Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, geçtiğimiz hafta Bolu Belediyesi Basın Yayın Müdürü Güner Ateş'e CHP'li bir Meclis Üyesi ve bir yakını tarafından yapılan hakaret ve tehditlerle ilgili bir basın açıklaması yaparak, Bu yaşananlarla ilgili CHP'den bir tavır bekliyorum. Yoksa bizde bir laf vardır, cami duvarı kirletilmemelidir. Şu anda maalesef bu yapı cami duvarını kirletmiştir, temizlemek kendilerine düşer. Temizlemezse Belediye Başkanı olarak ben şehrin temizliğinden sorumluyum” dedi.
Bolu Belediyesi Başkanlık Makamında gerçekleşen toplantıya ilimizdeki görsel ve yazılı basında görev yapan çok sayıda basın mensubu katıldı.
“Herkes yaptıkları ile ortada”
Toplantıda geçtiğimiz yerel seçimlerle yaşanan süreci de özetleyen Başkan Yılmaz, Geride bıraktığımız yerel seçimler öncesinde siyasi partilerin ve bazı basın kuruluşlarının Bolu Belediyesi ve Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz'ı provoke etmek için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayarak: Bir seçim sürecini daha geride bıraktık. Bu seçim sürecinden sonra herkesin kendine göre bir değerlendirme yapması lazım. Herkes derken bunların içerisinde hem siyasi partiler var, hem eski ve yeni belediye yönetimi olarak biz varız. Bunun karşısındaki taraflar ve aynı zamanda basın var. Bu değerlendirmeleri sağlıklı bir şekilde yapmayı Allah hepimize nasip etsin. Seçim sürecinde Bolu'da basın hayatına devam eden ve kendisini sırf bize karşı silah olarak kullanan bizim karşımızdaki ana muhalefet partisinin yanında yer alıp bizim yaptığımız her şeyin yanlış olduğunu vurgulayan üstelikte birçok sivil toplum örgütlerini de harekete geçirecek provokasyonların yaptırıldığı bir seçim süreci yaşadık. Bu seçim süreci sonrası vatandaşımız kararını verdi. Eğer basın olarak herkes son üç dört ay içerisinde yazdıklarını masanın üzerine koyarda biz ne yazmıştık, ne oldu derse burada benim söylemek istediklerimi kendileri daha iyi algılarlar. Biz kimseye bunu yaptınız, yapmadınız deme yetkisine sahip değiliz, herkes kendi yaptıkları ile ortada. Birde yazılı basın olunca bunlar belgeli şeyler” dedi.
“Kimin elinde bir belge varsa açıklasın”
Biz o dönemde şunu söylemiştik, dönem içerisinde muhalefet partisinin bize karşı yüklendikleri ve etik olmayan tamamen belden aşağı, tamamen yalan, iftira üzerine kurulu bir yüklenme oldu bize. Bizde kimin elinde belge varsa açıklasın, kimin elinde bir şey varsa yazsın, hukuka gidin avukat bulamıyorsanız parasını da biz veririz demiştik. Maalesef Alaaddin Yılmaz'ın eşi dostuyla şu kadar para yediğini yazacak kadarda bu işi bu noktaya indirdiler. Yani Alaaaddin Yılmaz burayı çiftliği gibi kullanıp herkese bir şeyler dağıtan, Alaaddin Yılmaz'ın lehinde yazanlar ise nemalanan ve satılık medya olarak adlandırılan yapılar bizi yok etmek için Ak Parti içindeki de bazı insanları kullanarak aday olmamamızla ilgili özel bir kampanya yaptıklarını, bunlarla ilgili kitaplar hazırlattırılıp bu kitapları da Başbakan dahil Ak Parti yönetiminin tamamına verildiğini sizlerde bazı köşe yazılarında okudunuz, gördünüz. Tabi bunda başarılı olamadılar. Bu çalışmayı yaparken Ak Parti içindeki arkadaşlarımızı da buna dahil ederek yaptılar. Önce aday adaylığımız döneminde aday olmamamızla ilgili yaptılar ancak bunu başaramadılar aday olduk o zamanda Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte seçilmememiz için hayatlarını ortaya koydular. Bunun adı bana göre gazetecilik değildi. Çünkü gazeteler olan biteni yansıtmakla yükümlüdür, yorumunu da yaparak yanlış yapıyorsak bunu dile getirmekle yükümlüdür. Basın bu gücünü silah olarak kullanarak bir birimi veya bir şahsı yok etmek için kendini tanzim etmemeli. Biz bu güne kadar on yıllık belediye başkanlığımız süresince hiç kimseyle özel bir ilgi içerisinde olmadık. Mümkün mertebe herkesle eşit olmaya çalıştık ama bazı davranı