu-İş sendika üyelerinin de destek verdiği 1 Mayıs buluşması sonrası Kent Meydanı'na yüründü. Meydanda üyeler adına yapılan açıklamada Özgür Elçi, şimdiye kadar uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla, işçiler, kamu emekçileri, emekliler, köylüler ve esnafın bedel ödemek durumunda bırakıldığını söyleyerek, Artık bu gidişe ‘dur' diyoruz” dedi.
1 Mayıs İşçi Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Bolu'da da kutlandı. Sabah saatlerinde başlayan kutlamalarda bankalar önünde toplanan sendika üyeleri, Kent Meydanı'na kadar yürüdü. İşçilere sivil toplum kuruluşlarından bazıları da destek verdi.
Türkiye İşçi Federasyonu'na bağlı sendika üyeleri 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle toplandıkları bankalar önünden Kent Meydanı'na yürüdü. Şarkılar ve müzik eşliğinde kutlanan bayram sonunda bir de basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasını Türk Metal Sendikası Bolu Şube Başkanı Özgür Elçi yaptı. Elçi şunları kaydetti: Bugün işçilerin uluslararası düzeyde mücadele, dayanışma ve birlikte hareket etme kararlılığı gösterdiği gün olarak kullanılıyor. Bugün tüm dünyada emekçiler, emeğin uğradığı haksızlıklara karşı hep birlikte sesini yükseltiyor. Ülkesi, ulusu, ırkı siyasal görüşü, dini, mezhebi, dili, cinsiyeti, yaşı mesleği, ne olursa olsun, yurdumuzda ve dünyanın dört bir yanında emekçiler bir araya gelip taleplerini haykırıyor. Ekmek, barış, özgürlük için bir araya geldik. Siyasal ve ekonomik demokrasi yoluyla özgürlük için bir araya geldik. Adalet temeline dayalı toplumsal barış için bir araya geldik. Çoğulcu, özgürlükçü demokratik düzenin tüm kural ve kurumlarıyla ülkede egemen olması için bir araya geldik. Yine alanlardayız.
Yine dünyaya ve ülkemize eşitliği, barışı, kardeşliği, özgürlüğü çağırıyoruz. Emeğin çıkarının savaşta değil, barışta olduğunu biliyor, savaştan yana hiçbir politikaya onay vermeyeceğimizi haykırıyoruz. Biz daha çok demokrasiyi herkes için istiyoruz, çünkü bunu hak ediyoruz. Dün, tüm dünyada emekçiler, kölelik koşullarında çalışmaya karşı çıkarken, 8 saatlik çalışma uğruna canlarını verirken, bugün, hala birçok ülkede, benzeri çalışma koşullarının var olmasını kabul etmiyoruz.
Ülkemizdeki güvencesiz çalışma biçimlerine, adaletsizliklere, işsizliğe, yoksulluğa karşı çıkıyoruz. Sağlık ve eğitim, sosyal güvenlik hizmetlerinin paralı hale getirilmesine, sosyal devletin gün geçtikçe budanmasına karşı çıkıyoruz. Bugün ülkemizde emek karşıtı yaklaşımlarla kıdem tazminatımıza göz dikiliyor: asgari ücret düşük tutuluyor; esnek ve kuralsız çalışma biçimleri egemen kılınmak isteniyor; taşeron işçiliğini yaygınlaştırma, işçiyi büro aracılığıyla kiralama planları yapılıyor; örgütlenen işçiler işten atılıyor; iş kazası adı verilen cinayetler durmak bilmiyor; özelleştirme adı altında talan sürdürülüyor; çocuklarımızın geleceği karartılmak isteniyor. Şimdiye kadar uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla, işçiler, kamu emekçileri, emekliler, köylüler, esnaf yani iktisaden güçsüz geniş halk kesimleri bedel ödemek durumunda bırakılıyor. Artık bu gidişe ‘'dur'' diyoruz.
Biz insana yakışır koşullarda çalışmak ve yaşamak istiyoruz. Biz sosyal adalet, eşitlik ve refah istiyoruz. Tüm çalışanlar için insan onuruna yaraşır yaşama koşulları ve sendikal haklar istiyoruz. Özgürlükçü, adaletli, barış içinde bir dünya ve ülke istiyoruz.
Alanlardan yankılanan bu sesimiz iyi anlaşılmalıdır. Emekçilerin hak ve özgürlük taleplerine kulak verilmelidir. Emek karşıtı politikaların ekonomik refah ve toplumsal barış getirmeyeceği bilinmelidir.
Toplumsal barış ve huzurun sağlanması demokratikleşme ile mümkündür. Özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasi için gerekli adımlar ivedilikle atılmalı, uzlaşma, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürünün gelişti