Eğitim Sen Bolu Şubesi 9. Olağan Genel Kurulu'nu yaptı. Kurul'da konuşan Şube Başkanı Dursun Yenin, Eğitim Sen 9. Olağan Genel Kurulu'nun, hükümetin başta eğitim alanı olmak üzere saldırılarını çok yönlü olarak artırdığı, seçim hesapları üzerinden emekçilerin birbirine karşı kışkırtılarak bölünmeye çalışıldığı bir dönemde yapılıyor olmasının önemli olduğunu söyleyerek hükümeti eleştirdi. Tüzük gereği başkanlığa tekrar aday olamayan Yenin'in konuşmasının ardından kurulda yapılan seçimle yeni yönetim belirlendi.
Eğitim Sen Bolu Şubesi'nde yeni dönem başladı. Tüzük gereği tekrar başkanlığa adaylığını koyamayan Dursun Yenin, divan oluşturulmasının ardından söz aldı ve hükümetin icraatlarını eleştirdi. Yenin şöyle konuştu: Üç yıllık yoğun bir çalışma dönemini geride bırakarak yeni bir döneme giriyoruz. Geride bıraktığımız dönemde, Eğitim Sen'in tüzük, program, ilke ve hedefleri doğrultusunda; üye, temsilci ve komisyonlarımızla faaliyetlerimizi sürdürdük. Bu süreçte, başta eğitim ve bilim emekçileri olmak üzere tüm kamu emekçilerini yakından ilgilendiren her türlü hak mücadelesinde yer alarak, çalışma yaşamının emekçilerin aleyhine bozulması girişimlerine kararlılıkla karşı durduk. Sermayenin sınıfının emek düşmanı politikalarının uygulayıcısı AKP iktidarının; ekonomik ve sosyal politikalarına, halkın eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanındaki hak ve kazanımlarım gasp eden düzenlemelerine, eğitimin ticarileştirilmesine, 4+4+4 düzenlemesiyle eğitimin yeniden yapılandırılmasına, eğitimde ırkçı-gerici kadrolaşmaya, karşı dururken, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim perspektifiyle önemli çalışmalar yürüttük. Ülkemizde ve dünyada emperyalizmin ürettiği savaş ve emekçi karşıtı uygulamaların yol açtığı sömürünün, eşitsizliğin, açlığın hâkim kılındığı, şiddet ve katliamların yaşanmasına neden olmaktadır. Bu politikaların acımasızca uygulanması sonucunda eğitimin bilimsel, demokratik, laik nitelikli olması hedefinden hızla uzaklaşılmış, gerici- ırkçı bir anlayış egemen olmuştur. Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar her düzeyde ‘paran kadar eğitim' anlayışının hâkim kılınmaya çalışıldığı, içeride ve dışarıda savaş yanlısı politikaların geliştirildiği, diktatörlüğün inşa edilmeye çalışıldığı, bir korku imparatorluğunun yaratılmasının adımlarının atıldığı, en küçük demokratik hak talebinin şiddetle bastırılmaya çalışıldığı bir ortamda genel kurulumuzu gerçekleştiriyoruz. İsyan ateşinin Haziran Direnişi ile dalga dalga büyümesini sağlamış, en temel haklarımızı ve özgürlüklerimizi bile tanımayan, baskıcı, otoriter ve gerici yaşam tarzını dayatan siyasi iktidara karşı halkın umutla dolu geleceğini savunmayı merkezine alan toplumsal bir başkaldırıyı yaratmıştır. Haziran Direnişi bütün dünyaya demokrasi ve özgürlük haykırışını duyurmuştur. AKP hükümetinin bütün şiddetine ve gençlerimizin katline rağmen Gezi Parkı Direnişi Ülkemizin miladı olmayı hak etmiştir. O canlar ki halkın özgürlük çığlığında, mücadelede şehit oldular. Artık her özgürlük çığlığımız, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Haşan Ferit Gedik! diye yankılanacak! Ne Roboski ne de Reyhanlı katliamı; halkın özgürlük mücadelesinin önüne geçememiştir. Hükümetin 12 yıl boyunca halka uyguladığı şiddet politikalarına rağmen Türkiye'de ezilen kesimde yer alan herkes, demokrasi ve özgürlük mücadelesindeki kararlılığından vazgeçmemiştir. İktidar ortaklarının çatışması her ikisinin de kirli çamaşırlarının ortaya serilmesinin vesilesi oldu. ‘Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk' sloganımız tam da bu iktidarı tanımlar niteliktedir. Önümüzdeki yıllarda, iktidar bloğunun meşruiyetini kaybetmesi, demokrasi ve emek mücadelesinin gelişerek yükselmesine gebe olduğu açıktır. Ayrıca; iktidar bloğunun ve onu destekçisi olan burjuvazinin sendikal hareket içine yerleştirmeye çalıştığı ve büyük oranda da başarılı olduğu, sendikalar ekono