Enseyi karartmayalım
Mücadeleye mücadele,
Koşuya koşu,
Hırsa hırs ile cevap veren bir takım değildi Adanademirspor.
Bu özelliğinden dolayı oyunda üstün olan taraf bizdik. Oyunu istediğimiz gibi yönlendirdik, pozisyonlarda bulduk.
Ama yenildik.
Dünyanın da sonu değildi,
Yenilmemize rağmen umutlandık.
Ve bu maçı da hazırlık maçı olarak görmüş, ligin ikinci yarısının bizim açımızdan Gaziantep BB maçı ile başlayacağımıza kendimize inandırmıştık.
Ama koşan mücadele eden kapanan takımlar karşısında ne yapardık?
Bu anlayış ve iki yeni transferimiz olan Adem ve Mustafa ile başladık maça.
40. dakikaya kadar topun kaybedildiği yerde savunma anlayışı mükemmeldi. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın,” En iyi savunma hücumdur.” taktiğinin aynısıydı. Pas trafiğimiz ise oldukça yüksekti.
Kanatlardan yaptığımız ataklar ve buralarda kazandığımız faullerle gol arayışı içersinde olduk.
Ama
Bizi öne geçirecek gol vuruşunu yapamadık.
Da, karamsarlığa da kapılmadık.
41. dakikada rakibin 10 kişi kalması ile bence her şey tersine döndü.
İkinci devre rakibimiz iyice kapandı.
Hücumda rakip kaleye gol atmak için gerekli olan iletişiminin temel unsuru olan paslaşmayı rakibimizin de eksik oluşundan dolayı iyice artırdık.
Ancak;
Paslaşma iletişimini de Mustafa Kayabaşı yapması gerekirken bu oyuncumuzun ilk 15 dakikadaki performansını ilerleyen dakikalara yayamayınca,
Bunu yapabilecek diğer oyuncumuz Alp'i de oyunun büyük bölümünde kanatta kullanınca göbekten istediğimiz pozisyonlara giremedik.
Yanlamasına yaptık, derinlemesine gidemedik.
Ve kanatlardan yüklenmiş olduğumuz zamanlarda yaptığımız ataklar ya da bu ataklar sonucunda kazanılan fauller neticesinde, duran toplardan ve yüksekten atılan toplarla pozisyonlar üretmeye çalıştık.
Bu pozisyonlar ise rakip savunma tarafından bertaraf edildi. Ceza sahasında oluşan karamboller de ise başarılı olamadık.
Göbekten duvar pası yapamadık, oynanan 98 dakika da toplam şutumuz bir elin parmaklarını geçemedi, ceza sahası içersinde rakibi oyundan düşürecek yaratıcılık özelliklerimizi gösteremedik. Ve bir puana razı olduk.
Hocamız eksik oynayan rakibimiz karşısında, bu maçı kazanabilmek amacıyla hücum gücümüzü artırabilecek hamlelerini yaptı.
Ancak bize kalırsa Mustafa Kayabaş değişikliğinde Çağrı yerine Dimitrov'u kullanabilmiş olsaydı, hem göbekten rakibimizi delme fırsatları yakalayabilir,
Hem duran topları daha iyi kullanabilir,
Hem şut yüzdemizi artırabilir,
Hem de tribünlerde de,”yabancı oyuncu hakkımızı kulübede oturtarak değerlendiriyoruz.”imalı konuşmalarına fırsat vermeyebilirdi.
Öyle ya da böyle bir maç daha sona erdi. Takımımız bu maçta üç puan kazanabilmek için çok koştu çok mücadele etti.
Bu yanı ile de maç boyunca takımımızı hiç susmadan destekleyen taraftarlarda haklı olarak,“böyle oynayın da yenilin.”diyerek takımımıza cesaret verdi.
Ancak haftalar öyle ya da böyle bir şekilde geçer ama aynı seyirci,”böyle oynayın da küme düşün.”demez, bunu da unutmamalı.
Onun için küme düşmez denilen Göztepe'nin durumu bizlere örnek olmalı.
Ligde bulunmuş olduğumuz yerin ikliminin farklı olduğu hatırlanmalı, kaybedilen puanların ihalesini hakemlere yıkarak, sorumlu olması gereken kişilere bahane fırsatı tanınmamalı. Ancak karamsarlığa düşüp de, Servet Yılmaz Kardeşimizin dediği gibi de enseyi karartmamalı.
Bireysel olarak takıma katkı sağlamış gözüken yeni transferlerin uyum sürecini atlattıktan sonra takım oyununa da katkı sağlayacakları,
Ve kadromuzun da, bize rakip olabilecek takımlar ile kıyaslandığ