HARP Mİ HAARP MI?

Bolu, iklimsel olarak olağan dışı değişiklikler yaşıyor.

Saçaklarda ürkünç buz sarkıtlarına,

Yine kiremitlerin üzerinden kayan kar/buz kalıplarının çığ kıvamında düşüşlerine şahit olurken,

Kış, ilk işareti olan beyazlarını tabiatın her alanına bıraktığında sanıyorduk ki; bu mevsim çetin geçecek.

Kar, toprağa/damlara değmeye başladığının ertesi günü, beklenen dondurucu soğuklara şahit olmadık.

Yoğun kar yağışının ardından, çok hafif de olsa kendini hissettiren lodos,

Bizleri saçak altlarından lordos olmuş hallerimizde geçişlerimize vesile oldu.

Ezilen, camı patlayan, tavanı çöken araçların hazin görünümleri ise tedbirsizliğimizin fotoğrafı olarak hafızalarımızda kaldı.

Ve Fakat;

Zarif bir şekilde yağarken bile, biri birine değmeyen kar tanelerinin,

Çatı üzerlerinde erimeye yüz tuttuklarında, kenetlenerek kiremitlerin üzerinden kayışlarındaki asaleti/heybeti de görmezden gelemiyorum.

Her mevsimi seviyorum ama kış mevsimine ayrı bir saygım var.

Üşüyorsun, elin ayağın ısınmıyor ama,

Doğacak güneşin, ısınacak iliğin de bir mevsiminin geleceğini bildiğimden, yüreğimi tatlı bir sıcaklık kaplıyor.

Nitekim;

Bolu coğrafyası;

Gün itibariyle, önce sisli sonrası güneşli, bulutsuz ve berrak bir havaya uyandı.

Isı normalin üstünde kendisini hissettirirken, güneş yatay haliyle bile bizleri ısıtmaya özendi.

Dün sabah, Büyük Camii esnafının bulunduğu mekanların olduğu bölgeden geçerken,

Mehmet Öztürk arkadaşımın mekanında ve hemen karşısındaki çay ocağında çay içme molası verdiğimde;

Her zaman olduğu üzere, Çaygökpınarlı Sobacı İsa Durak ve aslen Trabzonlu Kemal ağabeyimizle birlikte koyu sohbetlerimizden birini daha yerine getirdik.

İnanılmaz bir mutluluk, vazgeçilemez bir alışkanlık haline gelen bu kısa molalarda, mükemmel insanlarla karşılaşma ve tanışma fırsatları buluyorum.

Her bir insanımızın ayrı bir kimyası ve iklimi var.

Sıcak, soğuk, ılık ve iyi insanlardan mürekkep bir topluluk hakim buralarda da.

Elleri soğuktan üşümüş, yüreklerinin sıcaklığı gözlerinden belli bu naif insanları benimle hiç üşenmeden tanıştıran saraç Mehmet kardeşimin o mümtaz kişiliğini, o güzel esnaf ruhunu buradan anmadan geçemem.

Mehmet Öztürk, iklim gibi bir arkadaş. Onu tanımak, bilmek/görmek, muhabbetine eşlik etmek lazım.

Bolu'nun ve ilçelerimizin iklimini, insanını, coğrafi yapısı ve inanılmaz doğasını,

İnsanlarının olgun, anlayışlı, gülen yüzlerini, misafirperver duruşlarını, geleneklerine bağlı, kültürlü yapılarını çok ama çok önemsiyorum.

Buralarda inanılmaz bir muhabbet var.

Geçmişte yaşatılmak istenen ayrımcılık, yerini daha bir muhabbete, birbirini anlamaya çalışan bir iklime bırakmış görünüyor.

İtişme kakışma yok, herkes işinde gücünde, bir aile iklimi sirayet etmiş, esnafından müşterilerine kadar.

Bolu'da HARP yok nitekim.

Ve Fakat..

HAARP'tan müthiş endişeliyim.!

Bu sıcak, bulutsuz ve güneşli havada dahi korkularıma engel olamıyorum.

Geçen yıl, TV'de haberleri dinlerken bir şey dikkatimi çekmişti. Ek bilgilere ulaşmam da zor olmamıştı.

İşin içinden, bir Sırp çıktı, vakıa'nın mucidi olarak.

Durduk yerde kendimle HARP etmeye,

Bu HAARP* hadisesinin nasıl bir şey olduğuna kafa yormaya durdum.

Bu HAARP; Yüksek frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı imiş.

Mucidi ise Nikola Tesla isimli bir Sırp bilim adamı.

Proje, yapay deprem ve iklim değişikliklerine yol açan bir silah olarak kullanılmak üzere ortaya çıkmış.

Bu Haarp projesi, güneşten binlerce kat miktarındaki enerjiyi dünyanın belli bir alanına yönlendirme üzerine inşa edilmiş.

Tartışmalara, karşı çıkmalara rağmen ilk istasyonu Amerika, Pentagon desteği ile Alaska'da kuruvermiş.

Deniliyor ki bu bir iklim silahıdır. Amerika bu iklim silahını Rusya üzerinde denemekte, bunu bir silah olarak kullanmaktan çekinmemektedir.

Şimdi düşünüyorum da;

Bu iklimsel değişikliklere, bu güneşin sıcak, güler yüzlü hallerine aldanmalı mıyız.?

Yoksa, tebessümlü sohbetlerimize devam mı etmeliyiz.?

Yoksa,

Amerikan iklim silahının bir kandırmaca,

Bu güneş, bu iklim sahte diyerek,

HAARP projesine eşitleyip,

Şimdi daha yeni yakaladığımız toplumsal gücü, muhabbeti, iklimi, güneşi terk ederek,

HARP mi etmeliyiz.!

HAARP 1997'de çalıştırılmaya başlandığından bu yana gelen iklim değişikliklerinin süre geldiği iddia ediliyor.

Global dünyanın güçlü aktörleri, soğuk harp rotasyonunu her alanda uygulamaya koyuyorlar. Bundan da zerre kadar imtina etmiyorlar.

Kuzeybatı Arkansas' ta 100 bin ölü balığın karaya vurduğu,

ABD, İsveç, Yeni Zelanda, İngiltere, İtalya ve Kanada'da meydana gelen binlerce toplu kuş ölümlerinin yaşandığı haber oluyor.

Daha bir çok akla yakın, uzak ileri senaryolar ile karşı karşıyayız.

Aklımızın almadığı kadar farklı detaylar yaşıyor dünya.

Bildiğimiz, kanıksadığımız iklim, belki de elimizde değil artık.

Elimizde olanı, geleneğimizde, kültürümüzde var olanı elimizden kimse alamaz, buna kimse cüret dahi edemez.

Eğer iyi bir iklimi, ısıtan bir güneşi, bir arada yaşamayı bu coğrafyada düşlüyorsak eğer;

Her konuda güçlü olmamız gerekiyor.

Bu birlikteliği ihsas etmenin yolu birbirimizi anlamaktan, dünya ve ülkemiz gerçeklerini bilmekten geçiyor.

Sevimli cana yakın, dirayetli bir güneşi arzuluyor isek;

Sohbetlere durmaktan, birbirimizi anlamaya çalışmaktan, her alanda konuşmayı denemekten başka bir iklimi tasavvur edemiyorum.

İçe dönük değil,..

Şimdi olduğu gibi dışa dönük hamleleri yapmaktan başka bir yol yok gibi görünüyor.

Bolu, bu sabah önce sisli sonra güneşli bir sabaha uyandı.

Cadde, park ve çay boylarında yürüyüşe çıkmış onlarca gurubu ocak ayında görebilmek mümkün olabildi.

HAARP diye bir proje dünya iklimini bozmaya dursa da, bizim ülkemizin sosyal iklimini bir daha bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.

HAARP varsın iyonosfer ısıtmaya dursun, iklimlerle oynasın.

Bugün hava açık ve güneşli.

Yarınlarımız daha güzel olacak, bundan eminim..!

*Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı