İZZET BAYSAL…‏

En ince ayrıntılarına kadar hesaplanmış bir yaşam mücadelesi, ilk mimarlık diplomasını yaşadığı doğduğu şehre getiren, ilk mekanize döküm sanayii kurucusu, kartellere karşı savaşan, az konuşan, çok ağlayan, bir yerde hatam olacak ki Allah'tan beni böyle cezalandırıyor diye hayıflanan, mütevazi, reklamdan uzak, bildiği yolda asla taviz vermeyen İzzet Baysal'ın Gümüşsuyu Park Bosporus Oteli yanındaki Abant Apartmanına bakıyorum, böyle bir bina yok. Solunda Alman Konsolosluğu olan taksimden inen yolda, sonra Şişli Osmanbey'deki İzsal Apartmanı. Elgün Sokak'ta geziniyorum. Bina bildiğim kadarıyla otel olacak bina. Köşe başı. Güzelde bir yerde. Sonra Büyükdere başı 105 nolu yeri geziyorum. Sırada Topkapı'daki fabrika var. Onu da çarşamba günü ziyaretle bitireceğim. Çıkan bir sonucu paylaşmak için yazdım. İzzet Baysal hayatındaki tüm olumsuz ya da olumlu her şeyi, en ince ayrıntılarına kadar hesaplamıştı. Bu yönünü de yeni keşfettim. Bilinen bir yapısı değildi.

BİR YAZIYA SEVDALIYDI, BİRDE BOLU'MUZA SEVDALIYDI O

Hafta sonu müzayedeler nedeniyle İstanbul'daydım. Otobüsün servis sağlayıcısının azizliğine uğruyor ve geç kalıyorum. Müzayede başlamış. Kadıköy Kafkas Pasajı'nda Emin Barın'ın kapak kompozisyonu ve cild güzel sanatlar akademisi yazı ve cild hocası Emin Barın tarafından yapılmıştır. 1964 yazılı. Sonra başka Emin Barın'lı dergileri topluyorum. İkitelli Enko Plastik sevgili dosttum encümen üyesi Osman'a sipariş verdiğim Mehmet Zekai Konrapa'nın Bağcılar Belediyesi tarafından bastırılan Mehmet Akif Ersoy'un tuttuğu notları teslim alıyor ve pazar günü dönmemeye karar veriyorum. Pazar erkenden Zincirlikuyu Mezarlığındayım. Kimler yok ki burada yatan. Amacım Boluluların yerini dahi bilmedikleri Emin Barın'ın mezar yerini öğretmek. Bu aynı zamanda Baysal Ailesinin aile mezarlığı içinde geçerliydi. Kemal Sunal'dan, Ayhan Işık'a, Sağlık Bakanı Yıldırım Akbulut'tan, mafya babalarına, Sabancı ailesinden Koç ailesine, Erdal İnönü'ye kadar kimler yok ki. Yazarlarımız hemen hemen hepsi orada yatmaktaydılar. Gezerken düşüncelere dalıyorum. Dünya hayatı, makamlar, kendilerini bir şey sananlara, mezarlıklar en güzel ölçü olmalıydı. Sessiz rüyaların içlerinde yapayalnız… Etrafında menfaatler doğrultusunda yalaka biat anlayışına, ne kadarda güzel yanıttı toprak. Toprak doyursun gözünü derler ya…

SOYUMUZ-SOYADIMIZ‏

Soyad kanunu 21 Haziran 1934. Bolu'muzda yaşayanlar olarak, seceremiz ya da şöyle diyelim; köklerimiz olarak kaç yıl geriye gidebilirsiniz. Dedenizin ismini bilseniz bile belki de; dedenizin dedesinin ismini bilmezsiniz. Taşhancı zade Mustafa Zeki Bolu(1267-1340), Taşman; Evranyalı Müftüzade Mehmet Tevfik Evranya(1260-1950) Zahidler; Çatladı oğlu Mehmet Bolu(1288-1960), Samurkaş; Samurizade Abdülkair Bolu(1282-1936) Uzunöz; Miraszade oğlu Feyzullah Yeniçağa(1290-1938) Eratay; Ataulah Efendizade Hafız Hakkı Bolu(1269-1323) Erbayram; Elvan oğlu Bayram Kuzgölcük(1236-1325) Gülez; İlyaszade Hacı Emin Bolu(1253-1323) Hitit; Hattatzade Mehmet Hakkı Bolu(1268-1339) Kalaycıoğlu; Kalaycı Hüseyinzade Ahmet Recai Bolu(1296-1332) Kavarna; Kavarnalıoğlu Hüseyin Bolu(1271-1338) Öğretmenoğlu; Abazaoğlu Abdullah Bahçeköy(1272-1390), Tunçok; Hacı Memişoğlu Ahmet Niyazi Bolu(1288-1928) Çelikpençe; Mustafa Mesciler (1305-1970) Gücüm; Çaylı Kürtoğlu Ahmet Bolu (1259-1927) gibi... Arkası gelecek....