Zor bir yazı olacak.

Ama zor'ları severim.

Sor deseler,

Sormam.

Zor deseler,

Sanmam.

Bilirim ki;

Her bir şey zor.

Her bir şey,

Bir o kadar kolaydır oysa.

Demem o ki;

Şu klişeleşmiş,

Her akla geldiğinde,

Can simidi gibi sarıldığımız,

“Eğitim Şart” lafına bozulmaya başladım.

Bozulmaya başladım.!

Zira;

Bir şeyin içini dolduramaz,

Sağını solunu toplayıp,

Cümleyi bir yerinden bağlayıp beleyemezsen,

Söyledikleriniz slogandan öteye gitmez.

Havada kalır.

“Eğitim Şart” da böyle olmaya aday bir ezber olmaktan öteye gitmeyecek gibi görünüyor.

Ney'in eğitimi.

Öyle ya.!

Neyi kast ediyor,

Neyi umuyoruz.

Neyi bekliyoruz.

Modern bir eğitimden mi bahsediyoruz.

Yoksa kafamızda, başka bir ufuk, başka bir çizgi mi var.

Eğitim şart..

Evet..

Eğitim şart.

Kulağımıza ne kadar hoş geliyor.

Sihirli bir anahtar gibi sanki.

Cümleyi kurduğunda her bir şey yerine oturacakmış hissi veriyor insana.

Kolaya ne kadar çok kaçıyoruz.

Ne çok alışmışız şart'lara..şurt'lara..

Bir yanlış ve/veya yanlışı gördüğümüzde..

Eğitim Şart diyebiliyoruz da..

Kendimizi ne kadar eğittiğimize kafa yormuyoruz.

Sabır gösteremiyoruz.

Sır saklayamıyoruz,

Empati kuramıyoruz,

Şükür bilemiyoruz,

Tevazu gösteremiyoruz,

Alçak gönüllü olamıyoruz,

Dinlemeyi beceremiyoruz.

Saygıda kusur ediyoruz..

Ama her bir şeyi Eğitim Şart” deyimine bağlamayı da ihmal etmiyor,

Vakıa'yı kendimizden alıp, üzerimizden sıyırıp karşıya yapıştırmayı bir matah sayıyoruz.

“Eğitim Şart” diyerek pası/suçu/görevi kime attığımızın hiç önemi yok.

Bu görev bir misyon üstlenmekten, sorumluluktan çok,

Topu taca atmaktan başka bir şey değil.

“Eğitim Şart” asisti yapmayı sevenler,

Kendi kalelerine gol pası verdiklerinin farkında bile değiller.

Burada tek suçlu eğitimcilermiş gibi bir algı oluştuğu kesin.

Suçlu sadece eğitim verenler sanki.

Yazmakla,

Çizmekle,

Okumakla da şart yerine gelmiyor bilesiniz.

Eldeki kalem,

Eldeki silgi de para etmiyor bir vakit.

İş kalpte,

İş gönülde,

İş, paydaya payanda olmakta.

İş paydaşlara akıl vermekten ziyade o işte pay sahibi olmaktan geçiyor.

İşte tam burada,

Usta-Çırak derinliğine değinmeden geçmek olmayacak.

Olmayacak,

Zira işin özeti,

Eğitimin temel terbiyesi burada gizli.Çırak olmadan,kalfalığı yaşamadan, ustalık taslamanın elle tutulur yanı yok.

Bürokratik disiplinle ortadan kalkan usta-çırak derinliği kaynaklı terbiye yani eğitim, Cumhuriyet tarihinden daha eski.

Eğitim Şart demeden önce biz kendi şartlarımızı ne kadar yerine getiriyoruz ona bir bakmak lazım.

Hayat;

Köksüz ve sevgisiz saygı gösterilerini yutmayacak kadar akıllı.

Tabiat iç güdeleri ile donanımlı eğitimli canlılarla dolu.

Ne bir yaprak,

Ne bir çiçek,

Ne bir balık,

Ne bir dağ,

Ne bir nehir,

Ne de bir deniz..

Bir diğerine eğitim şart demiyor.

Ama..

Hayat bir güzel yaradılışın hikayesinde sabırla, usul usul devam ediyor.[devam edecek]

Mustafa Nuri Gürsoy