Bolu iyidir.

İnsanı da keza öyle!

Küçük şehirdir amma, kocaman bir yüreği,

Kocaman gölleri,

Nefes alıp veren ormanları,

Kar ve bulut kaplı dağları ile hoştur.

Yol, yordam,

Yemek, emek,

İyilik,

Bilir…

Fenalık bilmez.

Alp dağlarını!..

Bolu dağları dururken, aklına bile getirmez.

İstanbul'un boğazı var, metrosu var diyerek,

Durduk yere metropollere sitem etmez.

Haddini bilir,

Kendi halinde sakindir.

Sakinlik fıtratında yazılı,

Boyalı, yazılı basına mesafelidir.

Kendi yağı ile kavrulur,

Pişmiş aşa su katmaz!..

Pişirilmiş,

Isıtılmış,

Kavruk laflara itibar etmez.

Dün gazetelerde gözüme çarptı.

  • “Bolulular harika insanlar”

Amma,

  • “Yol tarif edemiyorlar”

Çarpmaya devam ediyor; gözüme ilişiyor.

  • “İsviçre'nin Alp Dağları gibi bir yerde yaşıyorsunuz”!.

Amma,

  • “Bolu köy gibi bir yer.”!.

Ve nokta.!

  • “Bazen dışarıdan birinin yaşamı anlatması çok daha anlamlı olur.”

Bu sözler..

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun, kısa Bolu ziyaretinden basın yoluyla aklımızda kalanlar.

Gelen geldi, giden gitti.

Yine kaldık biz bize.

Elimizde, kulağımızda, yazılı kağıt üzerinde..

Kala kala..!

Aklımızda..!

Boluluların yol tarif edemedikleri,

Bolunun da bir köy olduğu,

Kaldı…!

Sınıfta mı kaldık,

Yoksa,

Sınıfta mı bırakıldık…!

Orası anlaşılmadı..

Söyleyen söylediğini.

Bolu'da bırakıp, trafiğe takılmadan İstanbul'a varmış, Kanlıca'ya da uğramış; belki de bir kase yoğurt ile diline damağına, damak tadı kondurmuştur.

Yalıçapkını, balık derdinde..

Ben neyin derdindeyim.

Tarif edememek var ya.!

Anlatamamak derdini..!

Hah.. işte ben tam da o yerdeyim.!

Kanlıca mantarından bir haber İstanbul Kanlıca'da, bir yalıda oturan herhangi birine sormak lazım şimdi.

Kanlıca mantarı nasıldır,

Manda yoğurdunun özellikleri nelerdir,

Keçi nasıl sağılır, bir tarif et.

Tencerede pişenin tarifini değil, tarlada işlenenin tarifini bir yap.!

Bolu, İstanbul'a kaç kilometre biliriz de..

Bir çok İstanbullu, Bolu'nun kaç kilometre geldiğini umursamaz.

İstanbul boğazını,

Bolu'nun Büyüksu deresine değişen bir Allah'ın kulu çıkar mı.?

Boğazdaki bir yalıyı,

Yayladaki bir yayla evi ile takas eden.

Bizimkisi;

“Kuzguna yavrusu anka görünür” misali.

Biz insanımızı, tarif edeniyle, edemeyeniyle seviyoruz.

Sonra,

İstanbul nire,

Bolu nire

Derler ki;

“Arif'e tarif gerekmez”

“Arif olan anlar”

Demem o ki;

Sayın Vekilim;

Hani..!

On (10) kişiye sordunuz da tarif edemedilerdi ya.!

İhtimal,

Onlar da Kütahyalı olabilir.!

Onu diyorum.!