Günlerden Bolu Pazarı…

Tezgâhın arkasında bulunan pazarcı bağırıyor;

‘Gel vatandaş gel! Fatmagül buradan almadı, başına gelmeyen de kalmadı gellll!'

Pazarcı epey geride kalmış diye düşünürken, tünelden Belediye önüne geldim.

Gel Muharrem Hocam gel!

Baktım Belediye Başkanımız Sayın Alaaddin Yılmaz…

O anda beni, ‘Fatmagül' ile ‘başına gelmeyen kalmadı' sloganı arasındaki bağlantımı etkiledi ne?

Fatma Gül'ün başına her ne geldi ise benim de başıma gelmesin diyerek,Alaaddin Bey'in BEBEKMEYVE ORMANI adını vermiş oldukları projelerini görmek için davetini hemen kabul ettim.

Bizi bir görevli karşıladı…

Sebenli Bekir; örüden yetişmiş belli,

Ardından ise bir hanımefendi geldi yanımıza, o da mektepli imiş; Ziraat mühendisi Aylin Aydın hanımefendi.

Büyük bir alan, 350 dönüm; yürü yürü bitmiyor.

Her doğan yeni çocuk için dikilen meyve ağaçlarını görünce de buraya BEBEK MEYVE ORMANI ismi neden verildiği anlaşılıyor.

Bu alanı gezerken AlaaddinBey'de sanki kırk yıllık pazarcı esnafı gibi anlatıyor da anlatıyor.

Her şeye hâkim, her sebzenin her meyvenin özelliklerini teker teker söylüyor.

İnanmazsınız ama hıyarları bile tanıyor, çeşitlerini biliyor.

‘Bak hoca Şirincesi var, Suzan'ı var,

Başak, Çınar, Çakır var, yani var oğlu var.

Bak Hoca, bu Ayşe gadun bu beyaz boncuk, çalısı da var çalısızı da…

Hangisi tutarsa, hangisi toprağımıza uyum sağlarsa…'

Ya kavun? Dedim.

O da var.

İşte Altın baş, işte Ankara, işte Kırkağaç,

Beğen beğen al!

Baktım uzaktan gelenler var…

Alaaddin Bey konuşurken dedim ki; ‘Başkanım kim bu gelen?'

O anda bostana bakıyordu, gelenleri işaret ettiğimi anlamadan cevap verdi;

‘Öndekihıyar, arkasındaki kavun, en arkada ki ise kelem!'

Ne diyeceğiz şimdi?

Konuşan başkanımız, o zaman biz de bozmayalım madem.

Valla ne desem bilmem ki, yok yok her şey var.

‘Ye kabağı salla göbeği' mi desem,

Yoksa

‘Kestaneyi aldım elliye, kabuğunu soydurdum güzel tenliye' mi desem…

Başkan anlatıyor, Bekir bey onaylıyor,

Gözleri sanki ‘Benim adım Sebenli Bekir, beğenmez isen geri getir.'diyor.

Çeşit çeşit karpuz da ekmişler, baya büyümüş, ‘nasıl ama' dedi başkanımız.

‘Ne nasıl?' diye cevap verdim.

‘Karpuzdan bahsediyoruz hoca, sen neredesin?' deyince cevabı yapıştırdım.

Dışarıdan iyi görünüyorda aklıma bir söz geldi, hani derler ya ‘dışarıdan baktım yeşil kubbe içine girdim estağfurullah tövbe' bu karpuzlarda olmasın öyle.

Ne alaka? dedi başkanımız

Dışı iyi de, ya tadı?

‘Karşıda karpuz yerler

Biz de varsak ne derler

Otursak biz de yesek

Şu şunu sevmiş derler.' Desek yaniönce yesek, sonra karar versek?

Valla daha ne desek bilmem ki;

Bu proje için, ‘Gülme başkana olursun muşmula'dan yola çıkıp,

‘Fındık, ayva, erik, elma, armut ve dut,

Önce gel bir gör, sonra çeneni tut.' mu desem,

Daha ne desem bilmem…

Yoksa boylanmaya başlayan kirazlara bakıp;

‘Ah bu yetim kirazlar al ala dururken,

Tek başıma kara gecelerde zar zor uyurken,' türküsünü mü söylesem?

Ne söylersek söyleyelim ama şu gerçek ki;

İçine karışık kimyasal gübreler katılan sebze ve meyveleri yediğimiz günlerden beri toplumun kimyası bozuldu.

Bu hormonlu gıdalar yüzündenadamlık; paraya, mala, makama mağlup olur iken, devler cüce, cüceler dev oldu.

Etrafımız kansızlar ve duruşu olmayanlar ile doldu.

‘Herhalde Alaaddin Bey bunun farkına varmış olmalı ki BEBEK MEYVE ORMANINI kurmuş.' diye düşünürken sordum;

‘NiyetinizGüdül'lü pazarcı kardeşlerimize rakip olmak mı?'

Hayır!

‘O zaman niyetiniz belediyenin borç yükünü hafifletmek olmasın?'

Ne alaka, o da değil!

‘O zaman ne?'

Sorumuzun cevabını Alaaddin Bey

“Bolu insanı kendi gözleri ile görmediği şeye inanmaz. O yüzden biz burada birçok yeni ürünü Bolu'da üretilip daha çok para kazanabileceklerini onlara göstermeye çalışıyoruz. Bizim tek amacımız çiftçimiz daha çok para kazanabilsin. Sadece patatesten, buğdaydan medet ummasın” cümleleri ile verdi.

Bu anlamlı geziyi tamamlayıp,

‘Bebek Meyve Ormanı'dır bunun adı.

Sadece kavun karpuz yemekle olmaz,

Söylemekle yazmakla çıkar tadı.

Kim iyi dinlemezse yesin onu Arap Dadı.' Diyerek giderken ne oldu dersiniz?

Kafamıza üç elma düştü…

Biri bize, biri Üniversitemize, biri de İl Tarım Müdürlüğüne…