Bolu Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Bülent Velioğlu ve üyeleri Boluspor'un çiçeği burnunda teknik direktörü Ümit Özat'ı ziyaret etti. Geçtiğimiz haftalarda Boluspor'da göreve getirilen teknik direktör Ümit Özat'ı ziyaret eden Bolu Gazeteciler Cemiyeti üyeleri genç teknik adam ile yeni sezon öncesi fikir alışverişinde bulundu. Cemiyet üyeleri tarafından genç teknik adama çiçek takdim edildi.

HABER: FAHRİ GÜNDÜZ

Ziyarette kısa bir açıklama yapan Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bülent Velioğlu, Bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Bolu'ya hoş geldiniz. Siz, Türk futboluna adını yazdırmış ve televizyonda fenomen olan büyük bir zevkle izlediğimiz, Ümit Özat'ın Boluspor'da görev yapması bizim içinde mutluluk verici bir olay oldu sizin adınızı duyduğumuzda. Bu sene inşallah beraber, iyi niyet çerçevesinde, karşılıklı anlayış çerçevesinde buradaki hem spor basını hem de yerel ve ulusal basındaki arkadaşlarla karşılıklı iyi niyet çerçevesinde çalışmak istiyoruz. Biz geçen sene bu birlikteliği yakalayamadık. Belki biz adım atmadık” dedi.

“BOLUSPOR İÇİN BULUŞUYORUZ”

Boluspor teknik direktörü Ümit Özat'ta, Bolu Gazeteciler Cemiyeti üyelerinin ziyaretinde dolayı memnuniyetini dile getirerek, Ziyaretinizden dolayı teşekkür ederim. Bende sizin gibi medya da bulundum 3-4 sene. Medyanın da, medyacılığında ne demek olduğunu, nelere ihtiyacınız olduğunu az çok bilen birisiyim. Yalnız orada, kilit cümle sizinde söylediğiniz gibi iyi niyet cümlesi. Daha ilk günden eleştirilere başlamak istemiyorum. Antrenman sahasında belli bir çizgi çizmişler ben onu kaldırttım. Sizlerde biliyorsunuz. 2'inci gün akşamı arkadaşlarınızdan iki tanesi yarı sahanın, yarısına kadar girerek fotoğraf çektiler. Böyle olduğu zamanda bu sefer de çıkarmak zorunda kalıyoruz. Bundan sonrada atışmalar başlıyor. Yani herkes kendi yerini, alanını bilirse, yoksa ben her gün geliyorum orada sizlerle sohbet ediyorum. Neticede hepimizin bir gayesi var Boluspor. Boluspor için buluşuyoruz. Ortak paydamız. Çizgilerimizi bilirsek, onun dışında niyetimiz iyi olursa dışarıdan zor bir insan gibi görünsem de, zor bir insan değilim. Malum Türkiye'de herkesin bildiği iki şey var. Biri futbol, birisi siyaset. İkisinde de çok iyi yerlerde olmadığımız bir gerçek. Asla ben, beni eleştirmeyin falan demiyorum. Bunu sonuna kadar da yapacaksınız. Herkesin bir görüşü var. Herkesin bir fikri var. Ona da saygı duyalım ta ki kırıcı bir şey olmadığı sürece. Niyet kötü olmadıktan sonra” dedi.

“HEPİNİZ EKMEĞİNİZİN PEŞİNDESİNİZ”

Yeni sezonda bütün antrenmanların basına açık olduğunun altını çizen Özat, Benim antrenmanlarım her gün açık. Gizleyecek saklayacak hiçbir şeyim yok. Böyle antrenmanları basına kapatmayı, diğer meslektaşlarımı da eleştirmek gibi olmasın ama çok doğru bulmuyorum. Onda da şu vardır. Geçmişte kötü şeyler olmuştur, kırıcı şeyler olmuştur onu hak etmeyen birisi varsa yapmıştır. Genel anlamda antrenmanı basına kapatmayı sevmiyorum. Çünkü hepiniz ekmeğinizin peşindesiniz. Her zaman her daim arayabilirsiniz. Benim telefonum 24 saat açık. Sadece dediğim gibi 30 yılımı verdim bu işe. Bazen saklamanız gereken şeyler oluyor bunu sizlerde iyi bilirsiniz. Belli zamanlar içerisinde, belli mesai saatlerinde içerisinde ararsanız yada gün içerisinde uygun saatler içerisinde ararsanız neden bakmayayım. Bakmasam bile mutlaka geri dönüş yaparım” ifadelerini kullandı.

“BOLUSPOR'A EN İYİSİNİ VERMEK İÇİN…”

Televizyondaki görüntüsünün dışında şeffaf bir adam olduğunu ifade eden Ümit Özat, Aslında çok şeffaf bir adamın. Tabii televizyondaki görüntüm, dışarıdan insanların farklı değerlendirdiği, kavgacı, geçimsiz bir görüntü belki televizyonda insanlar böyle değerlendiriyor olabilir ama kimseye kendimi sevdirmek zorunda değilim. Öyle birisi olmadığımı da biliyorum. Benim için tek doğru şey var. Doğru olmak, dürüst olmak. Asla teknik olarak, taktik olarak her türlü eleştiri yapabilirsiniz. Kişisel işlere girmediğiniz sürece benim için sorun değil. Benim için burada en önemli olan 26 yıllık bir aradan sonra, İstanbul ve Ankara'nın yani Türkiye'nin en önemli iki ilinin 1'er saat ilerisinde tam ortasında kalan bir şehir takımının Süper ligde olması beni ilgilendiren şey. Ben bunun için gecemi gündüzüme katıp, yapılacak takviyelerle beraber her şeyimi Boluspor'a en iyisini vermek için gecemi gündüzüme katacağım ben ve yardımcılarım” dedi.

“SÜPER LİG MUHABİRİ OLMANIZI ÇOK İSTERİM”

Bolu Gazeteciler Cemiyeti üyelerinin süper lig muhabiri olmasını çok istediğini dile getiren Boluspor teknik direktörü Ümit Özat şunları aktardı: Kafelerde giderim arkadaşlarımla otururum. Yardımcılarımla otururum, oyuncularımla otururum. Yeter ki saygı ve sevgi çerçevesinde olduğu sürece hepimiz insanız. Hepimiz Allah'ın yarattığı etten, kemikten insanlarız. Kimse kimseyi akil görecek durumu yok. Kişilik haklarımıza saygısızlık yapmadan, oyunun içerisinde kalarak çok rahat işimizi idame ettirebiliriz. Ben bugün varım yarın yokum. Benim için önemli olan şu. Başarılı olabilirim, başarısız olabilirim. Önemli olan düzgün gelip, düzgün çalışıp, düzgün ayrılmak. Bu benim için çok önemli bir kriterdir. Yoksa Türkiye'de antrenörlüğün kriterinin olmadığını hepiniz iyi biliyorsunuz. Maalesef Türkiye'de pek çok antrenör başarıyı kendine, başarısızlığı yönetimlere veya başkalarına attığı için ben hiçbir zaman onlardan olmadım. Ama başarısızlık olduğu zaman herkes payını kabul etmeli. Hayatta bunlar var. Ben açık ve net söyleyeyim. Sizlerinde süper lig muhabiri olmanızı isterim. Sizlerinde Şükrü Saraçoğlu'na, Arena'ya, Vodafone Arena'ya, Timsah Arena'ya buralarda maç izlemenizi, süper lig muhabiri olmanızı çok isterim. Bunun için birlik be beraberliği sağlamaktan başka bir alternatifimiz yok. Benim kapım herkese açık.”

“BİR TANE ADAM DÜŞÜNÜN ANA, AVRAT, ÇOLUĞUNUZA, ÇOCUĞUNUZA, KIZINIZA KÜFÜR EDİYOR”

Ümit Özat isminin ağır olduğunu ve bedelinin de ağır olduğunu ifade eden Boluspor teknik direktörü Ümit Özat, bir karşılaşmada yaşadığı talihsiz olayı da anlatarak şu ifadelere yer verdi: İsim ağır olunca, bedelleri de ağır oluyor. Ben 32 yaşında teknik direktör oldum. Ankaragücü'nü 11'inci bıraktım. Akabinde yanlış bir tercihti Manisa'ya gittim. Benden önceki antrenör 12 maç mağlup olmuştu. Ben sonraki hoca yine Reha hoca vardı. O da 6 maçta 5 maç mağlup oldu. Benimki de 6'da 5 mağlubiyet serisiydi ama biz oraya gittiğimiz zaman 2 aylık borcumuz var denildiği halde 28 maçlık ödenmeyen paralar olabiliyor. Biz mali müşavir değiliz, kulüplere gittiğimiz zaman ‘defterleri çıkarın' diyemiyoruz. Verilen sözlere inanıyoruz. Akabinde 3 sene televizyonculuk yaptım Elazığ'a gittim. Güzel günler geçirdim. Ağustos 10 gibi takım ligde kalmak istiyordu. Kayyumdan aldık takımı. İlk yarıyı 7'inci bitirdik. 7'inci sıradayken bıraksaydım, belki Elazığ tarihinin en başarılı hocası olurdum. Çünkü 1 sene önce 50-60 bin liraya oynayan takım, küme düştü. Maç başı oynayan takım. İmkansızlıklardan dolayı transfer yapamadık. Buna rağmen Taner Yalçın'ı 7 Bin TL maaşa aldım bugün Erdal Keser'in sportif direktörlüğünü yaptığı takım onu istiyor. Hamido'yu 1000 dolara aldım. Orta sahaya David Deniz'i 750 Euro maaşa getirdim. Selçuk başkan inanılmaz destek oldu. Gel gelelim Antalya maçına. Bir tane adam düşünün ana, avrat, çoluğunuza, çocuğunuza, kızınıza küfür ediyor. Siz buna cevap veriyorsunuz. Bu söylediğim o günkü karşı tarafın teknik adamıyla alakalı değil. Tribünlerle alakalı konuşuyorum. Şaşalar, paralar, bozuk paralar hepsi havada uçuşuyor. İnsansınız, birde üstelik maçı kaybetmişsiniz. Üstüne üstlük karşı tarafın başkanının, hocasının fütursuzca, saçma sapan açıklamaları var. Bunları muhatap alsan bir dert, almasan bin dert. Ben zamanı gelince birilerine hak ettiği zaman ağızlarının paylarını verilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü kalbini sahada bırakan bir adam olarak, Türk futboluna 30 yılını vermiş bir adam olarak, 17 sene kaptanlık yapmış, 32 yaşında antrenör olmuş bir adam olarak ne olduğunu bilmediğin bir adamın kişilik olarak konuşuyorum. Bir başka teknik adamı ayartıp görevine hocasını gönderip futbolda ahlaktan, lekeden, temizlikten, pislikten bahsetmesini ben kabul edemiyorum.”

“BENİM KİMSEYLE KAVGAM, GÜRÜLTÜM, KIRGINLIĞIM OLMADI”

Her gittiği takımdan gülerek ayrıldığını belirten Boluspor teknik direktörü Ümit Özat, sözlerini şöyle noktaladı: Benim klasik bir lafım vardır. ‘Ayrılırken hiç mutlu olanı gördünüz mü?' Hep ayrılırken kavga ederek ayrınılır. Hayır, öyle değil. Ben Ankaragücü'nde taraftarla, taraftarda yerini bilmeli. Taraftarın yerin tribün. Sahanın ortası değil. Ben oradan da ayrılmasam, kanalda yine aynı insanlarla 3 yıl görev yapar mıyım. Manisa'dan gülerek ayrıldım, Elazığ'dan gülerek ayrıldım. Benim kimseyle kavgam, gürültüm, kırgınlığım olmadı. Ne yapalım yani çoluğumuza, çocuğumuza küfür eden insanlara reaksiyon gösterip yanlış mı yaptık. Tribünden elinde bıçakla gelen bir taraftara vurdum. Yanlış mı yaptım. Tribündeki insan, en fazla beyaz mendilini sallar, tribünden protesto eder. Tribündeki insan sahaya inmemeli. Eğer hoca tellere tırmanıyorsa bir anormallik var.”