Emek ve Demokrasi Platform üyeleri, İç Güvenlik Yasası'na karşı yürüyüş yaptı. Belediye Meydanı'ndan başlayıp Vilayet Meydanı'na kadar devam eden yürüyüşe CHP'li Vekil Tanju Özcan ve Baro Başkanı Ferit Atalay da katıldı. Yapılan konuşmalarda Baro Başkanı Atalay bu yasanın bir sıkıyönetim yasası olduğunu söylerken, Meclis'te AK Partili vekillerin ölümüne bu yasayı kabul ettirmek için muhalefet vekillerine yapmadıklarını bırakmadığını söyleyen CHP'li Özcan ise Vekile bunu yapan vatandaşa neler yapmaz?” dedi.

TBMM Genel Kurul'da 10 gündür görüşülen İç Güvenlik Yasası'nın faşizan polis yasası olduğunu söyleyen Emek ve Demokrasi Platform üyeleri yürüyüş yaptı. Basın açıklamasını ise Ses Bolu Şube Eşbaşkanı Özkan Üstün gerçekleştirdi. Üstün yaptığı açıklamada, Özü itibariyle AKP'yi koruma ve kollama yasası olarak hazırlanan iç güvenlik yasa tasarısı 12 Eylül cunta anayasasından bile geri olmasının yanı sıra uluslararası sözleşmeleri de ayaklar altına almaktadır.Tasarı polis devleti rejimini ve uygulamalarını kurumsallaştırmaya, yaygınlaştırmaya ve AKP iktidarını korumaya yöneliktir.

Başbakan ve Cumhurbaşkanının tasarıya ilişkin açıklamaları tipik AKP algı yönetimi ve manipülasyonlarının son örneğidir. Tasarının temel hak ve özgürlükleri askıya alan içeriğini es geçerek bonzai satışını, molotof kullanımını ve eylemlerde yüzün çeşitli araçlarla gizlenmesini engellemeye yönelikmiş gibi sunmak kocaman bir yalandan ibarettir. Her üç konuda da yasalar mevcut olup yüzlerce çocuk taş ya da molotof attıkları iddiasıyla cezaevlerine atılmış, onlarca yıllık cezalar verilmiştir. Meselenin bunlar olmadığı, her üç konuyu öne sürerek kamuoyu desteği sağlamayı amaçladıkları açıktır.

Tasarı çok açık şekilde yükselen toplumsal muhalefete, sendikal örgütlenmelere, hükümet protestolarına, halkın temel hak ve özgürlükleri için yürüttüğü mücadeleye saldırı amacı gütmektedir. Tasarı ile hayata geçirilmek ve kamu güvenliği” yalanıyla gizlenmek istenen tedbirler açıkça faşizan tedbirlerdir. Tasarının devletleşen AKP'nin dokunulmazlığını saldırgan bir biçimde pekiştirmek dışında hukuksal ya da siyasal bir değeri bulunmamaktadır. Tasarının yasallaşması durumunda tüm toplumsal muhalefet darbe dönemlerini bile aratacak bir saldırı altında olacaktır. Kısa süre önce çıkan yasa ile ‘'makul şüphe'' standardına geri dönülmesi de gözetildiğinde basın emekçilerine, avukatlara, sendikacılara, üniversitelilere, kadınlara yönelik şafak baskınları” yaygınlaşacak, toplu tutuklamalar sıradanlaştırılacaktır.

Dinleme, gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkileri genişletilecek, sahte ve hukuk dışı kanıt yaratma faaliyeti sistematikleştirilecektir. Avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakkı, ‘'gizlilik'' kararları ile ortadan kaldırılacağından, savunma hakkı ihlalleri yaygınlaşacaktır. Polise 24-48 saatlik bağımsız gözaltı yetkisi verilmesi yoluyla yargı devre dışı bırakılacağından ve savcıların polis gözaltılarıyla ilişkisi kesileceğinden kayıt dışı gözaltılar, kaçırma, yok etme, infaz, işkence uygulamalarının önü açılacaktır.

Yasa tasarısı; tüm temel anayasal hak ve özgürlükler mücadelesinin tırpanla biçilmesi amacı taşımaktadır. AKP'nin 13 yıllık baskıcı politikaları artık toplumu bir sosyal patlama noktasına getirmiştir. Aynı politikalarda ısrar edilirse hiçbir kanunun bu patlamayı durduramayacağı tarihsel gerçekliklerle sabittir. Dolayısıyla AKP'nin emek ve demokrasi mücadelesine karşı hukuk tanımaz politikasının ve otoriter karakterinin yansıması olan yasa tasarısı derhal geri çekilmelidir. Hükümete sesleniyoruz, temel hak ve özgürlükleri askıya alan bu sıkıyönetim yasasını derhal geri çekin. Halklarımızın ve emekçilerin ihtiyacı yeni bir ss yasası değil barış ve demokrasinin tesisine yönelik düzenlemelerdir”

Eylemde CHP'li Vekil Tanju Özcan da söz aldı. Özcan 10 gündür Meclis Genel Kurul'da faşizmi yaşadıklarını söyledi. Özcan şöyle konuştu: Bu yasayı çıkartmak için her türlü hakareti mubah görüyorlar, muhalefet milletvekillerine her türlü uygulamayı mubah görüyorlar. Sanki kaçak sarayda yaşayan Cumhurbaşkanı AKP milletvekillerine demiş ki ‘Ben size yasa yapmayı değil, ölmeyi emrediyorum' Bu şekilde geliyorlar Meclis'e. Eğer bu aysa bu şekilde geçer ve yürürlüğe girerse gerçekten artık Türkiye'de faşist bir yönetim var diyen biri abartılı tanımda bulunmuş olmaz. TBMM'de bize yapılan bu muameleyi görüyorsunuz. Milletvekiline bunu yapan vatandaşına bu aysa çıktıktan sonra neler yapmaz”

“BU YASA BİR SIKIYÖNETİM YASASIDIR”

“Bu yasaya karşı çıktığımızı sivil toplum kuruluşları olarak defalarca kamuoyuyla paylaştık. Bu yasa niteliği itibarıyla bir sıkıyönetim yasasıdır. Bu yasa niteliği itibarıyla olağanüstü rejimi olağan hale getiren bir yasa. Bu yasa ile Anayasa'nın 12. Maddesine ve diğerlerinde belirtilen temel hak ve özgürlükler askıya alınıyor. Bunun adı sıkıyönetimi fiili hale getirmektir. Bu yasa ile 48 saat gözaltında tutulabilirsiniz. Kimseye haber verilmeyebilir. Bu aysa ile telefonlarınız dinlenir, savcı ve hakimin gözetimi olmaksızın hürriyetinize el konulabilir” Haber Merkezi