Yazar Lütfü Bergen kentsel dönüşüm çalışmaları ile ilgili olarak Anadolu'da 10-15 yeni şehir kurulması gerektiğini söyledi. Bergen Osmanlı Mahalle yapılanmasını örnek gösterdi.
Medeniyet Gençliği Derneği Bolu Şubesi'nin gerçekleştirmiş olduğu söyleşiye katılan ve öğrencilerin sorularını cevaplandıran Yazar Lütfü Bergen Kent ve Şehir ayrımı, günümüz insanının toplumsal sorunlarının ana ekseni ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yazdığı, kitaplarıyla kent yaşamına dair düşüncelerini paylaşan Bergen, kentsel dönüşümün nasıl yapılması gerektiği ile ilgili fikirlerini söyledi.
Anadolu'da en az 10-15 adet şehir kurulması gerektiğini belirten Bergen, "Kentlerden söz etmiyorum. Kentler sivil toplum kuruluşlarıdır ve buna göre dizayn edilmiştir. Ben Farabinin modelinden söz ediyorum. Farabinin modelinde şehir aile, mahalle, cemaat, şehir meclisi tarzında dereceli bir yapılanma içerisindeydi. İnsanlar bir iş yapıyorsa bunların belediye meclisinde yeri vardı." dedi
CEMAATSİZ ŞEHİR OLUR MU?
"Cemaatsiz şehir olur mu?" sorusuna açıklık getiren Bergen, sözlerini şu şekilde sürdürdü, "Yaşadığımız mekan düpedüz sivil toplumcu kenttir. Sivil toplumcu yani bireyci, cemiyetçi, cemaatçi değil. Bu yapılanma Osmanlı şehrinde yapılmıştı. Esnafın bir lideri vardı ve gidip belediye başkanına buraya alışveriş merkezi yapamazsın diyebilirdi. Bu onların hakkıydı. Mahallede bir suç işlendiği zaman mahalle sorumlu tutulurdu ve bedeli ödenirdi. Osmanlı mahallesinde kefalet müessesesi nedeniyle hırsızlık ya da fail-i meçhul bir olayın mesuliyeti mahalleliye aitti. Osmanlı mahallesinin içinde işyeri olmazdı. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar için en ideal yaşam alanı Osmanlı mahalleleriydi. Osmanlı mahalleleri bir okuldu. Kadın Osmanlıda mahalle sayesinde üretimin içindeydi. Kentsel dönüşüm bizim şehir kavramımıza karşı. Biz şehri inşa etmeliyiz. Bunlar birbiriyle iç içe şeyler ve birini yapıp diğerini yapmazsak olmaz. Bunların hepsi bir sistem. Osmanlı dönemi mahallelerinde siz dükkanınızı evinizi satarken bütün mahalleye danışmak zorundaydınız. Mülkiyet hakkı mahallenindi. Mahalle sakinlerinin kefil olması gerekiyordu. Avarız akçesi verilirdi. Osmanlı mahalleleri bir cemaat teşkiil ediyordu. Herkes birbiriyle mükellefti. İnsanların 100-200 yıl oturduğu yerler vardı. Günümüzdeki mülkiyet kavramı nedeniyle kimin nereye gittiği kişiyle ilgili olunca doğal olarak cemaat yapılanması bozuldu. Osmanlı bunu uygulamış ve cemaat yapısını yıllarca korumuş Bizim şuan yaşadığımız kentler Avrupa'da işçiler için kurulan sistem"
"PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN(SAV) HAYATI ÖRNEKTİR"
Medine kentinde bir cami inşa ettiğini söyleyen Bergen, bu caminin etrafında cemaat oluşturulduğunu ve daha sonra alışveriş için pazar kurulduğunu söyledi. Bahsettiği yapılanmanın Anadolu insanına özgü olduğunu söyleyen Yazar Lütfü Bergen, "Bunu yapmanın çok zor olduğunu söylemek yanlıştır. Peygamber Efendimiz'in(SAV) ondan sonraki halifelerin karşılaştıkları zorlukları düşünün. Ama onlar imkansız dememiş İslam dinini İspanya'ya kadar yaymışlardır."