MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem Köroğlu TV'de yaptığı konuşmada Başbakan'a Erdoğan'a sert göndermelerde bulundu. Analar sadece bir tek Recep Tayyip Erdoğan doğurmadı. Ama bu millet bir tek seçenekle karşı karşıya bırakılarak sanki ondan başka kimse yokmuş gibi muamele yapılmaya çalışılıyor” diye konuşan Erdem, güneşin bulutların arkasından bir türlü kendisini gösteremediğini ifade etti.

MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem Köroğlu TV'ye konuk oldu. Ana Haber sonrasında Gazeteci Arzu Sarı'nın program konuğu olan Erdem, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ortak Aday Ekmelettin İhsanoğlu'nun yeterince tanınmadığını ve güneşin bir türlü bulutların arkasından kendisini gösteremediğini ifade eden Erdem, İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan tarafından İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği görevine getirildiğini belirtti. Şimdi aynı kesim tarafından Nasıl olur da bizim önerdiğimiz, tanıttığımız birisi bizim koltuğumuza göz dikebilir?” denildiğini söyleyen Erdem, “Analar sadece bir tek Recep Tayyip Erdoğan doğurmadı. Ama bu millet bir tek seçenekle karşı karşıya bırakılarak sanki ondan başka kimse yokmuş gibi muamele yapılmaya çalışılıyor” dedi.

Türkiye'de bir dengesizlik yaşandığını söyleyen MHP Ankara Milletvekili Mustafa Erdem, Sayın Ekmelettin İhsanoğlu eğer bir tanınsın birinci turda bu oy biter ve Sayın İhsanoğlu Cumhurbaşkanı olur. Herkes daha yeni yeni tanıyor. Güneş bulutların arasından kendisini birr türlü gösteremiyor ki. Onu tanıyanlar Başbakanla yan yana koyduğunda devlet adamlığı, bilge insan sıfatı, Türk olmasıyla gurur duyma, devletine bağlılık ve sadık hizmet olgusu bir tarafa aynı zamanda bu AKP'nin kendi atadığı bir bürokrat olması bakımından önem arz ediyor. 58 İslam ülkesinin Türkiye dahil bağlı olduğu İslam ülkeleri İşbirliği Teşkilatı'nın Sayın İhsanoğlu Genel Sekreteri. Bu göreve liyakati yoksa Gül ve Başbakan niye önerdi onu? Bir rahatsızlık var. Nasıl olur da bizim önerdiğimiz, tanıttığımız birisi bizim koltuğumuza göz dikebilir? Analar sadece bir tek Recep Tayyip Erdoğan doğurmadı. Ama bu millet bir tek seçenekle karşı karşıya bıakılarak sanki ondan başka kimse yokmuş gibi muamele yapılmaya çalışılıyor. Siz 11 sene Gülen'le içli dışlı her türlü işbirlikçiliği yapın, Ergenekon deyin, Balyoz deyin memleketin dengesini alt üst edin ondan sonra da vay anasına koynumda yılan beslemiş diye feveran edin. Başbakan ikide birde söylemiyor muydu? ‘Biz devlet yönetiyoruz. Biz boş durmuyoruz' derken bir aklı selim çıkıp da demez mi ‘sen nasıl devlet yönettin, paralel olgudan haberin yok böyle devlet mi yönetilir?' diye sormaz mı?” şeklinde konuştu.

Meclis'te yaşanan kavgaya da değinen Erdem şu açıklamyı yaptı: Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi'nde bir milletvekili olarak bunu söylerken üzüntü duyuyorum. Çıkardığı yasalar, meclisteki katılım profili ve yaşıma gelen tecrübeler neticesinde çok ta arzuladığımız düzeyde olmadığını ifade edelim. Özellikle meclisin yasama hakkı bir şekilde milletvekillerinin iradesinden daha çok, o milletvekillerini bir hedefe yönlendiren iradesi doğrultusunda istenilen yasaları çıkarmak için el kaldıran, indiren konumuna gelmesi bakımından önem arz ediyor. Bu beni üzüyor. Milletvekillerinin burada özgür iradelerinden daha çok AKP iktidarının birilerine verdiği sözün gereklerini yerine getirmek için, deyim yerindeyse bir matbaa vazifesi görüyor. Gelen yasayı çıkarıp gönderiyor. Pek çok vekil, hangi yasayı niçin çıkardıklarının bilincinde değil. Bunu üzülerek ifade etmek istiyorum. TBMM, milletvekilliğine yakışan bir olgunluk ve milletvekili sorumluluğunu idrak edemiyor. Bazı vekillerin bulunduğu alana dönüşmüş durumda. En son yaşadığımız acı olay Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyük Millet Meclisinin saygınlığı açısından fevkalade ibret verici bir sahneyle toplum huzuruna geldi. MHP'nin iki değerli milletvekili, Sinan Oğan ve Adem Uzunırmak deyim yerindeyse mecliste yalnız yakaladığı bir alanda, bir anda AKP'li 60 civarında milletvekilinin fiili saldırısına maruz kalarak yaralandılar. Bu iradenin bireysel düşüncenin, siyasi özgürlüğün ve milletvekili olma onurunun fiilen yumruklandığı muhalefetin kesinlikle susturulamadığı an yumrukların devreye sokularak susturulmaya çalışıldığı bir manzara olması bakımından çok önem arz ediyor. Ben burada MHP milletvekillerine yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. Eğer AKP'li vekiller, PKK'nın talepleri doğrultusunda millet Meclisi'ne gelen yasaların çıkarılmaması için bu heyecanı, bu birliği, bu iradeyi ortaya koyabilseler veya PKK kökenli milletvekillerinin mecliste bu milletin birliğine ve geleceğine yönelik yaptığı konuşmalara ortaya koyabilselerdi doğrusu onları takdir eder. Gerekirse alınlarından öperdim. Ama PKK ile gizli ve aleni birlikteliğe onların yasalarının çıkarılması için iş birliğine ve dayanışmaya sahne olan bu mecliste bir takım yanlışların yanlış olduğunu söylemelerinden dolayı bir başka partinin milletvekillerine hasım gibi bakma veya onları bir şekilde fiilen darp ederek mecliste milletvekili haklarını gölgelemek ahlaka, demokrasiye, insan haklarına ve mahşeri vicdana doğru bir davranış değildir diye düşünüyorum”

Ortadoğu'da yapılan rejim değişiklikleri hakkında konuşan Erdem şunları söyledi: Tunus'ta bir rejim bunalımı yaşandı ve millet bir birini öldürdüyse, Libya'da bir rejim bunalımı yaşandı, Kaddafi öldürüldükten sonra millet bir birini kurban gibi kesmeye başladıysa, Mısır'da ister Sisi kim olursa olsun ‘demokratik yollarla gelmiş bir cumhurbaşkanı nasıl olur da ihtilalle devrilir' diyor herkes. Peki Hüsnü Mübarek hangi yolla devrildi? Halk hareketlenmesi içinde başkaları yok muydu? Başbakan dış işleri imkânları vs aracılığıyla Mısır'daki devrimi destekledi mi desteklemedi mi? Bu bir devrimse bu demokrasiyle nasıl bağdaşır?”

10 Ağustos Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminde katılımın önemine değinen Erdem, katılımın az olmasının sonrasında ciddi bir rejim sorunu yaşanmasına neden olacağını kaydetti. Erdem şunları söyledi: Herkesin sanığa gitmesi lazım ki azınlık çoğunluğa hükmeder duruma düşmesin. Eğer katılım yüzde 50-60'a varan bir oranda olur, o zaman da birileri kalkıp yüzde 51'i aldığı zaman Türkiye'de bunun ne kadar ciddi bir rejim sorunu meydana getireceği ne kadar azınlığın çoğunluğu yöneteceği anlamına gelir. Başbakan cumhurbaşkanı olmak sıfatıyla Başbakanlıkta yapamadıklarını, Başkanlık sistemini bir oldu bittiye getirerek yapmak istemesi onun ne kadar bu konuda”

Atatürk orman Çiftliği'nde Beyaz Saray inşaa edildiğini de söyleyen erdem, bunun Başkanlık Sarayı olarak kullanılacağını belirtti. Ankara'da Atatürk'ün emaneti çiftlikte bir Beyaz Saray yapılıyor. Bu Beyaz Saray başlangıçta Başbakanlık Konutu olarak dizayn edildi. Ama her gün mutasyona uğradı ve şimdi söylenen Beyaz Saray oldu. Yani Başbakanlık değil, Başkanlık Sarayı. Cumhurbaşkanlığı da değil. Yani yasaların kendisine vermediği, Anayasa'nın kendisine vermediğini egosunu hırsını ve hedeflerini tatmin noktasında gecesini gündüzüne katan birilerinin nasıl bu hırslar uğruna yasaları çiğneyebildiğinin göstergesi olması açısından çok önemli. Kamuda konuşulan veya basında ayzılanlara bakılırsa Sayın Başbakan Çankaya Köşkü'nü müze yapacak Başkanlık Konutu'nu bu çiftlikte yapacak. O hırs bir şekilde galip gelecek gibi gözüküyor fakat aklı selimin daha etkin olacağı duygusallığıyla bu seçimlerde aklın devreye gireceği bir olgunlukta olmasını arzu ediyoruz”