CHP Bolu Milletvekili Aday Adayı Burak Cop konuk olduğu Köroğlu TV Ana Haber Bülteni'nde neden milletvekili olmak istediğini anlattı. ‘Halkla beraber, halkımızla dayak yiyeceğiz' diye konuşan Cop, Halkımız sokakta eziyet görürken yalnız bırakmayacağız. Biber gazı yiyeceksek birlikte yiyeceğiz” dedi.

CHP Bolu Milletvekili Aday Adayı Cop, Köroğlu Ana Haber'in konuğu oldu. CHP'nin 7 aday adayından biri olan Siyaset Bilimci ve Akademisyen Burak Cop Köroğlu TV Ana Haber Bülteni'nin konuğu oldu.

“TATLI GERGİNLİĞİNİ YAŞIYORUM”

Gazeteci Arzu Sarı'nın sorularını yanıtlayan Burak Cop, aday adayı olduğu günden bu ayna yaşadığı gelişmeleri şöyle anlattı: O günden bugüne gelişmelerin benim lehime seyrettiği gibi bir izlenim elde ediyorum. Bu kanaate şöyle vardım. Gittiğimiz yerde ilgi görüyoruz. İnsanlar merak ediyorlar. Bu merak tabi yadırgamaya dayalı bir merak değil. Söylediklerimize, çizdiğimiz profile özellikle ben Bolu'ya dair, Türkiye'ye dair ve de nasıl bir Cumhuriyet Halk Partisi hayal ettiğime dair vizyonumu anlattığımda ilgi uyandırdı bu yurttaşlarda. Pek çok ilçeleri gezdik. İl merkezinde de çeşitli çalışmalar yapıyorum. Genellikle büyük bir merak var. Yalnızca şöyle bir gözlemimde oldu. İlçe gezilerimde yalnızca partili yurttaşlardan değil, genel olarak partili olmayan yurttaşlarında bir ilgi gösterdiğini gördüm. Bu beni mutlu ediyor, cesaretlendiriyor bir açıdan. Bir açıdan da omuzlarıma sorumluluk yüklüyor. Çünkü halk sizi belli bir mertebeye getiriyorsa, parti örgütü beni belli bir noktaya getirecekse, taşıyacaksa veya belli bir sorumluluk hissini de getiriyor. Onun tatlı gerginliğini yaşıyorum”

“KAFAMDA İLK 3 TAHMİNİ VAR”

Kendisinin Tanju Özcan'a rakip olarak görüp görmediğinin sorulması üzerine Cop, Biz Tanju Bey dışında toplam 6 aday adayı var. Hepsi Tanju Özcan'a rakip. Aynı zamanda hepimiz birbirimize rakibiz. Tabiî ki siyasetle ilgilenen insanlar olarak partililerle de sürekli temas halinde olan insanlar olarak belli tahminlerimiz var. Hepimizin var. Benimde kendime göre çizdiğim bir öngörü şema var. Aday adayı arkadaşlarımızın da var hiç kuşkusuz. Ama ben burada spekülatif bir şekilde 1.şu olur, 2.şu olur dersem bir kere örgüt iradesine saygısızlık yapmış olurum. Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri başka partilerin üyelerine benzemez. İradelerini teslim etmez. Kafamda ilk 3 tahmini var. Burada bunu size paylaşayım dersem, söyleyeyim dersem kendimi 4500 tane üyemize saygısızlık yapmış gibi hissederim”

“ YARDIMCI DOÇENT OLARAK GÖREV YAPTIM”

Milletvekili olduğu takdirde nasıl bir yol izleyeceğini ise Cop, Siyasetin birkaç düzlemi var. Parlamento düzleminde komisyonlardan birine üye olursunuz. Hukukçuysanız adalet komisyonuna veya anayasa komisyonuna üye olabilirsiniz. Dış politika bilginiz varsa, dış politika komisyonuna üye olabilirsiniz. Özel bir üniversite de 2,5 yıl Yardımcı Doçent olarak görev yaptım. Galatasaray ve Boğaziçi üniversitelerinde de hocalık yaptım. Uzmanlık alanlarım siyaset bilimi, siyasal kurumlar, siyasal yaşam, seçim sistemleri özellikle benim doktora konum odur. Dış politika konusunda belki görevlendirilirim. Belki Adalet komisyonunda. Bir hesap uzmanı olmadığım için bütçe komisyonunda herhalde partim beni görevlendirmez. Bu işin parlamento boyutu. Benim asıl önemsediğim şey, sokak boyutu. Zaten bu gezi isyanının ortaya çıkması, gezi isyanı boyunca tüm Türkiye'nin resmi rakamlara göre 3,5 milyondan fazla insanın sokaklara dökülmesi ve 81 ilin 80'inde gösteri yapılmış olması bize bir şeyi net olarak gösteriyor. O da siyasette yüksek siyasette ve sokak siyasetin de ayrımının kalmadığı siyaset eşit bir düzlemde. Benim milletvekili olmak istememin amaçlarından biri de sokakta, yerde dayak yenilecekse halkımla birlikte dayak yemek. Biber gazını yiyeceksek, halkımla birlikte biber gazını solumak. Bizim için en iyi seçenek ve hedeflediğimiz senaryo bizim bu seçime iktidar olarak çıkmamız. Genel başkanımız %35'lik minimum bir çıta koydu. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak %35 oy alırsak, zaten bu ülkedeki diktatörlük rejimine son vermişiz demektir. Şayet tek başımıza iktidara gelemiyorsak da, bir koalisyonun büyük ortağı olarak iktidara geliriz demektir. %35'i aşarsak zaten bu düzeni kökünden değiştireceğiz. Bu bir olasılık. Meclis aritmetiği bizi muhalefette bırakabilir. Öyle bir meclis aritmetiği ortaya çıkar ki AKP azınlıkta kalır ama gider söz gelimi HDP ile veya MHP ile anlaşır. O zaman biz yine azınlıkta kalabiliriz. İç güvenlik yasasının durumu şu an muallakta. Önemli maddeleri geçirdiler. Bazılarını geçirmediler. Geçirilen maddeleri henüz topluca onaylamadılar. Ama zaten Türkiye' de iç güvenlik yasası gündemde değilken bile insanlar sokaklarda polisin kurşunuyla, gaz mermileriyle gözlerini, hayatlarını kaybettiler. İç güvenlik yasası AKP'nin gönlüne göre çıkarsa artık hesap sormadan, hesap vermeden adam öldürebilecek, AKP'nin devlet yapılanması. Artık ona da gerek yok. Zaten yeteri kadar canımızı yakıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Bolu'da 3 milletvekilinden en az 2'sini kazanma hedefiyle yola çıktığını taahhüt ediyorum. Bunu söylüyorum. Ama meclis aritmetiğinde öbür partiler bir araya gelir yine AKP'ye can suyu verirse, bunu MHP'de yapabilir HDP'de yapabilir. İşte o zaman halkımızla beraber polise direneceğiz, halkımızla beraber halkımızla dayak yiyeceğiz. Halkımız sokakta eziyet görürken yalnız bırakmayacağız”

“GÜLEZ'E BAŞARILAR DİLERİM”

MHP'nin beklenen ismi Şükrü Gülez'in aday adayı olmasının CHP'nin oylarını etkileyip etkilemeyeceğinin sorulması üzerine Cop, Düşünmüyorum. Sayın Gülez'e başarılar dilerim. Gülez ailesi Bolu'nun bilinen bir ailesidir. Şükrü Gülez beyefendi de siyasette bilinen bir figür. Bir başka partinin aday adayının şu veya bu kişi olması nasıl etkileri olur iyi mi olur kötü mü olur yorum yapmam hoş olmaz. Kendisine başarılar dilemekten başka yapacak bir şey yok”

“AKP 2015'TE YIKILACAK AMA MUTLAKA YIKILACAK”

Yazdığı kitabında AK Parti'nin 2014'de yıkılacağını söyleyen Cop, bu tarihin ertelendiğini ancak bu iddianın ortadan kalkmadığını söyledi. Ben ‘AKP'nin yükselişi ve düşüşü' kitabını 2013 yılının başında tamamladım. 2013 yılının mart ayında yayınlandı. Henüz gezi ayaklanmasına 2,5 ay vardı. Hiçte AKP'nin zayıflayacağına dair bir emare yoktu. Ben daha sonraki gelişmeleri kitabımda öngördüm. AKP'nin yaşayacağı iç çatışmaları, lider kadrosundaki dağılma olasılığını, ekonominin bundan sonra elverişli olmayacağını, Gülen cemaatiyle yaşanacak çatışmanın şiddetleneceğini öngördüm. Bu öngörülerim çıkmayadabilirdi ama doğrulandı. Bunun yanı sıra gelmekte olan gezi ayaklanmasını da öngördüm. Çünkü bana bunu gösteren bir şey vardı. 2012 senesiydi Ekim-Kasım ayları, Türkiye'de ilk defa yurttaşlarımız Ankara'da Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında polisin saldırısına maruz kaldı. Gaz yediler, cop yediler. Daha sonra 10 Kasım'da Anıtkabir'e inanılmaz bir akın oldu. Yani 2010 ve 2011'deki 10 Kasım ziyaretlerindeki 2 katından fazla insan Atatürk'ümüze, Cumhuriyetimize ve partimizin kurucusuna bağlılığını ve sadakatini ifade etmek için oraya gittiler. Sokak eylemleri hareketi bütün Türkiye'de ortaya çıktı. 1 Mayıs 2013 yani geziden 1 ay önce İstanbul'daki gerginliğin gelmesini kitabımda öngördüm. Gezi ayaklanması patlak verince kitabım ilgi çekmeye başladı. Kitabım popülerleşti. Aradan biraz daha zaman geçti. 17-25 operasyonu patlak verdi. İkinci kez insanlar benim kitabımı hatırladılar. BBC benimle bir röportaj yaptı. Ben orada AKP'nin 2014 yılında alacağı öngörüsünde bulundum. 2014 yılında da bu öngörümü destekleyen şeyler oldu. AKP'den ayrılan meclis milletvekilleri partiler kurdular. Ben orada dedim ki, AKP bölünme aşamasında. AKP'nin içinden 2 parti çıkabilir belki 3 parti çıkabilir. 2014 yılı boyunca AKP'nin Kütahya milletvekili ayrıldı. Parti kurdu. Ordu milletvekili ayrıldı, parti kurdu. Pek çok istifalar yaşandı. Açıkçası 17-25 Aralık operasyonlarıyla ortaya çıkan manzara, kanıtlar,tartışmalar, tapeler her şey normal koşullar altında Türkiye'deki herhangi bir hükümetini, Cumhuriyet hükümetini bir günde götürecek şeylerdi. Ama ben AKP düzeninin hukuka tecavüz etmek konusunda yargıya ve polise bu kadar nüfuz etmek konusunda bu şekilde pervasız bir şekilde müdahale edeceğini öngöremedim. O şekilde atlattılar. Yerel seçimde o şekilde atlattılar. Oy kaybettiler, %43'e indi oyları. Bir şekilde toplumsal kutuplaşmaya taşıyarak atlattılar. Abdullah Gül ile olan sürtüşmeler. Mecliste oylanan fezleke ile ilgili çok ciddi fire verdi AKP. 2014 yılında olmadı, 2015 yılında olacak” Bolu'da yapılan belediye işlerinde ortada büyük bir beceriksizlik olduğunu söyleyen Cop, bunun Belediye Başkanı Alaaddin yılmaz'dan kaynakalndığını söyledi.

“BOLU'NUN EN BÜYÜK ŞANSSIZLIĞI”

“Ortada büyük becerisizlik var. Sayın Alaaddin Yılmaz'ın kişiliğinde somutlanan bir şey bu. Yani. Alaaddin Beyi bir birey aldığınızda, birey olarak yaptıklarından ziyade onda somutlaşan bir şey var. Uzun yıllardır Belediye Başkanı, çok güçlü bir Belediye Başkanı. Herhalde AKP'nin Bolu'da yapabildiklerinden ve yapamadıklarından en çok sorumlu tutacağımız kişi de sayın Yılmaz olur. Dolayısıyla Sayın Yılmaz'ın ismini bu bağlamda zikrettim. Ortada bir beceriksizliğin olduğu şuradan anlaşılıyor. 2004 yılından bu yana belediye bu siyasi kadroda, Türkiye'yi zaten 2002'nin Kasım'ından bu yana yürütüyorlar. Ama Bolu inanılmaz potansiyelleri olmasına rağmen patinaj yapan yerinde sayan bir şehir. Bolu gibi turizm, sanayi, doğa her türlü imkana sahip olan doğası bereketli bir kentte işsizlik oranı Türkiye ortalamasına eşitse açıklanması gereken saçma bir durum var. Ben çeşitli konuşmalarımda, demeçlerimde Bolu'yu 2'inci Eskişehir yapma perspektifinden bahsettim. Bolu'yu 2'inci Eskişehir yapmayı başarırsak, bunu yapmak içinde sosyal demokrat bir insan lazım. CHP iktidarı lazım. Sevgili yurttaşlarımıza bizim kendimizi iyi anlatmamız ve bize bu sefer 1 değil, 2 milletvekili vermeleri lazım. O koşullar altında Bolu'nun 2'inci bir Eskişehir olabileceğini, turizm olanaklarından çok daha iyi yararlanabileceğini tüm Türkiye'de kongre ve konferans turizminin olabileceğini, üniversitenin kent yaşamında daha büyük rol oynayabileceğini ve Bolu insanından demokrat ve özgürlükçü aynı Eskişehir gibi hoşgörülü, özgürlükçü kendine göre istediği gibi yaşabildiği bir ortamın olabileceği bir şehre varabileceğimizi söylüyorum. Bu hedefe varırsak ne olur? %10 olan işsizlik 5 yıl içinde %5'in alına iner. Belki daha da fazla altına inebilir” Haber Merkezi