Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Metin Saltan gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bazı idarecilerin sendikalarına karşı tavırlarının değiştiğini ve kendilerinin de bu tutum ve davranışları hiç tasvip etmediklerini söyleyen Saltan; Hiç kimseden hak isteme konusunda korkmadığımızı, korkmayacağımız yönünde bir söz verdik. Bu sözümüzün arkasındayız” diye konuştu.

“Sendikaları istemiyorsanız işini düzgün ve adilane yapın”

Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkan Yardımcısı Metin Saltan, Sendika tarafından organize edilen programa katılmak üzere Bolu'ya geldi. Saltan programda yaptığı konuşmada, gündemde ki konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Saltan, İl teşkilatımıza ve kadın kolları komisyonumuza hassasiyetle çok teşekkür ediyorum. Güzel bir mekânda güzel insanlarla bizi bir araya getirmiş, öncelikle onları tebrik ediyor kutluyorum. Bugün memleketim olan, toprağım olan Bolu'ya ziyaret sebebim gerçekten iyi geçiyor. İnşaallah bu iyilikler, güzellikler ilimizde artar ak devam edecek. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Gelinen süreçte bazı idarecilerimizin sendikalara karşı tavırlarının değiştiğini, böyle farklı bizim hiç tasvip etmediğimiz bir takım tutum ve davranış içerisine girmişler. Gerekirse sendikaları tanımayacaklarını, öncelikle kendilerinin çoğu konudan haberdar olmaları gerektiğini bir takım bilgiler bize her geçen gün ulaşıyor. Bu bilgiler her geçen gün artmaya devam etmekte. Ben buradan şunu ifade edebilirim. İlimizde de İl Müftülüğü'nde çalışırken de şuanda hiç kimseden hak isteme konusunda korkmadığımızı, korkmayacağımız yönünde bir söz verdik. Bu sözümüzün arkasında olduğumuzu ifade etmek isterim. Şimdi sendikalar uzaydan farklı bir merci ile gelmiş kurumlar değil. Devletin anayasanın maddesinde yerini almış, üyesiyle, çalışanlarıyla kurum arasında yönetici arasında bir köprüdür. Ben bunu diyenlere şunu sorarım. Sendikaları istemiyorsanız işini düzgün ve adilane yapın. Bir yerde adaletli bir sistem varsa orada zaten sendikaya gerek yoktur. O sendika temsilcisine düşen tek görev bu huzur ortamını daha geniş kitlelere nasıl yayabiliriz bunun çabası içerisinde olacaktır. Türkiye Diyanet Vakıf Sen camiası olarak öğretmenlerimizin hangi şartlarda görev yaptığı, çalışma hayatı, koşulları noktasında artık biz kurumlarımızla, yöneticilerimizle bir takım projeler üretmek suretiyle bu çalışanlarımızın daha iyi şartlarda nasıl yönlendirebiliriz bu konuda da kurumların sonuna kadar kendilerine yardımcı olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum. Ancak sendikacıların gelinen noktasına bakıldığında, sendikalar hizmet alanları bir kenara bırakmış üyelerine kendine güvenmiş, imzasıyla kendilerini sendikalarına emanet eden kardeşlerimize hizmeti bir kenara bırakmış, hala biz böyle şuculuklarla, buculuklarla, dedilerle, kodularla zaman kaybetmeye devam ediyoruz. Biliyorsunuz bir takım yönetmelikler icra ediliyor. Ne il müftülerinin haberi var, ne ilçe müftülerinin haberi var. Şuan biz Türk Diyanet Vakıf Sen camiası olarak bugün Şırnak'ta ne söylediysek, Bolu'da da aynısı söylüyoruz.”

“Diyanet İşleri Başkanlığı maalesef iyi yönetilememektedir”

“Diyanet İşleri Başkanlığı maalesef iyi yönetilememektedir. Biz şunu ısrarla, cesur bir şekilde haykırıyoruz. Yönetmelikler sorunları ortadan kaldırma adına çıkmalıdır. Çalışanların lehine olmalıdır. Onların çalışma şartlarını iyileştirmelidir. Bugün gelinen noktaya bakıldığında şuan Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin yaklaşık yüzde ellisin üzerindeki sayı psikolojik tedavi görmektedir. Bu çok önemli bir rakamdır. Anlamlı bir rakamdır. Köylerde bugün artık imamlar kurum yöneticilerinden ilgi ve itibar beklemektedir. Kurum çalışanı hızlı bir şekilde itibar kaybetmektedir. Şunu arz ediyorum. Bolu'dan da başlasın bu hareket inşallah. Artık bizim siyaseti bir kenara bırakıp üyelerimize çalışanlarımıza daha hangi şartlarda hizmet sunulabilir bütün sendikalar bir araya gelip bunu ortaya koymalıdır. Türk Diyanet Vakıf Sen camiası 2001'den bu yana başta çalışan, üreten, yol gösteren ancak tek farkı var değerli dostlar, hak kavramını en yüksek değer olarak görmüştür. Hak bizim için çok önemli bir değerdir. Hakkın tesisi için de kimse kusura bakmasın, hiç kimsenden de korkmaya niyetimiz yoktur. Hakkı her yerde haykıracağız. Hak eğilir kırılmaz. Haklıysak korkmayacağız. Şuna inanıyoruz. Biliyoruz ki zaman geldiğinde Hak bizleri mutlaka koruyacaktır. Bu vesile ile öğretmenler günümüzde, öğretmenlerin sorunlarının tartışıldığı masaya yatırıldığı ve neticede çalışanlarımızın sorunlarının en azından minimize edilmek suretiyle en asgari seviyeye düşürüldüğü, bundan sonraki dönemde inşallah müşade etmiş oluruz. Bu noktada Türk Diyanet Vakıf Sen camiasının çalışmaları devam ediyor. Biz durmadan çalışıyoruz. Şunu arz ediyoruz. Tabi bunlar hep çalışmanın karşılığında verilecek öncelikle güven ve desteğe bağlıdır. Bolu ilimizin her zaman olduğu gibi sendikamıza olan teveccühünden son derece memnunuz. Bu teveccühün artarak devamını diliyoruz. Biz artık bağlı bulunduğumuz kurumda başta Diyanet İşleri Başkanlığı'nda ve vakıflar genel müdürlüğünde yetkili sendika olmak istiyoruz. Bu noktada bütün teşkilatlarımıza olan güvenimizin tam ve net olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Özellikle hoca hanımlara çok güveniyoruz. Çünkü bayan elinin değmediği bir işte başarı, düzen, tesisat biraz sıkıntılı oluyor. O yüzden ilimizde de inşallah mevcut üye sayımızdan biz memnunuz. Ama bu sayımızın artarak devamını diliyorum. Bu noktada da buraya katılan değerli muhterem hoca hanımlarda bizlere bu noktada yardımcı olur. Üyeleşme noktasında yardımcı olurlar.”

“DAVAMIZ HAK DAVASIDIR”

“Şunu sizlere bir kez daha ifade etmek isterim. Siyasetin hiçbir yerinde olmadık ve olmayacağız. Doğru nereden ve kimden gelirse hep yanında olup alkışlayacağız. Ama yanlış da kimden ve nereden gelirse bunun karşısında bir Elif gibi dimdik duracağız bunun sözünü sizlere verdik. Bu sözümüzün arkasındayız. Sıkıntı ve dertlerinizi biliyoruz. Bunlara vakıfız. Bunların çözülmesi noktasında çareler arıyoruz. Ama lütfen bazı kurumlarımızda bazı yöneticilerimiz sendikalara karşı olan tavırlarını bir an önce değiştirsinler. Bizler onların düşmanları değiliz. Bizler sendika olarak bir takım insanlar gibi müftünün, onun makamının da alternatifi değiliz, bu noktada haddimizi biliyoruz. Haddimizi bildiğimiz kadar hakkımızı da istiyoruz. Lütfen sendikalara da artık belirli bir dönemden sonra eşit mesafede davranılsın. Davranılmıyorsa da lütfen Yüce Allah'tan hidayet istesinler. Bu noktada kendilerini de biraz daha titiz biraz daha dikkatli olmaya bir çalışanları olarak üyelerine hizmet veren bir oluşumun yöneticisi olarak arz etmeye çalışıyorum. Buna da hakkımız olduğunu ifade ediyorum. Biz kurumlarımızı yöneticilerimizi her zaman önemsedik önemseyeceğiz. Duracağımız yeri biliyoruz. Ama bir takım bizim dışımızdaki oluşumlar duracağı yerin hala böyle bir öteye nasıl geçebilirim, bunun başını nasıl ağrıtabilirim. Buna hangi suçlamayı katsam da kendime çekebilirim, gibi insanlık dışı, İslam ahlakının tasvip etmeyeceği bir takım oluşumların içerisinde. Bunlara da doğruyu bulmaya davet ediyoruz. Bulmayız derlerse de onların dillerinden de konuşmasını biliriz. Konuyla alakalı bir takım resmi girişimlerimiz olmuştur. Bunu önümüzdeki süreçte başta yöneticilerimiz ve siz değerli üyelerimizde yakinen hissedeceksiniz. Davamız Hak davasıdır.”

“ÖĞRETMEN DEMEK IŞIK DEMEK, GÜVEN DEMEK”

“Öğretmen demek ışık demek, güven demek. Bir öğretmene sunulan değer o ülkenin gelişmişlik seviyesiyle orantılı bir görüş olarak görüyoruz. Sizleri önemsiyoruz. Sizler bu ülke için, bu millet için çok önemli ve anlamlı bir görev yürütüyorsunuz. Bu noktada da sizleri tebrik ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum. Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.”