Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı, CHP eski İstanbul Milletvekili Umut Oran terörün hortladığını, ekonominin diplere vurduğunu belirterek, "Türkiye hakikaten ulusal güvenliği, iç güvenliği, terör mücadelesiyle, ekonomisiyle, dış politikasıyla, demokrasi standardı ile vahim bir dönemden geçiyor. Her şey yasak. Çeteler ortaya çıkmış durumda ve çeteler iktidar lehine mesajlar veriyorlar" dedi.

Umut Oran, partisinin Bolu İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi. AK Parti'nin ülkeyi yönetemediğini belirten Umut Oran, "Dün sınırımızda insansız hava aracı düşürüldü. Bakıyoruz, soruyoruz bilgi yok. Ana muhalefet partisi olarak bize bilgi gelmiyor. Kimin uçağı diyoruz, cevap yok. Nereden geldi diyoruz, cevap yok. Böyle bir şey olabilir mi ? Böyle ülke yönetilebilir mi? Onun için ülke yönetilemiyor. Buradan çıkan sonuç, AKP artık gitmeli. Yönetemiyorlar ve vatandaşımızın can ve mal güvenliğini sağlayamıyorlar. Geldiğimiz nokta bu" dedi.

AKP VESAYETLE YÖNETİLİYOR

Oran, AK Parti'nin vesayetle yönetildiğini söyleyerek, "7 Haziran seçiminin sonucu ile ilgili daha öncede söylemiştim yine söylüyorum, 7 Haziran'da Türkiye seçmeni ben beceriksiz, kifayetsiz AKP iktidarını istemiyorum dedi, bence en önemli sonucu bu. İkinci önemli sonucu anayasa ve yasaları dikkate almadan meydan meydan, miting miting 400 milletvekili isteyen, ettiği yemine bağlı kalmayan bir anlayış söz konusuydu. Vatandaş en güzel cevabı ona da verdi. 400 isteyene vatandaş 258 milletvekili verdi. Üçüncü önemli sonuçta, AKP artık vesayetle yönetiliyor. Eş başkanlık sistemi gibi vesayetle yönetiliyor. Kim başında kim değil, hükümetin başında kim var belli değil. O vesayet altında bırakan kişi yani bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin liderlik veya kişisel itibar rakamları yüzde 60'lardan 30'lara düştü. Bu üçüncü önemli konu. Dördüncü önemli konu ise o kişinin 13 yıldır kişisel itibarı partisinin altında kaldı. Partisinin aldığı oy 40.50 kendisinin ise 30'larda kaldı. Bu 4 husus bence çok önemli. Halkımızın verdiği cevap ve milletimizin iradesinin sandığa yansıması çok önemli" diye konuştu.

TÜRKİYE VAHİM BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR

Koalisyonun kurdurulmadığını ifaden eden Oran, konuşmasını şöyle sürdürdü; "7 Haziran sonrasında tekrardan zorla bir seçime gidiyoruz. Koalisyon kurulmadı, kurdurulmadı ve 14 gün sonra önümüze tekrar sandık geliyor. Bu süreçte sandıktan ders almayan anlayış bu baskı, tehdit ve şantajlarını misli ile artırarak devam etti. Türkiye bir anda kan gölüne çevrildi. Her taraf yangın yerine döndü. Terör belası tekrar hortladı. Ekonomi şu an diplere vurdu. Türk lirası değersizleşti. Yabancı para 1 yılda yüzde 40 değer kazanmış oldu. Türkiye hakikaten ulusal güvenliği, iç güvenliği, terör mücadelesiyle, ekonomisiyle, dış politikasıyla, demokrasi standardı ile vahim bir dönemden geçiyor. Her şey yasak. Gazeteciler dövülüyor, gazeteler basılıyor. Bunu yaparken iktidar partisinin milletvekilleri de bunun başında oluyor. Çeteler ortaya çıkmış durumda ve çeteler iktidar lehine mesajlar veriyorlar. Hakikaten Türkiye çok vahim bir dönemden geçiyor. Hala aynı baskıcı tavırlar devam ediyor. 7 Haziran'dan ders almayan AKP daha beter bir sonuç alacak 1 Kasım'da"

CHP AKAN KANIN DURMASI İÇİN ÇALIŞMAKTA

Oran, CHP le HDP'nin görüşmeleriyle ilgili soruyu ise şöyle cevaplandırdı: "Türkiye'de bir iktidar aczi, zafiyeti ve hükümet boşluğu vardır. CHP özellikle 7 Haziran'dan sonraki süreçte vesayet altındaki başbakan, iktidar boşluğu ve hükümet yetersizliğini doldurmak için her partiye yani TBMM'de temsil edilen her partiye eşit mesafede davranmakta. Hepsi ile görüşme ve diyalog içerisinde olmaya çalışmaktadır. Biz Temmuz ayında meclis açık olduğu zaman, olaylar başladığında parlamentoyu olağan üstü toplantıya davet ettik. Terörün engellenmesi ve araştırılması ile ilgili olağan üstü bir oturum istedik. Parlamentodaki her üç parti de bizim bu teklifimizi reddetmişlerdir. Ama CHP akan kanın durması, canların yanmaması, insanların daha fazla acı çekmemesi için milletin oyu ve iradesi ile TBMM'de temsil edilen her parti ile eşit mesafede görüşmeye çalışmakta ve çözüm üretmeye çalışmakta, asıl bu görevi yapması gereken hükümet ise şaşkınlık ve gaflar içerisinde kıvranmakta." DHA