Bir elde kadeh, bir elde Kuran…

Şöyle aşk ve şevk ile bir Kelime-i Şehadet getirelim mi?

Buyurun!

"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü"

Artık korkmamıza gerek yok! İşimiz tamam, yani Allah'ın izni ile eninde sonunda cennete giriyoruz.

‘Eninde sonunda' dedim,

Çünkü bir doğrudan sınıfı geçme var, bir de kaldığımız derslerin ceremesini çektikten sonra…

Eğer sınıfı doğrudan geçip cennete kavuşmak istiyorsak, bu dünyada çok ama çok çalışmamız lazım.

Yoksa

Bu dünyada iken,' vur patlasın çal oynasın' tarzında yaşayacağız,

‘Çalsın sazlar oynasın kızlar' diyeceğiz,

Sonra da sınıfı doğrudan geçip, cennet özleyeceğiz.

Yok, öğle yağma…

Yüce Kitabımız Kuran da, Cennet ile ilgili pek çok süre ve ayet var, hadislerde de anlatılıyor.

Muhammed Süresin de

‘Muttakilere vadedilen cennet şöyledir; içinde bozulmayan suda ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan tatlı ırmaklar vardır…'diyor.

Peygamber Efendimiz ise;

Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki:'Ben Azimu'ş- Şan, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım.'(Buhari, Müslim, Tirmizi.) hadisi ile ifade ediyor.

Ama Cennet'e girmek için Nisa Süresinde de

‘İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu ve hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah o nu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur.' Derken,

‘…Allah'ın koyduğu ve hükümler ve çizdiği sınırlardır…'İlahi kelamına dikkat çekiliyor.

Yani doğrudan Cennet'e kavuşmak için gerçek bir mümin olacaksın. Kalbin ile ahirette, bedenin ile bu dünyada yaşayacaksın.

Yaşayacaksın da, epey zahmetli…

Öncelikle dünyevi zevk ve sefadan uzak kalacaksın

Namazın dinin direği olduğunu hiç unutmayacaksın.

Hoca'nın, ‘Esselatu hayrun minen nevm', ‘namaz uykudan hayırlıdır' sesini duyduğunuz da üzerimize farz olan 5 vakit namazın ilkini tamamlayacaksın.

Yani sabahın o alaca karanlığında o tatlı uykudan kalk, soğuk su ile abdest al ve günlük 5 vakit namazın ilkine başla.

Sonra öğle, ikindi, akşam, yatsı derken; namazları tamamla.

Bitti mi? Hayır!

İçki içme, at yarışı, süper toto, süper loto, iddia oynama, Milli Piyango alma,

Fala bakma, baktırma,

Gözünle bile olsa zinaya yanaşma, Allah'a şirk koşma, Bakarayı makaraya alma,

Kuran'ı ve hadisleri kafana göre yorumlama, yorumlatma.

Dedikodu yapma, yalan söyleme, emanete hıyanet ve hırsızlık etme, öfkelenme, inananlara,' sen Mümin değilsin' deme,

Yetim hakkını es geçme, zinhar kul hakkı yeme!

Komşun aç iken tok yatma,

Faize harama yanaşma, tefeciliğe bulaşma,

Herkese iyilik yap, kötülükten, kibirden uzak kal, iyiliklerini yüze kakma.

Ramazan da oruç tut, toplayıp toplayıp bir köşeye koyduğun mallarının kırkta birini zekât olarak vermeyi unutma…

Kısacası,

İyi bir Mümin olmanın gereklerini yaparak çıkabilirsek Yüce Allah'ın karşısına,

Sonrası Ala ve Rana…

İşte cennet!

İşte tomurcuklanmış göğüslü bakire kızlar,

İşte insana sonsuz keyif veren şaraplar…

Ama bizler, Yüce Kuran'daki (En'âm: 32) “Dünya hayatı sadece oyun ve oyalanmadır.

Ahiret Yurdu ise Allah'tan korkanlar için elbette daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?” İlahi kelamlarına tezat,

Ömer Hayyam'ın;

‘Cennette huriler varmış, kara gözlü;

İçkinin de ordaymış en güzeli.

Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:

Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.

Bir elde kadeh, bir elde Kuran;

Bir helaldir işimiz, bir haram.

Şu yarım yamalak dünyada

Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman!' Dizelerindeki gibi yaşıyoruz bu dünya da.

Yani cepteki 25 kuruş, gelecek 100 kuruştan iyidir misali.

Ama herhalde şu kesin ki;

Başa kendimi koymak üzere, etrafıma şöyle bir bakıyorum da,

İlk anda cennet epey boş olacak gibi…