Parti binasında bir basın toplantısı düzenleyen Milletvekili Tanju Özcan gündeme dair konuları değerlendirdi. Bolu'nun karla mücadelede başarısız olduğunu belirten Özcan, yerel yönetimin 12 yıldır karla mücadelede başarısız olduğunu ifade etti. Özcan, Belediye'nin kara hazırlıksız yakalandığını, ayrıca İl Özel İdaresi'nin de köyleri unuttuğunu söyledi.

Haber Merkezi - Gündemin öne çıkan konularına değinen Özcan, hem yerelde hem Ankara'da iktidar partisi yöneticilerini hedef alarak eleştirilerde bulundu.

Günlerdir tüm yurtta olduğu gibi Bolu'da da etkisini sürdüren yoğun kar yağışından kaynaklanan yaşam zorluğuna değinen Özcan, Bolu'da kar yağmasının değil yağmamasının normal olmadığını belirterek yerel yönetimin 12 yıldır karla mücadelede başarısız olduğunu ifade etti. Özcan, Belediye'nin kara hazırlıksız yakalandığını kaydetti ve İl Özel İdaresi'nin de köyleri unuttuğunu söyledi. Özcan şöyle konuştu:

Yerel Yöneticilerin ne kadar öngörüsüz olduğunu bir kez daha gördük. Uzun süre yağan kardan dolayı Bolu'da ana arterler kapalı kaldı, merkezde. Mahalle araları ve sokaklara hala girilmedi. Belediye sınırı dışına çıkınca İl özel İdare adeta köyleri unutmuş, yok. Köy Hizmetleri'nin ilgili şubesi maalesef ilçeler arası yolları bile açmadı. Özelleştirmişler. İşte özelleştirirseniz alan müteahhid daha çok para kazanmak için o yola on kez girmesi gerekiyorsa bir kez giriyor. Biz de bu çileyle karşılaşıyoruz. Mülki İdare Amirlerinden yerel yöneticilere kadar herkes sınıfta kaldı.”

BEŞTEPE'DEN GELEN TALİMATLA AKLANDIRILDILAR”

TBMM'de Soruşturma Komisyonu'ndan 4 bakana çıkan karara da değinen Özcan, Yüce Divan'a göndermem kararı çıktı 4 bakanla ilgili biliyorsunuz. Komisyon 9'u AKP, 4'ü CHP, 1'i MHP, 1'i de HDP'den oluşan üyelerden kurulmuştu. HDP'li vekil isitfa etmişti 14 üyeden oluşuyordu. 9'a karşı 5 oyla bu bakanların Yüce Divan'a gönderilmesi engellendi. Çirkin olan şey Yüce Divan oylaması 22 Aralık 2014'te yapılacaktı. Ancak Beştepe'den gelen müdahale sonucunda; eskiden Çankaya diyorduk, şimdi Beştepe diyoruz. Beştepe'den gelen müdahale sonucu bu ertelendi. 5 Ocak'ta yapılan oylamada da maalesef o komisyon üyeleri vicdanlarına göre değil, dosyadaki delillere göre değil, tamamen Beştepe'den aldıkları talimatla bu eski bakanları aklamaya çalışmışlardır. Muhtemelen 19 Ocak'ta Meclis Genel Kurulu'nda 2. oylama yapılacak. İnşallah AKP'nin diğer vekilleri Komisyon üyesi diğer vekilleri gibi davranmaz; gerçekten milletin vekilleri gibi davranır, Recep Tayip Erdoğan'ın değil de milletin vekili olduklarını hatırlarlar vicdanlarının ve dosyadaki delillerin durumuna göre hareket ederler. Orda her şey belli. Tapelerin doğru olduğu belli. Fezleke içinde her husus delillendirilmiş. Bunları görmemek için kör olmak lazım. Ama işte bazıları açısından bu koltuklar o kadar tatlı ki akıllı olun bir daha bu koltuğu göremez, bu görevlere seçilemezsiniz, sizleri aday göstertmem tehditlerine hepsi boyun eğdi. Bunun sonucunda da bütün milletimizin vicdanını derinden yaralayan bu karar çıktı.

GÜLER, CUMHURBAŞKANI'NI TEHDİT ETTİ”

Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler açık bir tehditte bulunmuştu. ‘6 Ocak'ta ben de konuşacağım' demişti. Bu ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı'na açık bir tehditti bu. Yani ‘beni aklatmazsan ben konuşacağım' mesajıydı bu. Bunun sonucunda komisyon kararıyla aklandılar. Ama inşallah Genel Kurul'da aynı konuda benzer bir karar çıkmaz” dedi.

DÜNE KADAR GÜLEN'LE KOL KOLAYDILAR”

Özcan ayrıca Paralel yapı ile mücadelenin Türkiye'yi hızla faşizme götürme hareketi olduğunu söyleyerek Hükümet paralel yapı ile, cemaatle mücadele adı altında hızlı bir şekilde aslında Türkiye'yi faşizme doğru götürmeye çalışıyor, bunu bir vesile olarak görüyor” dedi. Özcan şunları söyledi:

“Sürekli olarak ülkenin Cumhurbaşkanı her gittiği yerde siyasi parti lideri gibi siyasal konulara giriyor. Paralel yapı ile mücadele adı altında Türkiye ciddi bir faşizme doğru adımlarını hızlandırarak koşmaya başlıyor. Biz hep buna artık Paralel yapı demeyelim dedik. Çünkü asıl paralel yapı farklı. Bunun adı Gülen Cemaati. Gülen Cemaati ile bu hükümet yıllardır kol kola yürüdü. Beraber yürüdük bu yollarda şarkılarını birlikte söyledi. Bu cemaatle bu hükümet çocuklarımızın sorularını birlikte çaldı. Bu cemaatle bu hükümet kamudaki kadrolaşmayı birlikte yaptı, geçmişte kamudaki kadrolaşmayı birlikte yaptı, yandaşlara ballı ihaleleri birlikte dağıttı. Sonra bunların arası bozuldu. Ondan sonrasında Ankara'da bir cadı avı başladı. Türkiye'ye yayıldı. Biz bu cemaati asla savunmadık. Ancak bizim anlayışımızda kim mağdursa bizim gibi düşünsün ay da düşünmesin biz solculuk anlayışımız gereği onun yanında durduk her zaman.

TÜRKİYE HIZLA FAŞİZME DOĞRU SÜRÜKLENİYOR”

Dünün saygıdeğer Hoca Efendisi Fethullah Gülen, bugün Terörist başından daha kötü anılan bir hale getirildi. AKP vekilleri her yıl 2 şey yapardı önceden Bir, seçmene şirin görünmek için Umre ve Hacca giderdi, ikincisi Fethullah Gülen Hoca Efendi'ye şirin görünmek, onun elini öpmek için Pennsylvania'da günlerce kapısında nöbet beklerlerdi. Bu Hoca şimdi bunlara göre terörist oldu. Silahlı terör örgütü kurmaktan dolayı bunları içeri almaya çalışıyorlar. Her en hikmetse her yeri arıyorlar gazeteleri, büroları, evleri… Bir çakı bile bulamadılar. Geçmişte Balyoz ve Ergenekon'u yaparken bunlar önceden bir yerlere silah falan gömüyorlardı. İllere vergi müfettişleri gönderiliyor. Artık iş öyle bir noktaya geldi ki hükümete muhalif olan kim olursa olsun onlara da paralelci yaftası vurularak sindirilmeye çalışıyor. Hükümet paralel yapı ile, cemaatle mücadele adı altında hızlı bir şekilde aslında Türkiye'yi faşizme doğru götürmeye çalışıyor, bunu bir vesile olarak görüyor”