Türkiye'nin en zengin illeri arasında gösterilen Bolu'nun bir de arka bahçesi var. Bu arka bahçede ise işler istenildiği gibi gitmiyor. Baro Başkanı Ferit Atalay 2012'de icra dosyalarının yüksek oranda arttığını söyledi. Atalay, Bolu Adliyesi'ndeki 3 icra müdürlüğünde toplam 50 bin 39 adet borç dosyası olduğunu söyledi.
Devletin resmi istatistiklerinde en zengin iller arasında ilk sıralarda yer alan Bolu'da, borçlanmanın ciddi bir sıkıntı olduğu ortaya çıktı. İcra davaları hakkında açıklamalarda bulunan Bolu Barosu Başkanı Av. Ferit Atalay,
Bolu'nun sıkıntılı bir hali var. Borçlanma oranı son derece yüksek. Adliye'den alınan rakamlara göre Bolu'da 2012'de toplam 31 bin 28 adet icra dosyası açılmış. Geçen yıldan devam eden 20 bin dosyayı da buna ekleyince Bolu'da toplam 3 İcra'da 50 bin 39 adet borç dosyası, icra dosyası var. Gerede kendi icrası var, Göynük ayrı, Mudurnu ayrı, Mengen ayrı buralarda adliyeler var. Bize Kıbrısçık ve Seben bağlanmış durumda. Seben-Kıbrısçık-Bolu Merkez ve köylere bakınca 50 bin oranını nüfusla kıyaslayınca gerçekten çok yüksek bir oran. Bu da Bolu'daki her 3 vatandaştan birinin hemen hemen borçlu olarak Adliye ve İcra'ya intikal etmiş ve haklarında takip yapılıyor. Bu oran geçmiş yıla göre atış göstermiş. Geçen yıl 3 bin 500 olan dosya sayısı bu yıl 8 bine ve bilahare 10 bine yükselmiş. Borçlar hakkındaki kanun takip de artıyor. Bolu'nun en büyük sıkıntısı bu” dedi.
Vatandaşların üretmeden tüketime yönlendiğini belirten Baro Başkanı Atalay, Bunun nedeni istihdam olanaklarının azalması olabilir. Bolu bir sanayi, işçi veya ticari bir kent değil. Bolu'da sınırlı bir turizm hareketi var. İstihdam yaratan kuruluşlar beyaz et sektörü. Bunun dışında yıllardır Bolu'nun istihdamına katkı yapacak sanayileşme dediğimiz olgu gerçekleşmedi. Bu da işsizlik oranlarını yukarı sürdürüyor. İşsizliğin olduğu yerde Türkiye'de medyanın, bankaların pompaladığı müthiş bir borçlanma durumu var. Hiçbir şey üretmeden tüketmek, kredi kartıyla alışveriş yapmak ciddi bir şekilde tezgâhlanıyor ve bu da bizim Bolu'daki sabit gelirli vatandaşımıza yansıyor. Üretmeden tüketmek alışkanlığı, yüksek orana götürüyor. Bireysel krediler, tüketici krediler oluşturuyor bunu yoksa ticari şirketlerin borçlanmalarından bahsetmiyorum. Bire bir vatandaşın borçlanması bu. Yüksek oranı getiren vatandaşın birebir borçlanmasıdır” diye konuştu.