Bolu Belediye Başkanı Sayın Alaaddin Yılmaz enteresan, şahsına münhasır bir adam.

Her karşılaşmamız, çoğumuzda olduğu gibi bir seri sürprize gebedir.

Aklım/zamanım verilen ince mesajları çözmek, bilmek, süzmek, elemek ve el mecbur cevap vermekle,

Bazen de susmakla geçer.!

Nerede, ne zaman, ne yapacağını, ne söyleyeceğini kimsenin kestiremeyeceği bir tarzı vardır, Sayın Başkanın.

Hizmeti de, iş tutuşu da farklı,

Şahsına münhasır, insanlarla iletişimi kendinde saklıdır.

Bu özelliğini bilmesine, sakıncalarını hissediyor olmasına, artı-eksi muhasebesine rağmen bu huyundan vazgeçmediği gibi, keyif aldığı da vakıa'dır.

Eğer söylediği sözlerin altında yatan maksadı, vermek istediği görevi/mesajı alamıyor, tekliyorsan..

………….!

Her neyse.!

Navigasyon hükmünde yer bildirimi hesaplarında;

Yazımın başlığına konu olan vakıa'ya döneyim.

Yer…. 1. Işıklar Orman Parkı.

Mekan…. Köroğlu Sofrası.

Saat…. 19.20 civarları.

Gündem… Ak Parti 5.Dönem 4. İl Danışma Meclisi Toplantısı.

Vakıa…. Profilden de olsa, yanır'dan da olsa hemen tanıyacağım birine doğru seyir defterimi yeniden planlıyorum.

Yüzünü döndüğü anda Hoş Geldiniz Başkanım diyeceğim.

Birçok arkadaş, dost o hevesle ve bir riski göze alarak civarda.

Nitekim döndü.

Göz göze geldik.

Karşılıklı tebessüm.

Karşılıklı sıcak bir toka.

İki, bilemedin üç defa toka vaziyetinde el sallama.

Hal hatır derken.

Yine risk alarak,

Biraz çekinerek,

Biraz kimyasını kollayarak,

Biraz gözünün içine bakarak

Nasılsınız diye sorduğum Sayın Alaaddin Başkan..

Her zaman olduğu üzere samimi bir tebessümle..

“İyiyim” dedi..

“Ben her zaman iyiyim” !!

“Bir derdim yok, senin bir derdin var mı.?” Dediğinde..

Soruyu çözmek, süzmek, elemek ve el mecbur cevap vermek, nasıl oldu ise oldu bir saniye mi almadı.

Ve dedim ki; hemen..

“Derdim Sensin Başkanım”

Galiba şaşırdı.

Bir başkası olsa bu “dert” kelimesinden kıl kapar; “dert” ederdi mesela.

Bir savunma guard'ı alır, son cümlemi dahi dinlemeye gerek duymaz bir çuval inciri kulaklarımıza yine yeniden tıkar/hava dahi aldırmazdı.

Öyle yapmadı.

Her zamanki gibi iletişimimiz tamdı.

Zekice baktı.

Ve ne demek istediğimi anlamış hallerinde daha sıcak bir tebessüm kondurdu yüzüne.

Son kuracağım cümlemi merak ettiğini anlamıştım.

Devam ettim; düzeltme mahiyetinde üç kelimelik kelam ile..

“Sizin için dertliyim” Başkanım….

Gülüştük.

Kim ne derse desin.

Kim ne söylerse söylesin.

Sayın Alaaddin Yılmaz Başkan zor adamdır/zor işleri başarır.

Başkan ile aramızda geçen bu iki güzel diyalog adına, bu haftaki köşe yazımı bu minvalde yazacağıma kendi kendime söz verdim.

Dediğimi yapıyorum.

Bana göre bu sıcak sohbetin siz okuyucularımla paylaşmamak bir eksiklik olacaktı.

Paylaşmam iyi oldu.

Bundan sonra daha iyi olacak.

Şöyle ki;

2015 seçimlerinin üzerinden üç hafta gibi bir süre geçmiş.

Hükümet olma/kurma/kırma noktasında çok senaryolar gündeme geliyor/gidiyor.

Geriye/öne/yana/arkaya doğru bakarak düşündüm.

Bolu Belediye Başkanı, Alaaddin Yılmaz binlerce Bolulunun Belediye Başkanı,

Bolu Milletvekillerimiz Ali Ercoşkun ve Fehmi Küpçü ilçeleri ile birlikte binlerce Bolulunun ve TBMM'sinin vekili,

Ak Parti İl Başkanı Yüksel Coşkunyürek,

seçilmiş olan Milletvekillerimizin, Belediye Başkanlarımızın, İl Genel Meclisi Başkanımızın başkanı..

Bu saydığım seçkin ve seçilmiş insanlar ellerini taşın altına koyanlardı.

Onlar Bolu için,

Çok çalışıyor/uğraşıyor/mesai harcıyorlar.

Derdim odur ki;

Bolu ili her zamankinden daha özel ve güzel olsun.

Yeterki;

Biri birimize dertlenelim”

Biri birimiz için dertli olalım”