Bolu Barosu Başkanı Avukat Ferit Atalay yaptığı basın açıklamasında Hakkari'de 3 askerin hain bir pusuda şehit edilmesine değinerek, Şiddetin ve vahşetin kol gezdiği, etnik ve mezhepsel kışkırtmalarla insanların ötekileştirildiği bir diyarda çözüme ulaşılamaz. Çözüm toplumsal barıştan geçmektedir. Çözüm eşit vatandaşlık temelinde dayanırsa hayata geçecektir” dedi.

Atalay yayımladığı basın açıklamasında Bolu Barosu ölen yurttaşlarımızın acısını içinde hissetmekte olup tüm yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı dileriz” şeklinde konuştu ve açıklamalarına devam etti;

“Hakkari'de hain bir saldırı sonucu gencecik üç evladımızı yitirdik. Hunharca katledilen üç şehidimizin ardından yine kanıksadığımız hamasi rahmet edebiyatı başladı. Cenazeler, kısa bir zaman sonra Ocağına acı düşen aileler dışında belleklerden sessizce yitip gidecek tıpkı bu ve benzeri olaylar gibi.

Kanayan bir yara olmaya devam eden ve insanımıza büyük acılar veren olaylar karşısında çözüm üretememiş olmak bir yana, çözüm adı altında verilen ödünler sonucu bu günlere gelinmiştir.

Kurulduğundan bu güne değin Türkiye Cumhuriyeti yurtta barış dünyada barış düstrunu benimsemiş, kendi varlığına yönelik olmadığı sürece uzlaşmazlıklara barışçıl çözümler üretmiştir.Ancak ; Bölgenin ekonomik olarak iştah artırıcı doğal kaynakları, jeopolitik durumu, mezhep ve etnik çatışmalara duyarlı olması , bölgede çıkar peşinde olanların işini kolaylaştırmış ve işbirlikçi politikaların sonucu da 30-40 yıl önce başlayan kirli savaş bu gün daha da karmaşık beklentilerle insanımızın ölümüne neden olmaya devam etmektedir.

Çözüm süreci adı altında sürdürülen çabalar ödün sürecine dönüşmüştür. Sokak hareketleri ve kalkışma çağrıları demokratik talep” kılıfına sokulmakta ve öc alma duygusu ile asker, polis ve kamu görevlilerimiz katledilmektedir. Kalkışma çağrılarını yapanlar Demokratikleşme ve Barış söylemlerinin arkasına sığınarak, Türkiye Cumhuriyetine yol haritaları önermekte, İşaret parmaklarını sürekli havada tutarak… Yapmasanız sorarım… edasıyla ulus iradesini ipotek altına almaya çalışmaktadırlar.

Şiddetin ve vahşetin kol gezdiği, etnik ve meshepsel kışkırtmalarla insanların ötekileştirildiği bir diyarda çözüme ulaşılamaz. Çözüm toplumsal barıştan geçmektedir. Çözüm eşit vatandaşlık temelinde dayanırsa hayata geçecektir. Çözüm ulusal çıkarları öne çıkararak emperyal güçlerin tezgahına düşmemekten geçmektedir. En önemlisi çözüm Demokrasi ve hukuk devletinin güçlendirilmesi ile mümkündür. Şiddetin kutsandığı, barış adı altında kalkışma provalarının yapıldığı bir diyarda şiddetin şiddeti doğuracağı unutulmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti kendi varlığına yönelik bu kalkışmayı önleyecek güce ve hukuki birikime sahiptir. Bolu Barosu ölen yurttaşlarımızın acısını içinde hissetmekte olup tüm yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı dileriz.”