Yeniçağa eski belediye Başkanı Ahmet Kızıltan, Tiran'da gerçekleştirileceği belirtilen ve TBMM'nin de temsil edileceği söylenen LGBTİ( Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, İnterseksüellerin haklarını koruma haraketi ) ‘ne tepki gösterdi.

Kızıltan yaptığı açıklamada şu ifadelere kullandı; Yarın Tiran'da yapılacak LGBTİ seminerinde TBMM'yi temsilen milletvekili göndermeye hazırlanan AKP Hükümeti'ne, Başkan Kızıltan'dan sert tepki. Kızıltan yaptığı açıklamada; Batı'nın yüzlerce süfli emelinden en vahim olanı, halkı Müslüman olan ülkelerde kültür emperyalizmi kapsamında ahlaki çöküntü ve aile yapısını yıkmaktır. Bu kadar kirli, bu kadar süfli bir mantık içerisindeler. LGBTİ, ( Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, İnterseksüellerin haklarını koruma haraketi ) yani cinsel sapkınlıklar Projelerine Türkiye'nin de ortak olmasından daha büyük bir vehamet düşünülebilir mi” dedi.

Saadet Partili Eski Belediye Başkanı Ahmet Kızıltan, açıklamasının devamında; AB, cinsel sapkın ve sapıkların korunması için Tiran'da yapılacak LGBTİ zirvesine milletin vekillerini istiyor. Tiran'a, TBMM'yi temsilen gidecek olan milletvekilleri AKP'den, MHP'den ve CHP'den belirlendi maalesef…

Milletin meclisinde gündeme gelen konulara bakar mısınız? Bu yazılı talep Meclis'te yazışmalara dökülüp, tasvibe” sunuluyor. Bu Ahlaksız teklif” ne bu millete ne de bu milletin meclisine yakışmıyor.

Cenab-ı Allah'ın lanet ettiği, kavimlerin helak olduğu nahoş bir durumla ilgili AB seminerinde Türkiye'nin temsil edilmesi talebinin tutanaklara geçmesi bile bu necip millete ve inancına yapılacak büyük bir hakaret hükmündedir. Meclis'in manevi şahsiyetine ve saygınlığına gölge düşüren bu hususu hangi iman ehli tasvip” edebilir. Maalesef oylama yapılmış ve belki de bu oylamanın ne anlama geldiğini bile düşünmeden eller kabul” için kalkabilmiştir. Türkiye'de iktidar, AB Hedefi ve AB Bakanlığı diye gayretli çalışmalar yapadursun, AB ise eşcinsel hakları için bastırıyor. Meclis'te AB'nin ahlaksızlığı yayma çalışmalarına alet olarak konuyu Genel Kurul'da oylayarak bir skandala imza attı. Arnavutluk'un başkenti Tiran'da 21 Kasım tarihinde yapılacak olan LGBTİ seminerine Meclis destek verecek. Oysa AB hedefi, yıllar önce Demirel Başkanlığı'ndaki Adalet Partisi Hükümetleri döneminde, Avrupa Ortak Pazarı sadece bir ekonomik birliktir” şeklinde millete lanse edilmişti. Türkiye'nin Avrupa Ortak Pazarı'na giriş süreci Özal, Demirel, Yılmaz, Çiller ve Ecevit iktidarları döneminde aynı kararlılıkla sürdürülmüştü. Milli Görüş'ün AB bir ekonomik birlik değil, siyasi ve kültür birliğidir. AB'den ancak eşcinsellik gelir. AB'nin sapkın yaşam biçimini bırakın, İslam Birliği'ni kurup lider olun!” uyarılarını ise ne sağ ve sol iktidarlar, ne de Biz de Eski Milli Görüşçüyüz” diyen Muhafazakar Demokrat iktidarlar dinledi. Bugün LGBTİ'lerin haklarını savunma seminerine katılım için Meclis'te oylama yapılması ise AB Hedefinin” Müslüman Türk toplumunu getirmek istediği noktayı ortaya koyuyor. AB aslında ekonomik, siyasi ve kültürel olarak temelini tahrif edilmiş Hıristiyanlıktan ve bugün Batılı toplumları içten içe çürüten, aile kurumunu ve nesli yok eden modern sapkın yaşam biçimine sahip toplumların bir birliği haline gelmiş bulunuyor. Ekonomik ve siyasi olarak da dünya üzerinde fazla bir etkinliğe sahip bulunmuyor. Buna karşın, Türkiye'nin AB Hedefi, maalesef Avrupa Birliği Bakanlığı çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

Ey iktidar sahipleri, Önce Ahlak ve Maneviyat düsturu bu milletin ruh köküdür… Milletten aldığınız ‘Milli iradeyi' küresel sapıklık, sapkınlık ve ahlaksızlığa alet etmeyin! D-8'in canlandırılması, İslam Kardeşliğinin Müslüman ülkeler arasında tesisi ile Yeni Bir Dünya kurmanın öncülüğünü yaparak bölgemizdeki zulümlere son vermek önemsenmezken, AB'nin sapkın talepleri sanki ilahi bir emirmiş gibi Türkiye'de kabul görüyor. Türkiye'nin Batılılaşma hedefi ve yarım asırlık Avrupa Birliği'ne üyelik hedef, tutku ve süreci Müslüman Türk toplum yapısını dinamitleyecek noktaya varıyor. Tamamı Hıristiyan ülkelerin tabii, doğal bir Birliği olarak Avrupa Birliği (AB), Selçuklu ve Osmanlı tarihinden dolayı İslam dünyasına öncü ve liderlik potansiyeli taşıyan tek Müslüman ülkesi Türkiye'yi yarım asırdır kapısında tutarken, diğer yandan da ülkede ahlaksızlığın yaygınlaşması için İktidara ve Meclis'e bastırıyor. AB'nin ahlaksızlığı yayma ve savunma çalışmalarına Türkiye Büyük Millet Meclisi ve partilerin alet olması ise şaşkınlıkla karşılanıyor.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda [o yolda] gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim] ”Ey Milletvekilleri, geliniz, amel defterinize böyle kara bir leke sürmeyin. Yarın sakın ha Tiran'a gitmeye kalkmayın. Tiran'a gitmemek suretiyle milletimizin kimliğine, tarihine, ecdadımıza, inancımıza uygun yolu seçin.