CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan okul müdürlerinin görevden alınması, ilkokullarda kız öğrencilerin başları örtülü derslere girmesi konularında Köroğlu Televizyonu'na açıklamalarda bulunarak Eğitimde artık bıçak kemiğe dayandı” dedi.

İl Milli Eğitim Müdürü Çavuşoğlu'na uyarılarda da bulunan Özcan, Burada meydan boş değil. İsteyen istediğini yapamaz Türkiye Cumhuriyeti'nde. Evet burada bir tek parti iktidarı var. Ben bunun farkındayım. Ama bu iktidarın karşısında da muhalefetin temsilcileri de var. Meydan boş değil. Gelişmeleri çok dikkatli bir şekilde takip ediyorum. Gözüm İl Milli Eğitim Müdürü'nün üzerinde” diye konuştu.

CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan Çarşamba günü eğitimcilerin yaptığı eylemin gerekçelerine ilişkin açıklamalar yaptı. Özcan şunları söyledi: Eğitimde bıçak kemiğe dayandı. Tüm Türkiye'de böyle. Öğretmenler ve eğitim çalışanları üzerine ciddi oyunlar oynanıyor. Son Torba Yasa'da yaklaşık 700 bin öğretmeni kapsayan bir rotasyon uygulaması ki, Türkiye'de bu ölçekli bir kıyım söz konusu olmamıştı. Diğer atraftan bazı şeyler yanlış gidiyor diyoruz. Milli Eğitim camiasını Bakanlık mı yönetiyor? Sendika mı yönetiyor? Belli değil. İllerimizde milli eğitim müdürleri devletin milli eğitim müdürleri mi, yoksa Memur-Sen'in Eğitim Bir Sen'in müdürleri mi? Belli değil.

“MEYDAN BOŞ DEĞİL”

Bolu'da okul müdürlerinin performansı değerlendirildi. Sonuçta ne oldu? Bu 85 müdürün 75 puan üzerinden alanlarını tespit ettiler. 29 müdür bu 75 puan üzerinde puan alabilmiş. Kim bunlar diye bakıyorsunuz. 29 müdürün 26'sı Eğitim Bir Sen üyesi. 2 tanesinin sendikası yok, 1'i de yanlışlık Kamu Sen'e bağlı Türk Eğitim Sen'den bir müdür karışmış araya. Böyle bir şey olabilir mi? 29 müdürün 26'sının Eğitim Bir Sen olmasının bana biri etsadüf olduğunu söylesin. Ben gelişmeleri dikkatlice takip ediyorum. Önümüzdeki günlerde mülakatlar var. Bakacağız bakalım, Bolu İl Milli Eğitim Müdürü devletin milli eğitim müdürü mü, yoksa Bolu İl Milli Eğitim Müdürü bazılarının dediği gibi Memur Sen'in atamasını yaptırdığı bir müdür mü? Bunu çok yakından takip ediyorum. Müdür Bey'e buradan da uyarılarımı göndermek istiyorum. Burada meydan boş değil. İsteyen istediğini yapamaz Türkiye Cumhuriyeti'nde. Evet burada bir tek parti iktidarı var. Ben bunun afrkındayım. Ama bu iktidarın karşısında da muhalefetin temsilcileri de var. Meydan boş değil. Gelişmeleri çok dikkatli bir şekilde takip ediyorum. Sayın Valim'in de zaten hassasiyet göstereceği konusunda hiç kuşkum yok. Ama gözüm İl Milli Eğitim Müdürü'nün üzerinde.

“10 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUNU SİAYSETE ALET EDİYORLAR”

Yine bir seçim dönemi yaklaştı. Yine başörtüsü, kimine göre türban. Yine siyasi malzeme olarak hükümet tarafından gündeme getirildi. Tabi bu seferki olay diğerlerine çok benzemiyor. Biz niye tartışıyorduk? Kamuda çalışan kadınlarımızın giyim kuşamları meselesini tartışıyorduk, üniversitede okuyan bir çoğu 18'inden büyük gençlerimizin başı kapalı olarak derslere girip giremeyeceğini. Türkiye bu sorunları aştı. Halka da anlatırlarken bu iki temel mesele üzerinden gidiliyordu. Şimdi ne oldu da 10 yaşındaki çocuğun ne giyeceğine de karışmaya başlanıyor? 10 yaşında bir kız çocuğu kendi iradesi ile başını açık tutması onun gerçekten düşünerek tasavvur ederek karar verebileceği bir konu mu? Böyle bir şey olur mu? 10 yaşındaki kız çocuğunu açık şekilde siyasete alet edebilme adına başı akpalı olarak derslere girme izni verebiliyorsunuz. Bunun çok olumsuz sonuçları olacak şimdiden söylüyorum. İnsanlar belli bir yaşa ulaştıktan sonra ne giyip giymeyeceğine, saçını açık tutup tutmayacağına kendileri karar verebilirler. Ama 10 yaşındaki bir çocuk buna karar veremez. Mahalle baskıları oluşacak Türkiye'de. Bazı şehirlerde, bölgelerde çocuğunu başı açık okula göndermek suç haline gelecek. Bazı yerlerde tam tersi olacak.

“KADINLAR ‘YETER ARTIK!' DEMELİ”

Eski Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül'ün eşi bile artık bu duruma isyan eder oldu. Hükümete sesleniyorum. Bırakın artık kadınlarımızın, kızlarımızın, kız çocuklarımızın kılık kıyafetiyle, baş örtüsüyle uğraşmayı. Siz bu ülkede yoksullukla işsizlikle, ekonomik sorunlarla ilgilenin. Dış politikayı sağlıklı bir hale getirmeye çalışın. Bir de tuhaf olan bir şey var Türkiye'de. Biz erkek siyasetçiler olarak oturuyoruz bir masa başına, kadının başı açık mı olmalı, kapalı mı olmalı? Şöyle mi giyinmeliler, böyle mi giyinmeliler? Kadınların buna isyan etmesi lazım artık. Ya kardeşim size ne benim ne giyineceğimden? Bırakın biz erkeklerin sakalına bıyığına karışıyor muyuz? Erkeklerin kravat takması caizdir, sakal bırakmalı mı, bıyık bırakmalı mı, başına sarık geçirmelidir, geçirmemelidir biz bunlara karışlıyor muyuz? Bırakın bizi. Biz kadınlar olarak kendi meselemizi kendimiz konuşalım” demesini bekliyorum. Yeter ama artık yani. Burada artık ölçü kaçtı. Yarın yeni doğan kız bebeğin de başını kapamaya kalkacaklar. Bırakın insanlar kendileri karar versin. Böyle dayatmalar içerisinde bulunmayın.”