Türk Tarım Orman Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci iktidarın kendilerine yakın olan bazı kesimleri zengin etmek için Bolu'nun da içinde olduğu Karadeniz Bölgesi'nde, ormanlık alanların turizme açıldığını söyledi. Demirci, Endişemiz odur ki birilerine Yeşil Kuşak Yol Projesi uyguluyor şuanda siyaset. Korkumuz şudur ki doğal zenginliklerimiz turizme kazandırmak gibi bir düşünce altında aslında birilerini zengin etmek, orman varlığı içinde yer alan belirli maden ocaklarını, maden yataklarını belirli yakın kitlelere peşkeş çekilmesine yol açacak bir düşünce olarak görüyoruz” dedi. Demirci aynı uygulamanın tarım arazilerinde de uygulandığını belirterek meracılıkta da benzer uygulamaların geleceğini söyledi.

Bolu'ya gelen Türk Tarım Orman Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci Bolu'da, azalan tarım ve orman arazileri hakkında konuştu. Demirci 2007'de düzenlenen Türkiye'de Toprak Koruma Kanunu'nun toprakları korumadığını ifade etti.

“TOPRAK KORUMA KANUNU İLE TOPRAK KORUNMUYOR”

Demirci, Bu kanuna tabi olarak oluşturulmuş bir yapı, bir kurul var. Bu kurulun dokuzlu yapısının altısı tamamen tarım çerçeveli kuruluşlardan değil, tarım dışında yerel idarelerin genelde imara açma, yerel idarelerin inşaat sektörüne tahsis etme, tarım dışı alanlara daha öncelik veren kuruluş ya da kamu kurumları adına temsilci gönderdikleri bir kurumdan bahsediyoruz. Bu kanunun çıkışında biz karşı çıkmıştık. Bu konuyu gerekli yargı silsilesine taşımıştık. Ancak geline noktada hukukun ağır işlemesi sonuç alamadık. Toprak koruma kanunu adı altında çıkarılan bir kanun bugün toprağı korumamakta. Kanunun içerisinde oluşturulmuş bir kurul da tarım arazilerini tarımın dışına itmiştir. Bu aslında politik bir söylemde adına Koruma Kurulu dediğiniz kurulun toprağı korumadığı gerçeği ortada” dedi.

“KORKARIM MERA ARAZİLERİ DE MERA DIŞINA TAŞINACAK”

Demirci, Meracılıkta da benzer uygulamalar gelmekte. Mera Koruma Kanunu adı altında yeni bir düzenlemeyle yine 11'li bir kurul oluşturulmakta. Yine endişemiz meracılık anlayışı dışında oluşacak kurul üyelerinin mera arazilerini mera dışına taşıyacakları gibi bir görüntü var. Bu da tarım ve hayvancılıkta geldiğimiz olumsuz resmin üzerine daha da olumsuzluk katacak bir görüntü”

Ormanlık alanların da rant için tahrip edildiğini belirten Demirci, 2B diye terminolojimize giren ve ormanı koruyamam görüntüsü var” dedi.

“ORMANLAR RANT İÇİN TAHRİP EDİLİYOR”

“Orman varlığı ise bir ülkenin ekonomik zenginliğinin akarsularının, yağmurlarının, toprak verimliliğinin, tarımsal verimliliğinin, havasının her şeyinin aslında ekolojik olarak dengesi ve zenginliğidir. Bir ağacın 300 yıl insanlığa hizmetinden bahsedersek, insan bir ağaç ömrünün 5'de 1'i bile ömrü olmazken, insan eliyle ağaç varlığının yok edilmesine yönelik özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu yerlerde orman varlığının kıyılmasına yönelik uygulamalar var. Bunlar yasal anlamda aslında suç olarak görülen uygulamalar. Maalesef kamunun kendi görevini iyi yapmaması, siyasetin özellikle orman alanlarının deniz mantığı ile görmesi sonucunda bugün 2B diye terminolojimize giren ve ormanı koruyamam görüntüsü var. Orman alanlarındaki özellikle alt yapı zenginliğinin öne çıkarıldığı özellikle maden sahalarına yönelik sektörlerin iktidara yakınlığı da dikkate alınarak onlara rant sağlamaya yönelik orman varlığının tahrip edildiği görülüyor. Bu konularla ilgili düzenlemeleri tabi ki biz bir sivil toplum kuruluşları olarak başta Orman Mühendisleri Odası olmak üzere Ziraat Mühendisleri, Şehir Planlamacıları ve ilgili tüm STK'larla beraber çalışarak engellemeye yönelik çaba yürütüyoruz. Ancak siyasetin verdiği kararları siz STK'ları olarak takip etme imkanınız yok. Bu amaçla yürüttükleri çalışmaları size haber vermeden kendi kendilerine planlayıp yapıyorlar. Siz ta ki mevzuatın Meclis'teki ilgili komisyonları yada Genel Kurul'a geldiği zamanda anlıyorsunuz. Kamuoyu oluşturmak adına gayret gösteriyorsunuz. Ancak iktidar sayısal gücüne güvenerek ve ortaya koyarak bu uygulamaları yapılıyor.

“İKTİDAR YEŞİL KUŞAK YOL PROJESİ UYGULUYOR”

Özellikle Bolu'nun da içinde olduğu Doğu Karadeniz'den Batı Karadeniz'e kadar tırnak içinde söylüyorum bölgenin doğal alt yapısını turizme açıyoruz gibi bir resim arkasına endişemiz odur ki birilerine yeşil kuşak yol projesi uyguluyor şuanda siyaset. Korkumuz şudur ki doğal zenginliklerimiz turizme kazandırmak gibi bir düşünce altında aslında birilerini zengin etmek, orman varlığı içinde yer alan belirli maden ocaklarının maden yataklarının belirli yakın kitlelere peşkeş çekilmesine yol açacak bir düşünce olarak görüyoruz.

“KAMUOYUNA ANLATILANLARIN TERSİ ÇIKIYOR”

İşin özü şu: Endişeliyiz. Türkiye'de biz siyasetin kamuoyundan, kamuoyunu yanlış bilgilendirerek ya da toplum mühendisliği oluşturarak yaptığı projeler sonuçlandığında kamuoyunun tamamen aleyhine dönüştüğü gerçeği var. İşte HES'ler. Çok güzel anlatıldı kamuoyuna, enerji açığından bahsedildi ama akarsular üzerine hidroelektrik yapıları oluşturulması yerine daha büyük kompleksler yapmak yerine küçük HES'lerle belirli kişileri zengin etmeye yönelik lokalde akarsu kaynaklarının yerlerini değiştirerek tarımsal alanların olumsuz etkilenmelerine göz yumarak belirli insanları rant elde edebilmelerini sağlar hale geldi. Bugün su kaynaklarının tamamının belirli insanların eline verildiği bir yapı var. Siyaset yaptığı işlerin vatandaşın doğru algısına yönelik planlayıp yapma zorunluğu var. Ama artık güvensizlik o noktaya geldi ki siyaseten söylemlerin nihayetinde ortaya çıkan sonuçları tamamen söylentinin tersini ortaya koyan olumsuz şeyler ortaya çıkmakta. Her türlü hukuki zeminde mücadelemiz devam edecektir” Öte yandan personelin rotasyona tabi tutularak iş performansının düşürüldüğünü söyleyen Demirci hukuki mücadelenin devam ettiğini kaydetti.

“KAMU ÇALIŞANLARINA ROTASYON UYGULANIYOR”

“Tarımı geliştirmek, tarımsal faaliyetlerde çiftçilere örnek olmak, ormancılığımızı geliştirmek ve orman varlığımızı korumaktan sorumlu memurlarımız son dönemlerde tamamen hukuksuz rotasyon adı altında zorunlu sürgünlere tabi tutulmakta. Bu anlamda kamu çalışanlarının iş performansları düşürülmekte. Kamu çalışanları benden olan-olmayan ayrıştırmasına tabi tutulmakta. Bunun sonucu olarak da bu hizmeti yürüten arkadaşların hizmet iradesi zayıflatılırsa bu hizmeti alacak vatandaşların da alacağı hizmet bu anlamda sıkıntıya girmekte bunun için bir yasal mücadele süreci yürütüyoruz. Çıkarılan düzenleme ve yönetmeliklerin iptali ile ilgili yoğun bir mesai harcıyoruz”